Porn Link | Jikook

-5-

"Bu yanlış Jungkook, bu çok yanlış. Sen Taehyung'u seviyorsun, böyle düşünmeyi kes!"

Kendi kendime aynaya bakarak sayıkladığım bu kelimelerin şizofrenlik belirtisi olmamasını umuyordum.

Böyle olmaması gerekiyordu, o aklı uçkurunda çalışan aptal çocuk beni öptükten sonra benim böyle hissetmemem gerekiyordu. Ben Taehyung'u seviyordum, neden şimdi o dudaklar aklımdan çıkmıyordu ki?!

Ayna karşısına geçtim ve yüz hatlarımı derinlemesine incelemeye başladım. Dudaklarıma gelince durdum ve parmaklarımı yavaşça gezdirdim kendi öğrencimin izlerini bıraktığı bölgelerde. Ben hemen öpüp çekilmesini beklerken, o inadıma yavaş bir şekilde öpmüştü. Sanki dudağımın her bir noktasını ezberlemek istiyor gibi. Öyle yumuşak, öyle yavaştı ki; incinmemden korkuyordu sanki.

Ama şimdi arkasında çok daha büyük bir kafa karışıklığı bırakmıştı. Çünkü ben, onun bir kere öpmesinden sonra her şeyin bitmesini bekliyordum; öyle olmamıştı. Şimdi hiçbir zaman onun dudaklarını aklımdan çıkaramıyor, yanlış bir şey yaptığımı ve bunu unutmam gerektiğini kendime hatırlatmama rağmen unutamıyordum. Kalın dudakları vardı, kalın ve yumuşak. Öptükten sonra kızardılar ve o kadar tapılası br görüntü oluştu ki, o görüntü hafızamın en derin köşesine kazındı. Kahretsin, bir de bu eksikti...

Taehyung beni defalarca öpmüştü ama hiçbirinde böyle bir şey hissetmemiştim. Bu hissi kovamıyordum, benimle bütünleştiği yetmiyormuş gibi tüm gün beni rahatsız etmeye başlamıştı.

Ben dudaklarıma öylece bakarken, telefonuma gelen mesaj sesi ile irkildim. Ayna karşısından çekilip telefonu elime attığımda mesajı atan kişi suçluluk duygumu daha da derinleştirmişti.

Taetae: Oraya geliyorum Kookie, seni özledim<3

Sevdiğim adamın evime gelecek olması beni eskisi gibi heyecanlandırmamıştı bu sefer. Halbuki mutlu olmam gerekiyordu.

---
"Hoşgeldin."

Kapıyı açmamla Taehyung'un boynuma sarılması bir oldu. Şaşkınlığımı attıktan sonra kollarımı yavaşça beline doladım.

"Hey, boğuluyorum!"

Yavaşça omzuna vurduğumda geri çekilmişti. Parlak gözleriyle bana bakarken zorlukla gülümsedim. Ondan ilk defa bir şey saklamanın ağırlığı çökmüştü üzerime ve ben ilk defa onu gördüğümde kendimi bu kadar rahatsız hissetmiştim. Onu şüpheye düşürmemek adına dudağının kenarına küçük bir buse kondurdum. Ellerimizi birleştirdi ve fısıldadı;

"Benimsin, değil mi?"

"Sonsuza kadar sana aitim Kim Taehyung."

Bir süre alınlarımızı birbirine dayayıp öylece bekledikten sonra sessizliği bozan Taehyung oldu.

"Hadi film izleyelim!"

Ellerini birbirine vurarak yerinde zıplamaya başladı. Bu haliyle 5 yaşındaki anaokulu çocuklarını andırıyordu. Salona doğru sekerek geçtiğinde arkasından kapıyı kapattım. Gerçekten hiçbir zaman büyümeyecekti sanırım...

"Ben mısır patlatacağım, sen de o sırada film seç."

Başını onaylar şekilde sallayıp içinde film CD'lerinin olduğu beyaz kutuya doğru yöneldi. Yüzünde aptal bir gülümseme ile özenle film seçmeye çalışıyordu. Ona böyle bir şey yapmış olmam vicdanımı sızlatıyordu. Jimin Taehyung'un aksine herkesi kendi çıkarları için kullanan, beyni yerine çükü ile düşünen bir ergenden başka hiçbir şey değildi. Her ne kadar dudakları tapılası derecede güzel olsa da, bu onun tüm kişiliğini yansıtamazdı sonuçta.

Tencerenin içindeki mısırların cama çarpışını izlerken Taehyung seslendi;

"Ne patlamaz mısırmış bu da!"

Çocuksu tavırları ve şirinliği bir gün beni kalpten götürecekti.

"Geliyorum sevgilim az daha bekle!"

Taehyung'un oflama sesini duyduğumda hızla tencerenin içindeki mısırları bir kaba döktüm ve mısırlarla beraber salona gittim. Film ararken işine fazla odaklanmış olmalıydı ki; yüzünün önüne düşen bir tutam saçı farketmemişti. Ellerimi saçlarına daldırdım ve gözlerine girmek üzere olan perçemleri arkaya doğru ittim. Bu temas karşısında gözlerini kapamış ve gülümsemişti. Ah, sanırım bayılacağım.

Filmi açıp izlemeye başladık fakat Taehyung filmden çok beni izliyor gibiydi. Film boyunca gözlerini benden ayırmaması biraz rahatsız etmişti çünkü o bana bakarken tüm vücudum geriliyor, put gibi durmak zorunda hissediyordum. Ortamda oluşan garip havayı dağıtmak için konuştum;

"Ne kadar güzel bir sahne değil mi?"

Taehyung ekrana doğru baktığında yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Neye güldüğüne anlam veremeyip filme baktığımda kafamı duvarlara sürtme isteği oluştu içimde.

İki erkek şehvetle birbirlerini öpüyordu..

Ekrana bakmadan güzel sahne falan filan dersen böyle de boku yersin geri zekalı.

"Evet, denemeye değer bir sahne."

Sinsi bakışları ile üstüme doğru uzandığında vücudum Jimin'in yaptığı şey yüzünden suçluluk duygusuyla kaplanmıştı. Dudaklarıyla bana bulaştırdığı o zehri, karşı konulamaz suçluluk duygusunu ve utancı Taehyung'a bulaştırmamak için geri çekildim. Yaptığım şeyi anlamayıp yüzünü buruşturduğunda onu daha fazla şüphelendirmemek için ayağa kalktım.

"Şey, çişe gitmem gerekiyor."

Taehyung gözlerini devirdi. Biraz saçma bir bahane bulduğumu ancak fark edebildim fakat iş işten geçmişti.

"İyi, git de işe o zaman!"

"İyi, işeyeyim o zaman."

Tuvalete doğru ilerlerken kaloriferin üzerinde duran telefonumu çaktırmadan cebime tıktım ve hızla tuvalete girip kapıyı kilitledim. Telefonun ekranını açtığımda gözlerimi devirdim. Hiçbir zaman bıkmayacaktı.

pjm:

Aklımdan çıkmıyorsun bebeğim.

O güzel dudaklarını özledim.

jjk: Sözlü taciz bitti şimdi de resim atarak mı taciz ediyorsun? Ne linkmiş be!

pjm: O linkle okul hayatını mahvedebileceğimi biliyorsundur umarım.

jjk: Lanet olası çıkarcı bir ergenin tekisin.

pjm: Hadi boş laf yapma sevgilin seni bekliyor.

jjk: Nereden biliyorsun sevgilim ile olduğumu?

pjm: Park Jimin her şeyi bilir. Hadi şimdi git o sevgilinin dudaklarını sömür.

——————-
UYARI: Okuyucuların hiçbirisinin amacı, gerçekten Taehyung'a hakaret etmek değildir. Yapılan kötü eleştiriler ve hakaretler kitabın karakterine yöneliktir. "Üye ayrımı yapmayın! Jikook shipperlar Taehyung'u sevmiyor! Sen ne hakla Taehyung'a laf edersin!!(@;@,&:&;" şeklinde yapılan kavga çıkarmaya yönelik yorumlar atıldığı anda silinecektir.