1.Bölüm
‘’Lütfen ben bir şey yapmadım yalvarırım bırak gideyim.’’ Bıkkınlıkla başımı salladım.Hepsi aynı sözleri söylüyordu.Bazıları para teklif ediyordu.Bazıları ise yalvardıktan sonra küfürler savuruyordu.Ağızlarından çıkan değersiz kelimeler beni ilgilendirmiyordu.Ben verilen görevi yapardım.Adamın kafasında çeşme gibi ter akıyordu.Onu bağladığım sandalyede tepinmeye başladı.’’Bırak beni!Bir şey yapmadım ben.Ailem var.’’ Aniden ona döndüm.Ailem var demişti.Evet kesinlikle öyle demişti.Çenesini sertçe tuttum ve yüzünü kaldırdım.Gözlerimi kıstım.’’Tek-rar-et.’’ Çenesini sert ve kanlanmış ellerimden çekmeye çalıştı.Yeniledim. ’’Tekrar et!’’Ağlamaya başladı.’’Beni korkutuyorsun.Tanrım sen küçük bir kızsın okula gitmen gerekir.Beni sandalyeye bağlayıp elinde çekiçle odada gezmen değil.’’ Boynumu kıtlattım.Çıkan ses soğuk karanlık ve çelik hücrede yankılanmıştı.Daha yüksek sesle ve haykırarak ağlamaya başladı.’’Nolursun bırak gideyim!’’ Masanın üstüne yavaşça elimi koydum ardından da avucumdaki büyük ve kalın çekici bıraktım.Benim yaşımdaki bir kız onu kaldıramazdı bile.Sağ ayağımı masaya dayadım ve botu yukarı çektim.İçeri girerken katlamıştım.Çekici tekrar elime aldım.Daha çok tepinmeye başladı.Sandalyeyle beraber yere düştü.’’Tepinmeyi kes.’’ Yüksek sesle konuşmuyordum.Sesim standarttı.Kaldırdım ama tekrar yere düştü.Sinirlerim bozulmaya başlamıştı bile.Saçlarından tuttum ve sağlam çekerek tekrar kaldırdım.Yüzüne yaklaştım ve ‘’Tepinmeyi kes!!!’’ diye bağırdım.Sesim 2 3 kez yankılanmıştı.Sessizce hıçkırarak ağlamaya başladı.Bıkkınlıkla bir nefes verdim.Hücrenin kapısına tıkladım.Hemen yemek verme bölümünü açtılar.’’Buyurun efendim?’’ Adam takım elbise giymişti.Oldukça yapmacık ve mide bulandırıcı gözüküyordu.’’Hazırladığım kase nerde?’’ Kafasına dokundu ve ‘’Şu için de kağıtlar olan kase mi?’’ Ona ters ters baktım.Bir iki adım geri çekildi.’’Ben başka kasemi getirdim gerizekalı!’’ Yaklaşık 25 yaşlarında olmalıydı. Ama benden oldukça korkuyordu.Aslında benden herkes korkuyordu.16 yaşında bir kızdan mafyadaki silahlı olan bütün adamlar korkuyordu.Elinde dün büyük bir yaratıcılıkla hazırladığım kasem vardı.Aldım ve tekrar içeri girdim.Çelik sandalyeye yayıldım. ’’Bak sana ne hazırladım.’’Ağlamaya devam edipte cevap vermeyince ‘’Çok ayıp ne olduğunu sormayacak mısın?’’ dedim. Ağlamaktan sesi çatallaşmıştı.’’Ne?’’ ‘’Bunun içinde senin vücudundaki çeşitle yerlerin ismi yazıyor.Ben buradan kura çekeceğim.’’ Elimi içine attım ve karıştırdım.Sonra en dipten birini çektim.Açtım ve adama döndüm.’’Ayak parmakları. Şanslısın.’’ dedim.Titremeye başlamıştı.’’Be-be-be-ben’’ Kekelemekten konuşamıyordu. Çekicimi elime aldım.Ayaklarına da kan bulaşmıştı.Onu yakaladıktan sonra başına vurmuş ve kanatmıştım.Oraya da damlamıştı.Kapının bölmesi hala açıktı.Çocuğun bizi izlediğini biliyordum.’’Hey sen bana çivi getir.’’ dedim.Koşarak gittiğini görebiliyordum.Biraz bekledikten sonra geri geldi.’’Elini uzattı ve 20 tane çiviyi bana verdi.Alırken elimden siyah takım elbisesine kan geçmişti.Titredi ve kolunu çekti.Yüzüne vururcasına dokundum ve ‘’Noldu miden mi bulandı küçük hanım evladı!’’ dedim.Geri çekildi ve eliyle yüzünü sildi.İçeri girdim ve ‘’Bölmeyi kapat seni zavallı!’’ dedim.Çivileri parmakları birbirine yakınlaşmasın ve değmesin diye aralarına çaktım.Artık konuşmaktan bile korkuyordu çünkü tıpkı diğerleri gibi durmayacağımı oda biliyordu.Ellerime tükürdüm ve birbirine sürttüm. Çekici elime aldım.Kalan son gücüyle konuştu.’’Dur lütfen.’’ Baş parmağını yere sabitledim. Çekicimi kaldırdım ve hızla geri indirdim.İnanılmaz bir sesle haykırdı.’’Aaaaaaa tanrım parmağım!!!’’ Yüzüne baktım.O iğrenç ve acı çeken ifadesini görünce sadistçe pis pis sırıtmak istemiştim ama yapamadım.Gülmek veya onun namına yapılan hareketleri mimiklerimden ve hayatımdan silmiştim.Onun yerine çekicimi yere koydum ve şaheserime bakarak ‘’Güzellll’’ dedim.Tekrar eğildim ve bir dahaki parmağa geçtim.O kadar çok bağırmıştı ki kulak zarım zedelenmiş olabilirdi.3. 4. ve 5. Sonunda bu ayağı bitirmiştim. Ayağa kalktım ve baktım.’’Lezzetli bir bifteğe benzedi bence.’’ Ter artık su gibi akıyordu.Acı çekerken dudağını ısırmış ve parçalamıştı.Kapıya vurdum.’’Bana soğuk bir su getir bir bardakta kaynar su.’’ Önce ne yapacağımı sorgulamaya yeltendi ama fırsat vermedim. ’’Hemen!’’ Tekrar koşarak gitti.Oturdum ve kapıya yaslandım.’’Cidden güzel olmuş.Serçe parmağın kemiği yüzünden 3 kez vurmak zorunda kaldım.’’ diyip alnımdaki teri sildim. Kanayan dudağını kullanmamaya çalışarak ‘’Sen nasıl bir insansın böyle.Kalbin yok mu senin?’’ Uzattıkları suyu aldım ve 1 yudum içtim.’’Bu sorunun cevabını zaten aldın.’’ Kaynar suyu da aldım ve ayağa kalktım.’’Dudağını temizleyelim.’’ dedim ve suyu burnunun üst hizasından itibaren dökmeye başladım.Bağırmaktan neredeyse sesi kısılmıştı.Yüzünün derisinin soyulduğunu görebiliyordum.Sıkılmıştım.Karnımı doyurmaya gitmek için dışarı çıktım.Dışarıdaki kazma öylece bakıyordu.Tek seferde kravatını çıkardım.Neye uğradığını şaşırmıştı.Gömleğinin düğmeleriyle uğraşmaya niyetim yoktu.Tek seferde yırtarak kopardım ve kenara attım.Hala bakıyordu.Kemeriyle de fazla uğraşmadım.Demir bölümünü parmaklarımla parçaladım.Pantolonunu eğilerek aşağıya indirdim.Onu geriye doğru ittim masaya doğru çıkınca ayakları havaya kalktı.Tek hamlede çıkartıp ensesinden yakaladığım gibi onu hücreye attım.’’Onunla sen ilgileneceksin.Çoraplarını da kendin çıkart artık.’’ Gözleri büyümüştü.’’Ama efendim burası çok soğuk.’’ Kapının kenarını tuttum.’’Benim kıçımda dolaşacaksan böyle aptal elbiseler giyinmemelisin!’’ Tam kapatıyordum ki kapıyı tuttu.’’Hayır ben bunu yapamam.’’ Öfkelenmiş ve şaşırmıştım.’’Bana meydan mı okuyorsun?!’’ ‘’Hayır ama-‘’ Sözünü sert bir tokatla kestim.Neredeyse diğer duvara uçmuştu. ’’Tanrım bu kadar gücü nereden buluyorsun?’’ Kapıyı kapattım ve ‘’Seni aptal.Öncelikle bir daha böyle bir hataya düşersen o adamın yerine seni koyarım.Bir şeyler tıkınmaya gidiyorum. Önce öbür ayağı hallet oradan dizlere çık.’’ Cevap beklemeden bölmeyi de kapattım.Her yer aptal takım elbiseler giymiş kendilerini zalim sanan sadece soygun olacağı zaman siyah elbiselerini giyen mallarla doluydu.Bense siyah elbiselerimi asla çıkartmazdım.Dolabımda siyah deri önden ve göğüs bölümünden fermuarı olan bütün parça elbisem ve siyah botlarımdan başka hiç ama hiç bir şey yoktu.Koridorda yürürken herkesin bana bakmasından nefret ediyordum.Onlar boş boş gezerken bütün görevi ben yapıyordum.Birde benim gibi özel eğitim almış ve bu iş için eğitilmiş 2 3 kişiden başka kimse yoktu.Onlarda 1 haftalık göreve gitmişlerdi.Efendinin en güvendiği kişi olduğum için beni göndermemişti.Yemek haneye gittim ve her zamanki yerime oturdum.Tombik ve yaşlı aşçımız hemen yanımda bitmişti.Burnunu tıkadı ve ‘’Çok kötü kan kokuyorsun.’’ dedi.’’Yıllardır aynı parfümü kullanıyorum hala alışamadınız.’’ dedim.Önüme her zaman yediğim hamburgerimi koydu.’’Bu günkü şanslı kim?’’ Büyük bir ısırık aldım.’’Jason bilmem bi boklar.’’ Önüme ıslak mendil koydu ve ‘’Ellerini silmelisin yoksa mikrop kapacaksın.’’ dedi.Bir ısırık daha aldım ve ‘’Sen karışma şişko yoksa mendilleri sana yediririm.’’ dedim.Büyük kazandaki çorbayı karıştırırken ‘’Bu kadar geçimsiz olmamalısın Kristen.’’ dedi.Hamburgerimi alıp tabağı ona fırlattım.Her zamanki gibi yani tam istediğim gibi saçlarına rüzgar yapacak kadar yakınından geçmiş ama değmemişti.’’Sakın bana adımla hitap etme yoksa bir dahaki tabak beynini deler.’’ Herkes gibi oda korkuyordu.’’Tamam tamam sakin ol siyah.’’ Böylesi çok daha iyiydi.Bana siyah denirdi.Gerçek adımı ise burada çok eski olanlar bilirdi.Siyah diyorlardı çünkü beni karanlık buluyorlardı.Tehlikeli,vahşi,duygusuz olduğumu düşünüyorlardı.Haklılardı da.Ben öyleydim. Hamburgerimi yerken hücreye doğru yürüdüm.Yine herkes bana bakıyordu.Hala etrafta kan içinde gezmeme alışamamışlardı.Her hangi bir odaya girip yatağın üzerindeki battaniyeyi aldım.Hücrenin kapısını açtım.Adam bıraktığım gibi duruyordu.Bıraktığım işi devam ettirsin diye içeri attığım aptal ise köşeye sinmiş ağlıyordu.’’Ah bu kadarcık işi bile yapamayacağını biliyordum.’’ Elimdeki battaniyeyi ona attım.’’Bu senin için değil bi b.ku beceremeyen g.t herif.Sadece ölürsen efendi beni uyarabilir.Bu hafta senin gibi yenilerden 7 8 tanesini öldürdüm.’’ Çekici yeniden elime aldım ve öbür ayağa başladım.Adam tekrar bağırmaya başladı.Arkadan bir böğürme sesiyle oraya dönmeden söylendim.’’Ah lütfen bana kusmadığını söyle.’’ Cevap gelmeyince oraya döndüm.’’Onları geri yutacaksın.’’ Dememin ardından daha çok kustu.’’Şimdi daha çok yutmak zorundasın.’’ dedim.Sandalyeye oturdum.Bu gün erken sıkılmaya başlamıştım.Kapı dışardan açıldı ve iri yarı bir adam içeri girdi.’’Efendi sizi çağırıyor.’’ Çekici masaya koydum.’’Tamam sen defol.’’ Adam sandalyede işkence yaptığım cansız gibi görünen kişiye baktı.’’Ah tanrım’’ diye fısıldadı.Çekici tekrar elime aldım.’’Sana defol dedim!’’ Adam tüm gücüyle koşarak uzaklaştı.Duvarın kenarında yatana döndüm ve ‘’Kalk ve biraz erkek ol.’’ dedim. Ayağa kalktı ve ‘’Ben erkeğim ama sen insan değilsin.’’ Belimdeki bıçağı hemen kulağının yanına gelecek şekilde duvara soktum.’’Bana ne dersen de umurumda bile değil ama senden güçlü olduğumu kabul etmen güzel’’ dedim.Sonra bıçağımı alıp diğer adama yaklaştım. Boğaz borusunun yanına soktum ve aşağıya doğru indirdim.Bıçağı elimden bırakıp elimi kestiğim yere soktum.’’Tanrım sen bir canavarsın!’’ Diyip koşarak dışarı çıktı.Soluk borusunu salladım ve ‘’Bu koleksiyonum için harika bir parça.’’ dedim.Çıkar çıkmaz sapmadan efendinin odasına girdim.Her zamanki gibi sandalyesini karanlık odasının tam tersi olan dışarıdaki büyüleyici manzaraya çevirmişti.