6. Cadı

25 5 4
                                    

Robert Mariyanın bu yüzü karşısında bir şey yapamadı. Şok olmuştu. Mariyanın Jonu sevdiğini hiç bilmiyor. Elizabeth arkadan gelip Mariyanın kafasını göğüslerinin arasına aldı.
Elizabeth : Şşştt...Bitti. Geçti canım. Merak etme, iyi olacak.
Mariya : Neresi iyi olacak yaaa..??
Elizabeth : Ben Jonla konuşurum. Sen hiiiç merak etme...
Mariya : Gerçekten bunu benim için yaparmısın ?
Elizabeth : Yaparım. Ama sen de kendini çok üzme. Jonla yine eskisi gibi, hiç bir şey olamamış gibi davran olurmu ?
diye ona teselli veriyordu. Elizabeth Roberta odadan çıkmasını işare etti. Robert Mariyaya dazla ağlamamasını söyleyip odadan çıktı. Jon kafeteryada oturmuş, su içiyordu. Misa kendi sınıfına yollanmıştı. Gerçekten de Mariya çok üzülmüştü. Bu hissi ilk defa yaşıyordu. Arkadaş olarak gördüğü bir erkeğe karşı ilk defa...
Bir az geçti. 2. dersin teneffüsünde çocuklar kulüp odasında buluştular.
Robert : Eee...Jon ? Misa sana ne dedi ?
Jon : Onun sevgilisi olmamı istedi.
Elizabeth : Kabul ettinmi ?
Jon : Hayır, ama o rolü oynayacağımı söyledim.
Robert : Peki ne zamana kadar ?
Jon : Anlamadım ?
Robert : Bu rol yapma oyunu, gerçek bir aşk hikayesine dönüşürse ne yaparsın ?
Jon : Buna izin vermeyeceğim.
Elizabeth : Kim bilir ?
Jon : Mariya, sen neden konuşmuyorsun ?
Mariya : Düşünüyorum.
Jon : Bu da ders değil ki, oturup düşünesin.
Mariya : Bilmem, 6. cadı hakkında düşünüyorum.
Jon : Şimdi noktayı vurdun işte.
Elizabeth : Şüphelendiğin biri varmı ?
Jon : Var. Hem de büyük biri.
Jon bunu dedikten sonra sinsice gülümsedi. Roberta Michaelin odasına gitmeyi karara aldı. Bu ikisi yola koyuldular. Jon kapını açtığında, hayvan gibi bağırdı
Jon : MİCHAEL !!!
ve yüzüne bir tekme yedi. Bu Michaelin yardımcısı, Janenin tekmesiydi. Jon yere düştü.
Michael : Yine ne için geldin ?
Jon : İnanmayacağın bir konu üzere konuşmaya.
Michael : Hahaha...O kadar gizemli şeyler gördüm ki, ne dersen inanmaya hazırım.
Jon : Jane bize lazım ! Onu kulüp odasına, 1-2 dakikalık istiyoruz.
Michael : Ama Jane artık bir cadı değil ki..
Jon : Nasıl yani ?? Bu nasıl olur ??
Jane : Jon arkadaşım, bu okulda 7 cadı var ve ben 6. cadıydım. 7 cadıdan öte, 2 güç de var ama bu güçler erkeklere şamil edilir. Bunlardan biri kopyalama, diğeriyse yok etme. Senin gücün kopyalama, öptüğün her cadının gücünü kopyalayıp, başkalarına aktara biliyorsun. Yok etme ise okulumuzun başka bir erkeğinde. Ben onu öptüm ve gücümü kendisine çekti ama benden tamamile yok etti.
Jon : Tüm cadı güçlerini yok edebiliyormu ?
Jane : Hem de hepsini.
Jonla Robert şaşkınlık içinde bir-birlerine bakıştılar. Çok meraklandılar.

Jon ve Lucy okul bahçesinde...

Lucy : Jon, senden bir şey isteye bilirmiyim ?
Jon : Yes.
Lucy : Az önce bana anlattın ya, yok etme gücüne sahip biri var diye.
Jon : Evet ?
Lucy : Onu benim için bulurmusun ?
Jon : Denerim.
Lucy : Sana minnettarım !
Jon gülümsedi ve okula doğru ilerledi. Bir kaç gün geçti ama Jon bu kişiyi bulamadı. Arkadaşlarına Janenin söylediği her şeyi Robertle birlikte söylemişti. Bir gün Jon geleceğinden küçük bir parça görmek istedi ve okul çıkışı Lucynin evine yollandı.

Lucynin evinde...

Lucy : Selam !
Jon : Sana da.
Lucy : Hadi içeri (içerdemisin XD)
Jon bir şey demeden içeri geçti ve koltukta oturdu. Lucy 2 fincan çay getirdi.
Lucy : Afiyet olsun.
Jon : Neden zahmet ettin ya ?
Lucy : Bir şey değil. Eee...Anlat bakalım. Hangi rüzgar attı seni buraya ?
Jon : Eğer senin için sorun yoksa, gelecekten bir kaç sahne görmek isterim.
Lucy : Ahhhaha..Memnuniyetle !
Jon bir şey demedi. Gidip Lucyi öptü ve görüntüler görmeye başladı.

Gelecekte...

Gördüğü görüntüde kendisi ve Lucy vardı. Okul bahçesinde konuşuyorlardı. Birden Robert belirdi, artık okulun konsey başkanıydı.
Robert : Gidelim.
dedi ve Jon çok tanıdık bir ses duydu.
??? : Tamam.
Robert ilerlemeye başladı ve arkasından bu sesin sahibi, yani Mariya belirdi. Jon Mariyaya seslendi. Bu çok garipti, Mariya Jonun yüzüne bakmıyordu. Jon sesini yükseltti ve Mariya kafasını Jona çevirip baktı, sonra yine yürümeye devam etti. Jon çok üzülmüştü. Mariyanın yüzünde ilk tanışdıkları günle şimdi aynı ifade vardı.

Zamanımız...

Lucy : Bittimi ?
Jon : Evet.
Lucy : Ne gördün ?
Jon : Pekte büyük bir şey değildi.
Lucy : Gerçektenmi ?
Jon : Evet. Merak etme.
Lucy Jonun kucağına oturdu. Ellerini Jonun yanağına götürüp, burnunu onun burnuyla birleştirdi.
Lucy : O zaman neden öptüğümden sonra huzursuzlaştın ?
Jon : Hiç, öylesine. Merak etme sen. Bana bir şey olmaz.
Lucy bir şey demedi. Jonun yanağına bir öpücük kondurup ona sarıldı.
Lucy : Sakinleştirici.
Jon : İyimisin ?
Lucy : Evet. Senin sayende çok sakin, huzurlu ve iyiyim...
Lucy : Jon ?
Jon : Efendim ?
Lucy : Bu gün benimle kalırmısın ?
Jon : Üzgünüm ama yapacak işlerim var.
Lucy : Tamam o zaman. Başka bir gün.
Jon : Evet.
Lucy : Peki bir kaç dakika böyle kala bilirmiyiz ?
Jon : Evet, olabilir.
Lucy : O zaman lütfen kalalım.
Jon : Peki...
Jon başka hiç bir şey demedi...Bir az geçti ve Jon kendi evine döndü.
Ertesi gün Roberta artık 7. cadıyı bulmamız ve bunlara bir son vermemiz gerektiği vadede konuşma yaptı. Robert yine onları evine davet etti...

Cadılar Okulu *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin