N.12

1.5K 125 17
                                    

***

Jimin ve Sara'nın uzun sessizliğinin ardından konuşuyorum.

"Sizin aranızda olan şey nedir?"

Cevap alamıyorum. Sara bir anda yok oluyor.

Ve Jimin konuşmaya başlıyor.

"Onunla bir kafede tanıştık. O vampir hikayelerine, filmlerine, dizilerine bayılırdı. Onlara inanırdı ve bende onların gerçek olmadığını söyleyip dururdum. Bu şekilde inatlaşırdı bana. Tam tamına 1 yılımız böyle geçti. Bu minik tartışmalar, sinemaya gitmeler, beraber kitap okumalar, aynı okula yazılmamız, beraber fotoğraflar çekilmeler falan filan. Fakat ben artık hislerimin değişmeye başladığını hissediyordum. Yıldız gibi bakan gözlerine, pembe dudaklarına, uzun kumral saçlarına, küçük burnuna, çene hatlarına, yanaklarına, kirpiklerine, alnına tane tane düşen perçemlerine ve hatta boynuna bile hayranlıkla bakıyordum. Zamanla aşık oldum ben ona. Yanımdayken bile özlüyordum onu. Gözleri benden başkasına bakmasın istiyordum. Sarılınca zaman dursun istiyordum. O gün yani ona açılacağım o gün bir ormana gitmiştik. Beraber eğlenmiştik, gülmüştük, içmiştik, yemiştik. Akşam olmuş hatta saat on ikiye falan geliyordu. Bir anda ne olduysa dışarıda yaprak bile kıpırdamıyor, hatta rüzgar bile esmiyordu. Korkmuştuk. Saatler durmuş zaman akmıyordu. Hayalim gerçek mi olmuştu yoksa ölmüş müydük bilmiyordum. İkimizde korkuyorduk. Birden önümüze biri çıktı. Sara hayranlıkla ona bakıyordu. Onu tanıyor gibiydi. Ve evet tanıyordu. İnandığı vampirler cidden vardı. Ona bir 'Aswang' olmasını teklif etmişlerdi. Bunca zamandır soluksuz vampirleri araştıran ve onlara inan, hatta çoğu sırrını çözen birinin onların yanında olmasını istiyorlardı. O gün ona gitmemesini söyledim. Seni seviyorum dedim. Ağlamaya başladı. O da beni seviyormuş meğer. Ama gitti. Sırf ölü ruhları bir vampire çevirmek ve elçi rütbesini elde etmek için gitti. Aşkından vazgeçti. Beni kaybetti. Ama elimde olsa o güne döner ve onu almak için gelen o 'Tenatz' vampirinin gelmemesi için her şeyi yapardım."

Ağlıyor. Daha ilk kelimesinden ağlamaya başlamış iken şu an hıçkırıyor.

"Jimin..ne demem gerek bilmiyorum. Peki ya sonra ne yaptın?"

"Onun gibi olmak için sürekli vampirleri araştırdım. Tüm vampir türlerini buldum. Hangisi nerede yaşar, neyle beslenir ,nasıl oluşur, nasıl bir şeydir gibi soruların cevaplarını aradım. En çok dikkatimi çeken senin türün olmuştu Son Yeo. Çünkü Sara 'senin' türünden yaratmak için gitmişti. Ama biliyor musun asıl canımı yakan şey asla onun gibi olamam oldu."

"Hiç görüşmediniz mi onunla?"

"Onu o günden sonra ilk kez az önce gördüm."

"Peki ya neden ona onu yok ettiğini söyledin?"

"Senin yanına geleceği saati kaçırdı. Çünkü benim de burada olacağımı biliyordu. Onu görebileceğimi ve onunla konuşabileceğimi de. Bilerek geç geldi Son Yeo."

Buna diyecek bir şey bulamıyorum. Aklımdaki o soruyu soruyorum.

"Ben..neden özelim Jimin? Bunu biliyor musun? Vampirlerini çokça araştırdığını söylemiştin."

"İlk günden avını bulman."

"Başka bir sebebi yok mu?"

"1 ay dolmadan kolyende siyahı görmen."

"Siyahın anlamı ne?"

"Siyahın anlamını bir elçinin bilmesi bile imkansız iken benim de bilmem garip olur. Fakat bildiğim kadarıyla yakın zamanda bir mucize olacağının işareti."

"İyi veya kötü?"

"Nötr."

"Çok karışık..ben gitmek istemiyorum Jimin. Jungkook'u hazır bulmuşken kaybetmek istemiyorum. İntikam almak istemiyorum. Onu affetmek istiyorum. Ben ona aşığım Jimin."

"Aslında basit bir düğüm Son Yeo. Fakat kaynağını bulamıyorsun o kadar. Gitmezsin belki de ama kaybetmek zorundasın. İntikamını alamadın fakat neredeyse alıyordun. Onu affetmesen bile göz yaşın ile hayata döndürdün. Sevgi bazen çoğu şeyi karşılamıyor."

"Kaynağı yok belki de?"

"Bak Son Yeo. Hala onu bu hale getirenin sen olduğunu düşünüyorum. Ama senin de bir seçeneğinin olmadığının farkındayım. Aşk çoğu şeyi atlatamıyor. Üzgünüm. Bunu söylemem şu an moralini bozacak farkındayım. Ama gerçeklerle yüzleşmen gerekiyor. Her ne kadar şu an dünya bile gerçek gözükmese bile."

"Korkuyorum Jimin. Onsuzluğa tekrar gitmek istemiyorum."

"Korkun seni bir noktadan alıp daha kötü bir noktaya götürecek. Fakat onsuzluğa gitmesen bile alışmak zorunda kalacaksın."

"O..neden hiç beni sevmedi Jimin?"

"Belki de senin onu affetmeni isterken seni seviyordu Son Yeo?"

"Bir kaç saat içerisinde mi? Bu imkansız Jimin."

"Aşkta imkansız diye bir şey yoktur. Tek imkansız şey mutlu sondur."

"Son da olmamalı bence."

"Fakat sonu aşıklardan biri yazar Son Yeo."

"Jimin..sence bu 3 gün içerisinde ona bir kez bile olsun sarılabilir miyim? Bir kez Mi Re gibi öpebilir miyim? Bir kez seni seviyorum dedirtebilir miyim?"

"3 gün şu an için göreceli bir kavram Son Yeo. Bazen 1 saniye bile çok gelebilir insana. Mesela şu an gibi?"

"Anlamadım?"

"Sara sadece yok oldu. Kolyen hala mor ve zaman hala akmıyor. Şu an belki de 1 saniye oldu. Ve o her kelimemizi duydu."

Ve o an kolyem henüz yeni beyaz oluyor. Saate bakıyorum.

Evet cidden sadece 1 saniye geçmiş ve şaşırıyorum.

"Ama.."

"Bu Sara Son Yeo. Aşkından vazgeçen bir pislik fakat kalbini hala taşıyan bir melek."

O an sonumuzun Sara ve Jimin gibi olmaması için dua ediyorum.

Jungkook ile gülmeyi istiyorum.

Jungkook ile mutlu olmak istiyorum.

Jungkook ile 'biz' olmak istiyorum...

Ben onu istiyorum.

Sonunda ne olacaksa olmasına razıydım fakat;

acı çekmekten de sıkılmıştım.

Tekrar ölmek ve hatta bu sefer yok olacak olmak acı çekmekten daha beterdi.

NORA : j.jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin