5. cadı

39 5 6
                                    

Jon Mariyaya sürpriz bir doğum günü düzenlemişti. Mariya sevinçten hiç kıpırdayamıyordu. Hele Jonun onun için aldığı hediyeleri gördükten sonra...
Bizimkiler bir an önce yemek yiyip okula hazırlandı. Mariya çok mutluydu. "Artık cadıları bulmamız gerek, Mariya. Bu gidişle hiç bir şey yapamayız." "Ne diyebilirimki ? Doğru diyorsun. Ama nasıl buluruz onu da biliyormusun ?" "Nereden bileyim yaa !?" Konuşmayı bıraktılar. Jon ayakkabılarını giyinmek için gitti. "Mariyaa-. Geliyormusun ?" "Geldiimmm.." Mariya Jona yetişti. Ona gülümsedi ve yürümeye devam ettiler. Yol boyu konuşmadılar. Okula geldiklerin de Mariya diğer kulüp arkadaşlarının "DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN !!!" bağırışından dolayı çığlık attı. Dora gülerek konuştu. "Korkma, arkadaşım. Doğum günün kutlu olsun. Bu benden !" Dedi ve yanağına öpücük atıp ona sarılarak pembiş kutuyu uzattı. "Ne var bunun içinde ?" "Sürpriz söylenirmi yahu ?" Gülüşmeye başladılar. "Bu da benden. Doğum günün kutlu olsun kulüp lideri !" Robert bunları söyledi ve sarı kutuyu Mariyaya uzattı. Mariya teşekkür alameti olarak gülümsedi. Robert kızardı, hemen gözlerini yana çevirdi. "Can-ciğerime hediyemiz olsun !" diyen Elizabeth 2 kutu birden uzattı. "Peki Luis nerede ?" "Müdürle birlikte. Yeşil kutu onun verdiği hediye. Turuncuysa benim verdiğim. Doğum günün kutlu olsun şekerim." Mariya Elizabethe çok teşekkür etti. "Bunu sana aldım, beğenirsin umarım. Doğum günün de kutlu olsun !" "Teşekkür ederim Lufia. Bu arada en sevdiğim renkte almışsın : beyaz." "Ayyşş...Utandırma beni." Yine bir gülüş dalgası geçti aralarında. Elizabeth ise Jona ibneli bakışlar attı. "Sanırım beyefendimiz Mariyanın doğum gününü unutmuş." Doranın yüzü asıldı. "Aşk olsun sana be Jon !" Mariya araya girdi. "Azarlamayın onu ! Bana ilk hediyeyi o verdi. Hem de 5 tane birden !" Jon hemen yüzünü yana çevirdi. "Sadece doğum günü hediyeleriydi. Büyütülecek bir şey yok." Luis kapıyı açıp içeri girdi. "Senden böyle güzel bir hareket beklemezdim kanka. Bu arada, Mariya doğum günün kutlu olsun." "Amannn...Kulüp odasına geçemeyiz ?" diye Mariya kızardı. "Geçelim ponçik kız !" diyen Dora kapıyı açıp Mariyaya yol gösterdi. Sonraysa Jon devreye girdi ve Mariyanın omuzlarından tutup söyledi. "Yol açıktır, matmazel." "S..Sağol" dedi ve utanarak yürümeye başladı. Kulüp odasının kapısını açtılar ama açmaz olmak istediler. Odada her şey dağınıktı. Jon deliye döndü.
Jon : Kim yaptı bunu lan !?
Elizabeth : Hiç bir fikrin yokmu yani ?
Jon : Açık konuş lan !
Elizabeth : Bizden küçük olan 8. sınıf öğrencileri.
Luis : Yaptıkları haylazlıkları tüm okulda yaygın.
Jon sinirle odadan çıkıp 1. kata indi. Gelip bu sınıfı buldu. Kapıyı açıp içeri girdi. İçeride sadece (içerdemisin XD) 4 kişi durmuştu. 2 kız, 2 erkek. Kızlardan biri camda oturmuş dışarıyı dolu gözlerle seyrediyordu. Diğerleriyle yanında oturmuş, onunla konuşmaya çalışıyorlardı. Ama bu kız sanki hemen şimdi ağlamayacakmış gibi onları takmadan dışarıyı seyretmeye devam ediyordu.
Jon : Heyy...Siz !
Carl : Ne bağırıyorsun ? Sen kendini kim zannediyorsun lan ?
Jon : PEKİ SİZ KİMSİNİZ Kİ, KULÜP ODAMIZI SAVAŞ HALİNE GETİRESİNİZ !!??
Camda oturan kız ayağa kalkıp küçük, şirin ve mavi gözleriyle Jonu süzdü. Sonraysa konuşmaya başladı. 
Misa : Bundan sana ne ?
Jon : Orası benim ve arkadaşlarımın kulüp odası. İşte bana bu !
Misa : Canımız sıkıldığın da yaptığımız normal şeylerden biri. Büyütme bence.
Jon gelip Misanın kolundan tutup gözlerine sinirle bakmaya başladı. Misa ne kadar gözlerini Jonun gözlerinden kaçırmaya çalışsa da, bu fayda vermiyordu.
Daniel : (Yerinden kalkarak) Yavaş ol bakalım. Öncelikle zorbalık yaptığın kız kulübümüzün lideri ! 2. ise, zaten belası başından aşıyor, bir az anlasana.
Jon : Yaptığı pisliklerden dolayı zaten öyledir.
Daniel sinirlenip Jona yumruk attı, ama Jon onun elini tutup sıkı-sıkı çekmeye başladı.
Ahoi : Bırak onu ! Kolu çıkacak yoksa.
Daniel : Arghh...Bırak...Kolumu ! Arrtgggh.....
Jon bir şey demeden Danielin kolunu çekmeyi bıraktı
Jon : Misa, benimle bir gelirmisin ?
Misa : Yalnız olurken bana teczvüzmü edeceksin !?
Jon : Yürü git lan ! Başka bir şey isteyecektim. Neyse, gerek yok. Gerekirse kendim gelip yine sorarım.
Jon ellerini cebine koydu ve yürümeye başladı.

Kulüp odasında...

Jon : Gittim konuştum. Kar oldumu bilmem, ama korkmadıklarına bahse girerim.
Mariya : O zaman neden gittinki ?
Jon : Bir şey yapabilirim demiştim ama...
Robert : Jon, sana zahmet olacak ama-..
Jon : Ama ?
Robert : Jon, Misa bir cadı. Bunun farkında olmadığına eminim. Bunu ona söyleyemeden onu öpersen 5. cadı avucumuzun içinde olur !
Jon : Amma kolay iş. (El çalıyor)
Korumaları olmadan bir yere gitmiyor.
Robert : Ne korumaları ?
Jon : Daniel, Ahoi ve Carldan bahsediyorum, onlar Misayı hiç bir yere yalnız gitmesine izin vermiyorlar.
Konuşmayı bırakıp düşünmeye başladılar. Jon her zaman Misaya öpüşme teklif ederdi, Misaysa geri çevirirdi. Ama...

Bir gün Jon yine Misaya öpme teklif edecekti. Misanın elinde uzun bir çubuk vardı. Jonu gördüğün de konuşmaya başladı.
Misa : Sakın benden seni öpmemi isteme.
Jon : NİYE YAA !!??
Misa elindeki uzun çubuğu Jona uzatarak.
Misa : Çünkü istemiyorum !
Jon : Gel öpeyim de bitsin bu artık. Senin peşini de bırakayım.
Misa : Olmaz öyle şey ! Ölürüm senle öpüşmem !
Jon : (Arkasını dönerek) tamam o zaman. Sana Cadılar hakkında hiç bir şey söylemeyeceğim !
Misa Jonun kolundan tutup koşmaya başladı. Kimsenin olmadığı bir odaya girip kapıyı kilitledi. Jonu yere serip üzerine atladı.
Misa : Tamam öpeceğim ama lütfen bana onlar hakkında bilgi ver lütfen.
Misa tam öpecekken Jon eliyle Misanın dudaklarını tuttu.
Jon : Artık geeek yok. Çok ama çok geç kaldın Misa. Hem de çoook geç...Malesef...
Misa : (gözleri yaşardı) Ama lütfen ! Sana yalvarı-
Jon : Geç kaldın dedim !
Misa bir şey diyemedi. Zaten yapacak bir şey de yoktu. Jon Misaya kalkmasını işare etti. Misa kalktıktan sonra Jon kalktı. Kız kapıyı açacakken, Jon kolundan tuttu.
Misa : Ne !?
Jon bir şey demeden Misanın yanağına bir öpücük kondurdu.
Jon : Hiç değilse, bunu hakettin.
Jon Misadan önce çıktı. Misa elini yanağına götürdü. Gözleri parladı, çünkü hala bir umut vardı...bir öpücük umudu...

Arkadaşlarla bahçede...

Luis : Çok büyük bir hata yaptın. Aslında onu orada öpmeliydin. Çok kötü oldu İşte bu. O senden intikam alana kadar pes etmez.
Jon : Ben de öyle biriyim. Rakibim güzel, tatlı, şirin gözlü ve asla pes etmeyen değilmi ? Tam benim rakibim olacak kişi işte.
Büyük bir gülücük dalgası geçti aralarından. Misa arkadaşlarıyla kendi kulüp odalarında sohbet ediyordu.
Misa : Mesajımı ilettinizmi ?
Daniel olumlu şekilde kafa salladı. Misa ise olacaklardan çok memnundu.

Ertesi sabah...

Jon bu gün de geç kalıyordu.
Nana : Abi hadi uyan ! Okul vakti. Geçileceksin bak.
Jon bir şey demedi. Hemen giyindi, kahvaltı bile etmeden ablasının elinden tutup yola düştü. (Ablası 11 yaşında XD) Önce ablasını okula bıraktı, sonra kendisi okula yürümeye başladı. Geldikten sonra her kesin kafeteryada oturmuş olduğunu, sinir krizi geçirmiş olduklarını fark etti.
Jon : Ne oldu lan ? Yatağın ters tarafındanmı kalktınız yoksa ?
Elizabeth : Başlarım ya sana da yatağına da...Bir-iki dakika halden anladığın olmadımı ?
Jon : Ya açıklayın işte diyorum !
Luis : Benimle gel.
Jon Luisi takip etmeye başladı. Luis onu kendi kulüp odalarına getirdi.
Luis : İçeri gir ve kulüp odamıza olana bak !
Jon içeri girdi, girmez olaydı. Tavan sökülmüş, camlar parçalanmış, perdeler yırtılmış ve hatta gardırop ve diğer dolaplar param-pinçik olmuştu...

Cadılar Okulu *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin