Bölüm 4: Tecrübe

131K 1.9K 127
                                    

 D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M

Tecrübe

Dedesinin yanından çıktıktan bir saat sonra Hea-ven, akşam yemeği için gerekli düzenlemeyi bildirmiş ve misafirleri yemeğe kadar dinlenecekleri odalarına yerleştirmişti. İsminin Alexander olduğunu öğrendiği adamı kendi odasının bulunduğu kattaki odaya almak zorunda kalmıştı. Çünkü aksi halde doktoru kapısından uzak tutmakta zorlanabileceği gibi bir his vardı içinde. Diğer taraftan Alexander'a odasını gösterirken içine ya-yılan sıcaklığa engel olamamış, hızlanan kalbinin göğ-sünden fırlayacağını zannetmişti. O adam, bir saniye bile gözlerini üzerinden ayırmayıp tir tir titremesine sebep olmuştu. Hele de odadan çıkarken, dedesine bir defa daha bakabilmek için, arkasını döndüğünde adamı dokunacakmış kadar yakınında dikilirken bulunca hem çok şaşırmış hem de aralarında oluşan burun buruna sa-yılacak yakınlıkla kasıkları sızlamıştı.

Burnuna dolan erkeksi koku öyle farklı ve şaşırtıcıydı ki! Pahalı olduğu belli olan keskin ve baharatımsı bir ko-kunun altında yatan, adamın miski andıran kendi koku-sunun masumlukla uzaktan yakından alakası yoktu. Bu uyarılmış bedenle tüm gece nasıl başa çıkacağını kor-kuyla düşündü. Soyunarak yatağına uzanıp gözlerini kapatan Heaven, söz dinletemediği ellerini mermer ka-

 31

Lemariz Müjde Albayrak

dar pürüzsüz teninde dolaştırırken, Alexander'ın ken-disine engel olamayarak sebepsiz yere kapısının önünde dikiliyor olduğundan habersizdi.

Alexander odasında bir aşağı bir yukarı yürüyerek hissettiği farklılığı anlamlandırmaya çalışırken, içine dolan arzuya karşı gelemeyip kendisini Heaven'ın oda kapısının önünde bulmuştu. Ne söyleyeceğini düşün-memişti; ama yine de buradaydı ve tam kapıyı çalacağı sırada kapının aralık kalmış olduğunu fark etti. Aralık-tan görünen büyük boy aynası yatağa dönük bir şekilde tüm odaya hâkimdi. 'Tanrım bugün şanslı mı, yoksa la-netli mi?' diye düşündü.

Donup kaldığı kapı aralığından apaçık görülen ayna-daki yansımada, kızın bembeyaz teniyle yatağa çırılçıp-lak uzanıp tecrübesizce uzak hayallere kapılan görüntü-sü adeta beynine kazınıyordu. Kapalı gözleri ve hiç ses çıkarmamak için sıkılı ağızıyla beyaz çarşafların üzerin-de cennetten düşme bir melek gibiydi. Kızın saf masu-miyeti her hareketinden belli olurken Alexander, onun 21. yüzyıl Amerikasında halen nasıl bu kadar tecrübesiz olduğunu merak etti.

Aklına düşen bu yeni fikirle Alexander fakında ol-madan, uzun yıllardır hiç heyecanlanmadığı kadar he-yecanlanmıştı. Genç kadının gözlerinin önünde bir ba-har bahçesi gibi serilmiş teni ile neredeyse doyumsuz olan cinsel iştahı nakavt olmuş ve birazdan hiç sebepsiz yere delikanlılık günlerine dönecek sınıra gelmişti. Geri dönüp gitmek istemekle olduğu yere çakılıp kalmak arasında bocalarken, içeri girmek için sızlayan kasları onunla mücadele ediyordu. Kendisine inanamıyordu? Neydi bu kızı bu kadar dayanılmaz yapan? Altı üstü bir kadın değil miydi? Sadece hiç el değmemiş gibi duran teni miydi onu bu kadar cezbeden? Nasılsa bir gün ken-disi gibi bir piç ile birlikte olup, o da diğer kadınlardan farksız olmayacak mıydı? Hayır, bu kadın özel falan değildi! Olamazdı! Bütün sistemini böyle tehdit etmeye hakkı yoktu! Her şeyi savurarak dağıtıp yok etmek ihti-yacıyla kavrulan Alexander odanın kapısını biraz daha iteledi ve çıkan gıcırtıya eşlik eden gözleri aynada kızın gözleriyle buluştu.

Heaven gözlerine inanamıyordu. Kapıda dikilerek aynada gözlerini hapseden adam, az önceki bütün utan-cına şahit olmuştu. Heaven ne yapacağını bilmez şekil-de yatakta kıpırdamadan duruyor, adeta şoka girmiş, tek bir kasını bile kıpırdatamıyordu. Sadece yatağının üzerindeki sabahlığını üzerine çektiyse de onun bile ye-terince üzerini örtüp örtmediğini bilemiyordu. Az önce gözlerini kapatıp hayalini kurduğu adam, kanlı canlı bir şekilde kapısında dikilmiş ona bakıyorken 'Ah la-net olsun o önündeki şişkinlikte ne öyle!' diye düşündü içinden. Tanrı onu bağışlar mıydı bilmiyordu, ama rezil oluşunun kesinliği acı bir gerçek gibi tam karşısında du-ruyordu. Onu gözetlediği için adama kızmak aklından bile geçmemiş, tam tersine, kendisine itiraf edemese de, kalp çarpıntılarının gerisinde, bu onu tahrik bile etmiş-ti. Alexander, tehlikeli bir kaplanın çevikliğiyle odadan içeri süzülüp kapıyı kapar kapamaz kilidini çevirdi.

HİSSİZ - KİTAP OLARAK TÜM RAFLARDA ÖN OKUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin