N.13

1.5K 118 22
                                    

Gülmek fiili sanırım sadece fiil haliyle güzeldi.

Tıpkı güneşin ardından kara bulutların çıkıyor olması gibi.

Gülümsemek veya gülmek çok farklı iken mükemmelce birbirlerini birleştiren bir  ortak nokta vardı.

Asla kimsede sonsuza dek sürmüyorlardı.

Anlık mutluluk denen bir şey vardı. En çok o acı veriyordu.

Peki ya sevdiğim adamdan ayrılacak olmam?

Keşke sadece acı verseydi.

Zaten yok olacak olan bedenim bu gerçek yüzünden kavruluyordu.

Dipsiz bir çukurda tam sonu arıyormuşum gibi.

Aynı kapıdan herkes mutluluğa ulaşırken sanki ben gidecekken kapı kapanmış gibi.

Yüzme bilmeyen umutlarımı okyanusa emanet etmişim gibi.

Sanki bir suyun içinde nefes almaya çalışıyormuşum gibi.

Sırf olmaz diye söylemediğim fikrin bir başkası tarafından yüceltilmesi gibi.

Kaybolan kalbime yine de bir yerlerden bir şey batırıyorlar gibi.

Yada direk

şu an 

gibi.

Tarifi yoktu bu üzüntünün, acının veya kederin.

'gibi' kelimesi kullanılabilirdi ancak. 

Fakat hiçbir şey bu kadar yakamazdı canınızı. 

Bu kadar bitkin,

Bu kadar çaresiz hissettirmezdi hiçbir şey.

"Son Yeo?"

Düşüncelerimden ayrılıp seslenen Jimin'e bakıyorum.

"Jungkook uyandığında onun yanında olmak istemiyor musun?"

"İstiyorum."

"O zaman, hadi."

Beraber odadan çıkıp yürüyoruz. Herkes buğulu camdan içerisini görmeye çalışıyor.

Kolyem yine siyaha dönüşüyor.

Minik bir buhar gibi renk kolyemden çıkıyor. Jungkook'un odasına giriyor.

Onun tenine değdiği gibi bir şeyler oluyor.

Jungkook bir anda titriyor.

Gözlerini kırpıştırıyor.

Yavaşça boncuk gözlerini açıyor.

Jimin ile o an göz göze geliyoruz.

Şaşkınlıkla bana bakıyor.

NORA : j.jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin