YÜRÜYEN EGO

86 10 8
                                    

Saatime baktım artık ikindi vakti olmuştu annemle bütün evi silip süpürmüştük....
Annem ve babam hastaneye gideceklerini benimde onlarla gidip gitmeyeceğimi sordular baya bi yorulmuştum ve gitmek istemediğimi söyledim iki saate kalmaz geleceklerini söylediler sonrada  çıktılar. Bende banyoya girdim güzel bir duş alıp odama geldim siyah bir jean pantolon giydim üstünede beyaz önü desenli bi t short geçirdim uzun kahverengi saçlarımı kuruttum ve düz bi fon çektim saçlarım belime kadar iniyordu çok seviyordum saçlarımı gözümede maskara sürdüm ve artık hazırdım...

Biraz penceremin önüne geçtim tül perdeyi aralayıp dışarıyı seyretmeye başladım etraftaki evler çok tatlıydı insanın ömür boyu kalmak isteyeceģi bir kasabaydı burası... Derin bi iç geçirdim ve acaba burada ne kadar süre kalacağız diye düşüncelere dalmıştım ki bide ne göreyim bu gerçek olamaz kesinlikle gerçek olamazdı bu sabah tartıştığım 'yürüyen ego' ydu. Evet bu isim ona çok yakıştı . Gözlerimi ovdum sonra tekrar baktım kesinlikle o sersemdi

-Nasılda yakışıklı dedim kendi kendime.. ne dediğimi anlayınca ne yakışıklısı bu mu yakışıklı güldürme beni Dicle sen ne ara böyle zevksiz oldun diyordum ki o anda başını kaldırıp pencereme baktı sanki onu izlediğimi anlamıştı  bir anda irkildim ve sanki içimden birşeyler kopmuş gibi hissettim beni görünce gözleri iyice büyüdü şaşırmış bir vaziyette bana baktı bende kesinlikle aynı şekilde ona bakıyordum Sonra hemen ayılıp tül perdeyi hızlı bir şekilde kapattım ve geri çekildim ..

_Aman ne hoş tamda dibimde oturuyormuş dedim kendi kendime Ellerime baktım ve titrediklerini farkettim sonra da _hadi ama Dicle heycanlanacak ne var diye çıkıştım

O sırada kapı zili çaldı yerimden sıçradım yüreğim ağzıma gelmişti acaba o mu geldi en son onu pek de mutlu bırakmamıştım hemen merdivenlerden aşağı hızlıca indim ve kapıya yöneldim

-Ki.. kim o dedim titrek bir ses ile

-Biziz kızım dedi annem o güzel sesiyle

Tuttuğum nefesi verip rahat bi şekilde kapıyı açtım o neydi öyle ya resmen aklımı kaçırıyordum az önce

-Prenses öyle dikilmeyi bırakta gel hadi alış verişe çıkalım beni annenle yalnız gönderme... dedi babam komik bir ses tonuyla

-Hiç merak etme baba hemen geliyorum deyip yukarı koştum hemen odadan deri ceketimi giydim spor ayakkabımı da geçirdim ayağıma ve doğruca aşağıya indim . Babam annemle arabada bekliyordu beni. Hemen arka koltuğa geçtim ve yola koyulduk...

Yol boyunca kasabayı izlemiştim ve daha da hayran olmuştum bu yere
Kasaba meydanına geldiğimiz zaman karanlık çökmek üzereydi cok tatlı marketler yanyana dizilmişti o kadar şirinlerdi ki yüzüm gülmeye başlamıştı küçük kafeler giyim mağazaları ve yemek lokantaları...

- Hadi alış veriş zamanı ! dedi annem gülerek ben ve babam birbirimize baktık ve kafamızı sağa sola sallayıp annemin peşinden gittik....

Baya bi alış verişten sonra bir lokantada yemek yedik ve eve dogru yola koyulduk yarım saat sonra eve vardık yiyecekleri mutfağa taşıdık sonra ben

-Ne gündü ama dedim ve _ben uyumaya gidiyorum size iyi geceler

-iyi geceler kızım...

Odama doğru yürüdüm kapıyı açıp içeri girdim ve aklıma ilk pencerem geldi soguk bir titreme geçirdim sonrada hemen silkelenip kendime geldim üstümü değiştirip yatağa atladım öylece uyuya kalmıştım

                           ***
Saatim çaldı ben kapattım ,çaldı ben kapattım ve tekrar çaldı- hey ben bu saati... Gözümü aralayıp saate baktım Nee.. saat sabahın sekiziydi kim ayarlamış bu saati delireceğim en sonunda, susmuyorda bu ne iş böyle! son çare pilini çıkarayım dedim baktım oda olmuyor pencereye doğru yürüdüm ve perdeyi çekip pencereyi açtım nereye attığımı bilmeden dışarı fırlattım saati  keşke elim tutulaydı da atamasaydım

-Ahhh buda ne !

Hayır ... hayır.. hayır .. birine mi değmişti saat inanamıyorum _ neden ben Allahım dedim ağlamaklı bir şekilde ve hemen pencereden aşağı baktım

oha bu kadarı da biraz fazla olmuyo mu yine o çocuk bir elini anlına koymuş diğer eliylede saati eline almış sinirli bir şekilde pencereye doğru iki adım attı gerilen yüzünden ve çatık kaşlarından dişlerini sıktığını anlamıştım

-Şe.. şey... be.. ben.. özür ... devamını getiremedim bile

-Yine mi sen ya yine mi sen.. Kızım kasten mi yapıyorsun açık konuş dedi sinirli erkeksi bi tonla

-Sen bana mı kızım dedin diye
cıyakladım bir anda

-Arkanda başka bir çocuk mu var tabi ki sana diyorum kime diyeceğim kasten mi yapıyorsun sen!

Seni pis öküz...

-Baana bak dedim sert bir sesle elimle onu işaret ederek

-Ben senin kızın değilim bir , neden kasten yapacak mışım bu iki , hem asıl senin benim evimin yanında işin ne buda üç

- Bak Rapunzel benim sabah sabah sinirimi bozduğun yetmiyormuş gibi bide üste çıkmanı kaldıramam ama bu saatin öcünü alacağımıda unutma!

- Yürüyen Ego sen beni tehdit mi ediyorsun kimsin ya sen dedim dalga geçercesine

-Demek yürüyen ego öyle  mi bak beni kızdırıyorsun Deli Rapunzel

-aaa Ne deli mi bak beni oraya getirtme Rapunzelde, delide ,sensin manyak. dedim ve pencereyi kapatmaya yeltendim tam o sıra da _görüşeceğiz' çalı süpürgesi' dedi sinirli ve bir  o kadar da dalga geçerek

Nee Çalı süpürgesi mi o bana çalı süpürgesi mi demişti ben şimdi seni...

-Bak ukala kafana başka birsey daha yemek istemiyorsan defol git derim ben

Başını iki yana doğru salladı ve kötü bir şekilde sırıttı sonrada

-Resmen çocuklarla uğraşıyorum dedi ve tam gözlerimin içine baktı kalbim bir an için tekledi
- Dikkat et kendine çalı...

Sözünü bitirmesine izin vermeden

-sakın...sakın devamını getirme dedim sinirli bir şekilde sonrada hemen pencereyi kapattım ve perdeyi çektim
Sersem ya sersem saat senin yüzünden muhattap olduğum egoya bak yaa
Biraz sonra yüzümü bir gülümseme sardı ve akabinde gülmeye başladım

_ohh çok güzel oldu bu sana az bile...

Yönetmen BEN Başrolümde SEN..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin