Mariya

146 12 9
                                    

Çocuklar yine kulüp odasında toplanmıştı. Yemek saatiydi, ama sadece Jon yemek yiyordu. Dora şikayetlenmeye başladı.
Dora : Okulun konsey başkanıyla bir kaç defa konuştum ama hala bütçemizi vermeye razı değil.
Jon : Çokta gerekli sanki...
Dora : Delimisin ?? Para sayesinde buraya bir çift koltuk alırız. Çay desgahı hatta TV bile alırız !
Jon : O zaman Ne duruyoruz !!?? Hemen gidip isteyelim !
Robert : Michaeli hafife alıyorsun Jon ! O çok inatçı biridir. Öyle kolay-kolay olmaz o iş.

Jonla Robert konsey başkanının odasına geldiler.
Jon : Heyy..!! Michael, seninle konuşmamız lazım.
Michael onlara aldırmadan belgeleri yazmaya devam ediyordu.
Jon : Heyy !!! Dinliyormusun !!??
Michael : Ne için gelmiştiniz ?
Job : Kulüp bütçesi hakta seninle konuşmamız lazım. Robert ve Dora daha önceleri bu konuda seninle konuşmuşlar ama reddetmişsin !
Michael : Yani cevabımı biliyorsunuz.
Jon : Dalgamı geçiyorsun sen ?
Birden bir kız belirdi.
Kız : Müdürüm, bu ek dosyalar. Diğer sınıflardan geldiler.
Michael : Teşekkürler canım. Çıkabilirsin.
Kız birşey demeden çıktı. Jonla Robert sınıfa geri döndüler.
Robert : Sana onun inatçı olduğunu söylemiştim.
Jon : Öylemi ? Tamam o zaman !
Hemen gidip Dorayı öptü. Ardından da Roberti. Robert Doranın bedenindeydi. Jon Robertin. Sonra gidip Mariyayı öptü. Erkekler kız, kızlar erkek vücutlarına geçiş yaptılar.
Robert : Aslında Michael onun yanına gelen kızlarla daha çok konuşuyor. Bunu bildiğine şaşırdım.
Dora : Senin gibi birinin bu planı düşünebilmesi çok güzel.
Jon : Aşağılama lan beni !

Jon Mariyanın, Robert Doranın bedenindeydi. Okul konsey başkanının yanına geldiler.
İkisi birden : Merhaba efendim. Kulübümüzün bütçesi hakkında sizinle konuşmak isteriz. Acaba boş vaktiniz varmıdır ?
Bunları söylerken kendilerini kız hibi göstermeye çalıştılar.
Michael : Oturun arkadaşlar.
Bizimkiler koltukta oturdular. Her kese bir çay getirildi. Michael çaydan biraz içti.
Michael : Kararım değişmedi Jon.
Jon : Ne Jonu efendim ? Ben Mariyayım.
Michael : Gayet iyi biliyorum, sen Jonsun. Ve hatta yanındaki Dora değil, Robert.
Robert : Ama nasıl ?
Jon : Bu kadar şeyi nereden biliyorsunuz ?
Michael : Dediğim gibi, kararım değişmedi. Hmm....bi bakalım.....Bekleyin, bir şartım var. Onu yerine getirirseniz size para vermeyi kabul ederim.
İkisi birden : Neymiş o ? LÜTFEN SÖYLEYİN !!??
Michael : Eğer Mariyanın üniversiteye gitmesini sağlarsanız kabul ederim.
Jon : Bunu kendin de yapabilirsin. Bizden neden istiyorsun ki..??
Michael : Oooooo....evet. Bu sadece sizin yapabileceğiniz bir şey. Defalarca onu çağırıp üniversiteye katılmasını tavsiye ettim, ama reddetti.
Gelip elini Jonun omuzuna koydu.
Michael : Ama siz arkadaşları olduğunuz yüzünden bunu yapabilirsiniz.

Jonla Robert kulübe döndüler. Bir şekilde her kes kendi bedenine geri döndü.
Jon : Mariya, eğer üniversiteye girmeyi kabul edersen, müdür bize bütçe verecekmiş...
Mariya sinirlendi. Ayağa kalktı.
Mariya : Aklınızın ucundan bile geçirmeyin !
Dedi ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Çıktıktan sonra kapıyı sertçe kapattı.

Zaten çok şiddetli yağmur yağıyordu. Arkadaşlar koridorda konuşmaya başladılar.
Dora : Eğer Mariya kabul etmezse, kulüp odası sıradan bir oda gibi görünecek.
Robert : Evet.
Jon : Bir şekilde Mariyanı üniversiteye gitme konusunda ikna etmemiz gerek !
Robert : Evet.
Dora : Keşke Mariya sözsüz kabul etseydi
Robert : Evet.
İkisi birden : SEN BİZİ DİNLİYORMUSUN ROBERT !!!???
Robert : Evet
Birden-bire Elizabeth ve Luis belirdi.
Elizabeth : Nasılsınız ? Bakıyormuşsun işiniz iyi gitmiyor. Robert, hala benimle çekişmeye inat ediyormusun ?
Luis : Selam Jon, senin  adam olmadığını biliyordum, ama Robertin köpeği olacağını düşünmüyordum. Tam bir ezik !
Jon : Kime dedin lan !?
Elizabeth : Amaann....tartışmayın. Robert, gelecek Başkan ben olacağım !
Dedi ve gitti. Arkadaşları hayretle Roberta bakıyorlardı.
Robert : Michaeldan sonra yeni bir konsey başkanı seçilecek. Elizabethle ben aynı gidiyoruz. Eğer Mariyayı ikna edersek, ben konsey başkanı olacağım. Aksi takdirde ise Elizabeth.
Jon : Kesinlikle razı değilim !
Robert : Jon, bir düşünsene, çok konforlu bir odada oturacaksın, ben ve Dora yanında olacağız, güzel değilmi ?
Jon : Tamam o zaman, ama hatırla, bunu senin Elizabethi üstelenen için yapıyorum.

Ertesi sabah Mariya biraz yorgun şekilde Jonun yanına geldi.
Mariya : Jon...Jon bedenlerimizi bir kaç dakikalığına değişe bilirmiyiz ?
Jon : Eee..Evet, ne oldu ki,...??
Mariya hazır durdu. Robert onun yanaklarından tuttuğundan  Mariyanın yanaklarının kızarmış olduğunu ve ateşinin yüksek olduğunu fark etti. Mariya onu öpüp odadan Jonun bedeninde dışarı çıktı. Jon Mariyanın hasta bedeninde 2 dersi asarak kulüp odasında titreyerek oturdu. 2 saat sonra Robert ve Dora kulüp odasına geldi.
Dora : Mariya ? Bu kadar üşüttüysen, neden ookula geldin ?
Jon : Hhhh.....Arkaaa...daaa...şlarrrrrr..
Bbb..bu benim Jooonn....Mmmariya.....bbenim beee...denimmm...deee... Onnnun....sayesssss....inde...2...dddersiiii....,assss...tım. Aaaaammmaaa.....şiii...mdddii çooookkk.....ssssoo- Hapşu, hapşu
Robert : Bu böyle olmaz, derhal eve gitmelisin.
Jon : Kkkkk....kennn...dii...bedenimm... değğğ...illllim...aammaa... Hapşu
Robert Mariyanın evinin anahtarını oynatmaya başladı.
Robert : Senin evine gitmek isteyen yok.

Mariyanın evine geldiler. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdiler. Yağmur hala dinmemişti. Ev sıradan bir evdi. 2 katlıydı. Mariyanın odası 2 katta yer alıyordu. Bu oda çok şirin bir odaydı, pembeler içinde. Garderob, çalışma masası, yatak hepsi pembe.

Jon kendini Mariyanın yatağına attı.
Jon : Amma yorgunum beee.... Hapşu ! Acaba Mariya hastalıkla başa çıkabilecekmi ?
Arkadaşları da odadaydılar. Orayı-burayı kurcalıyordular.
Jon : Bir şeyleri ellemesenize..!
Dora : Aman Tanrımm....Ne kadar da tatlı..!!!!
Doranın elinde "Hatıralar defteri" yazılmış defter vardı. Bu defterde Mariyanın küçüklük fotoğrafları yer alıyordu. Doğum günü fotoğrafları, bayramlar ve özel günler ve bir çok başka hatıralar yer almaktaydı. Jon Dorayla Roberti dışarı attı.
Jon : Mariya gelene kadar buraya giremezsiniz.

Birden Mariya belirdi. Çok sinirliydi.
Eve girip direk üst kata çıktı. Odaya girdi, Jon yatakta yatıyordu. Sanki uyumaya çalışıyordu.
Mariya : SEN KENDİNİ KİM ZANN EDİYORSUN !!?? BENİM İZNİM OLMADAN NASIL EVİME GİREBİLDİN !!??
Jon : BAĞIRMA KIZ ÜSTÜME !! HASTA BEDENİNİ BANA BIRAKIP GİTTİN, BEN NE YAPAYDIM !!??
Mariya : BİR KAÇ DAKİKA SONRA BURADA OLURUM DEMİŞTİM !! NEDEN BEKLEMEDİNKİ ??!!
Jon : KIZIM, DEDİĞİN BİR KAÇ DAKİKA 2 SAAT OLDU ! AMA 2 DERSİ ASTIM ORASINA BİRŞEY DİYEMEM.
Mariya Jonun devam etmesine izin vermeden onu öptü, bedenleri değişti. Sonra Mariya konuşmaya başladı.
Mariya : Üzerine bağırdığım için özür dilerim. Ben yalnız yaşıyorum, bu yüzden evime birinin girmesini sevmem. Ahhh...başını derde soktum. Artık evine gidebilirsin.
Jon kapıyı açıb koridora çıktı. Mariya Jonun gittiğini düşünüp kafasını yastığa koydu. Birden alnına sulu havlu koyulduğunu hissedip gözlerini açtı. Kalkıp baktığında Jonu gördü.
Mariya : Neden gitmedin ?
Jon : Sen iyileşene kadar burada kalacağım. Dorayla Roberte haber verdim.

2 gün sonra....
Mariya artık iyileşmemişti. Bu vakte kadar Jon annesine 2 gün içinde eve gelmeyeceğini söylemişti. Mariya okuldayken Jonla konuşmak istediğinden dolayı onu okul binasının çatısına çıkardı.
Mariya : Bak, senden hem özür dilemeliyim hem de sana teşekkür etmeliyim.
Jon : Neden özür dilemelisin ki ? Hem arkadaşımsın, yani teşekkür etmene de gerek yok.
Mariya : O gün benim evime girdiğinde sana bağırdığım için sanırım kalbin kırıldı. Bana yardım etmek istediğini anlıyorum bu yüzden özür dilerim.
Dedi kafasını aşağı eydi. Jon onun yanaklarından tutup gözlerine baktı.
Jon : Ben seni çoktan affettim.
Birden-bire Jonun kalbi sert bir şekilde atmaya başladı, Mariya için de geçerli bu durum.
Mariya : Ahhh....kalbim...bir anda yerinde fırlayacakmış gibi oldum.
Jon : Ben de yaa....Bu eydi abi ?
Jon üniversite konusunu açtı.
Jon : Hala üniversiteye gitmeyi reddediyormusun ?
Mariya gülümsedi.
Mariya : Hayır, ben hastayken bana iyi baktın, o yüzden kabul ediyorum.
Robert okul konsey başkanının odasına gitti. Elizabeth ve Jane oradaydılar. Luis gözükmüyordu. Robert gelip konuşmaya başladı.
Robert : Efendim, Mariya üniversiteye gitmeye razı oldu. Sözümüz sözmü ?
Michael : Hahaha....Evet. Bu arada benden sonra okul konsey başkanı olacağını biliyormusun ?
Robert : Unutmam için bir sebep söyleyin.
Michael : Ahhhahahha
Elizabeth : Ama bir dakika....onu nasıl ikna ettin !?
Robert : Bunu söyleyemem, ama küçük bir ipucu verebilirim : AŞK HER ŞEYİN YAPAR !!!
Robert odadan çıktı. Elizabeth ve diğerleri sadece onun arkasından baka bildiler....

Cadılar Okulu *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin