Tilki ile kardeşten 1 adım ileride sevgiliden 2 adım gerideydik. Onun yeri bende çok ayrıydı. Benim, onun kalbinde ayrı bir yere sahip olduğumu hissediyorumdum. Sude gibi bana davranmıyordu. Sude onun kardeşiydi kardeşi bile beni kıskanırdı tabii şakasına. Düşüncelerimden ayrıldığımda eve geldiğimizi fark ettim. Ne kadar çabuk gelmiştik. Evin kapısı açık olduğundan içeri rahatlıkla girdik. Tilki beni koltuğa yavaşça oturttu. Elindeki torbayı büyük ihtimalle arabada bırakmıştı. İçinde ne olduğunu merak etsemde fazla önemsemedim. Bilmem gerekirse söylerdi. Kapıda marketten getirdiği poşetleri alıp mutfağa girdi. "-Mavi açmısınız bir şeyler yapıyımmı?" diye mutfaktan seslendi. Aslında açtım ama karar verememiştim ne diyeceğime. Ben düşünürken Ege daha fazla dayanamayıp "-Açızzzğğğ" diye bağırdı. Gülümsedim. O da gülümseyince aynı anda kahkaha atmaya başladık. Ben fazla güldüğümü ayağımın acısıyla anlayıp yüzümü buruşturdum. Sonra Ege de canımın yandığını anlayınca sustu. Dostum filimlerde böyle olmuyordu ki. Kızın canı acıyınca onu güldürürlerdi. Hadi güldürsene beni. Susma!! Hey dostum ordamısın?diye kendi kendime sorular sorarken iç sesim 'salak kendi kendine konuşuyorsun. Sonra IQ neden gelişmiyor?' dediğinde yaptığım mallığı birazcıkta olsa anladım. Etrafa bakarken Ege'nin derin düşüncelere daldığını fark ettim. Mavi şu anda ne yapardı? Tabikisi onu yapardı. "-Aaaaaaaaaaa" diye bağırdım. Ege korkuyla yerinde sıçrayınca kahkaha atmaya başladım. "-Ödüm oturma organımın kusmuğuna katıştı be!" diyince daha da güldüm."-Oturma organı kusmuğumu?O ne be?" güldüğümde o da gülmeye başladı."-Ben popoya popo demem oturma organı derim bokada oturma organı kusmuğu derim. Teşekkürler teşekkürler"dedi ve eli ile kraliyet ailesi selamı verdi.
Kapıdan elinde tepsi ile içeri giren Tilki kahkahalara boğuldu."İki dakika kaybolduk burası iğrenç espiri dolmuş"diye güldü.Bende onu onaylarca kafamı sallayıp "-ne yapıcakmıssın?iki dakika bile olsa bizi yalnız bırakmıcakmıssın canım arkadaşım." diyince elindeki tepsiyi siyah masaya koydu.Ellerini havaya kaldırarak"-walla bi daha olmayacak hakime hanım"diyip bıraktığı tepsiyi tekrardan aldı.Ege köşede duran sehpayı tam dibime koydu. Bir tane daha alıp kendi önüne koydu. Tepside iki adet sandwiç ve meyve suyu vardı. Meyve suyu bardağımı iki elimle kavrayıp koklamaya çalışırken"-Şeftalili koyacak şey değilim merak etme amacım sabah sabah senin çeneni çekmek değil matmazel"dediğinde elindeki bardağı sehpaya bıraktım. Ege garibim bir şey anlamamış bir şekilde bizi izlerken Tilki olayı anlamış olacak ki"-Anlatıyım mı?"diye sordu kafamı evet dercesine salladım.... Tilki'nin ağzından 2000 yılındaki olay...
Artık sıkılmıştım.Buradaki 5. günümdü.Çok sıkılmıştım.Ailemi özlemiştim.Hele hele küçük kardeşim Sude'yi. Rabbime lütfen bizi burdan kurtar diye dua ettikten sonra gözüme maskeli adamın elindeki küçük kız ilişti.Siyah ve düz saçları beline kadar iniyordu, gözleri simsiyahtı. Küçücüktü muhtemelen 8-9 yaşlarında olmalıydı.Benimle aynı odaya koyup kapıyı kitlediler. Küçük elleriyle yüzünü gizlemeye çalışıyordu ama bu halde bile gözlerindeki şişkinlikler belli oluyordu.Günde 1 kez bize yemek veriyorlardı.Sonrada her saat başı bize iğneler vuruyorlardı.Bu iğneler ya bizi geçici olarak felç bırakıyor yada komaya sokuyordu.Küçük kız birşey bilmiyordu ama ilk günden ağlaması zoruma gitmişti.Yanına yaklaşıp"- neden ağlıyorsun?"diye sordum. Buradaki herkez gibi o da ölmekten korkuyorum diyecekti yada ailemi bir daha görememekten.Kafasını yavaşça kaldırdı.Sanki siyah gözleri mavi gözlerime ihanet edermişçesine bakıyordu."-Ailemin benim öldüğümü düşünüp bana mezar açmalarından korkuyorum.Artık beni değilde o taşı sevmelerini istemiyorum."dedi ve kafasını yine küçük elleriyle saklamaya çalıştı.Cevabı beklediğim gibi değildi merakıma yenilip "-ölmekten korkmuyormusun yani?"diye sordum.Kafasını kaldırmadan"-neden korkıyım ki. Herkez ölücek elbette" dedi. Cevapları istediğim gibi olmadığından hem sinirlenmiştim hem de bu kızı sevmiştim. Yemek vakti geldiğinde kapıdan iki küçük tepsi uzatıldı.Küçük arkadaşım yemek yemeyince ona olacakları anlattım aç kalırsa üzülürdüm.Onu kendi ellerimle beslemeye karar verdim.İlk başta istemesede sonra kabul etti."-kaç yaşındasın ve de adın ne?"diye sordum."-8 ve Mavi sen?"diye sordu. Gülümsüyordu.Bu ölüm oyununda herkez üzgündü o ise mutlu.Bu halini sevmiltim."-Tilki ve 10"dedim gülümsemeyle.O kadar içten gülüyorduki içimde ona tuhaf hisler beslemeye başladım sanki hep beraber olucakmışız gibi.Aşı saati geldi ve onun yanına oturdum. Korkuyormuş gibi hissediyordum.Bu nedenle onun yanında kalıcaktım.İlk aşı ona vuruldu sonra bana.Göz bebekleri acıdan dolayı büyüdü elimi uzattım ama o tutmadı.Olucakları biliyormuş gibi.Yeni gelenlere özel iğne yapılırdı.O iğne dokunduğunuz kişileri sürekli kaşındırırdı. Kaşınmaktan yaralar içinde kalırdı insanlar.Ama ben acısını benimle paylaşsın diye elimi uzarmıştım.O gözlerimin içine bakarak olmaz demişti.O iğnenin içindeki şey bütün her yerini yakardı.Acıdan gözleri dolmuştu ama o elimi tutmamakta ısrarcıydı ne olduğunu anlayamadan bana iğne yapmaya hazırlanan maskeli kişinin koluna dokunmuştu.Adam acıdan çığlık atarken diğer kişi ona tokat attığında bunu bekliyormuş gibi kalkıp onun yüzüne dokunmuştu.İkiside bağırarak odadan çıkmıştı kapıyı kitlemeyi unutmamışlardı. Onun sayesinde iğne yapılmaktan kurtulmuştum.Bu saatlerde yapılan iğne bütün vicudumu felç ediyordu.Bana gülümseyerek baktı.Bende ona gülümsedim.Saklamaya çalışsa bile gözlerindeki acıyı göre biliyordum.O beni kurtarmıştı hiç birşey bilmemesine rağmen.O an iç sesim onun bana Allah tarafından kurtarıcım olduğunu söyledi.Ama bu küçük bizi nasıl kurtarırdı ki.İlacın etkisi geçince gözlerindeki sevinçten anladım. İçeri tekrar maskeli bir adamlar girince şaşırdım her zaman 2 kişi gelirdi şimdi 4 kişiydiler.Aşı olmaktan başka çaremiz yoktu. Aşı bitince uyumaya başladı acının azalmasını böyle sağlardım bende.Bu nedenle bende uyudum.Günler geçti bazı aşıları oluyordum bazılarını ise Mavi olay çıkartıp oldurtmuyordu. 1 ay geçmişti bu aralarda herşey aynıydı.Artık bize aşı yapmaya bir ordu giriyordu.Kendisi aşı oluyordu ama bana oldurtmuyordu.Bende adamlara saldırmaya çalıştım ama Mavi gibi işe yaramadı.O bir şey yapıyor oldurtmuyordu, bazen yoruluyordu birşey yapamıyordu.Bu nedenle sürekli özür diliyordu.Bu gün aşı olmamıştım Mavi olmuştu, felç aşısıydı.Ama birşey olmadı adamlar Mavi'nin oyun oynadığını görünce benim gibi şaşırdı.Beni odada bırakıp Mavi'yi karşı odaya aldılar.Ona yaptıklarını görüyordum bağırıp çağırsamda duymuyorlardı. Birşeyler vurdular ama hâlâ Mavi hareket ediyordu.Kokusundan anladığım kadarıyla içki içirdiler ama bir şey olmadı. Pes edip onu odaya geri bıraktılar.Odaya girince hemen onu olduğu yerden alıp kucağıma yatırdım.Onun kokusuyla uyumaya başladım.Kardeşim gibi kokuyordu. O benim kardeşim di artık.Ona zarar vermelerine izin veremezdim. Uyandığımda etraf polis doluydu inanamayıp iyice etrafa baktım bizi teker teker çıkarıyorlardı etrafta çocuklar aileleriyle sarılıyorlardı. Mavi'yi uyandırıp odadan çıktım. Elimle onun küçük elini tutuyor ve kaybolmamasını diliyordum. Annemi vede babamı gördüm onların yanına Mavi ile koştum Mavi ailesini arıyordu ama bulamamıştı.Arkasında tıpkı Mavi'ye benzeyen bir kadın "-Kızım" diye bağırdı Mavi ise koşarak ona sarıldı.Polisler bizim ile konuşmak için çağırdı herşeyi anlattık.Meğerse Mavi'nin kolyesinde bir alet varmış Mavi bir kere kaybolmuş o zaman takmışlar onun sayesinde kurtulmuşuz.İlk gün iç sesimin dediği gibi o bizi kurtarmak için gönderilmişti.O olaydan 2 hafta sonra Mavi'lerin mahallesine taşınmıştık. Doktorların dediğine göre Mavi'nin vicudunda biriken uyuşturucu maddeler şeftalili meyve suyu ile devreye girip sarhoş ediyormuş...
"-işte böyle anlıyacağın bizim prensese şeftali kafa yapıyor" dedi Tilki gülerek.Ege biraz bekledikten sonra "-o yüzden sen demiştin bana birşey olmaz diye şimdi anlıyorum" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmiş Geçmiştir
RandomGökyüzü "neden?"dedi."-Neden onu benden aldın?"diye sordu.Kafamı yerden kaldırıp."-Sen onu sevmiş olabilirsin ama ben ona tutulmuştum.O benim nefes alma kaynağımdı.Ben onsuz yaşayamazdım.Ama sen sadece üzülürdün.Ben kahrolup ölürdüm"..