-12-

36.1K 2.8K 5.6K
                                    

"Susun, uyanıyor!"

Okul bittiğinde hızla arka bahçeye koşturan Hoseok ve Jinyoung, Jimin'i kanlar içinde baygın halde görünce şoka uğramış; gerekli müdaheleleri yaptıktan sonra yarım saat kadar süre boyunca uyanmasını beklemişlerdi. Bu yarım saatin ardından Jimin parmaklarını oynatınca ikili derin bir nefes aldı. Jinyoung uyandığını anladığında telaşla Jimin'in elini tuttu ve söyleyeceği şeyleri rahatça duyabilmek için kulağını yüz hizasına getirdi.

"J-jungkook..."

Hoseok sinirle dişlerini gıcırdattı. Onun yüzünden bu haldeydi fakat hala onun adını sayıklıyordu.

Jimin gözlerini araladığında son yaşadıklarını kısa bir süreliğine hatırlayamamış ve etrafındaki kalabalığı anlamlandıramamıştı. Kızlardan bazıları ağlıyordu fakat yanı başında duran otuz kişiden ona gerçekten destek olan sadece iki kişi vardı. Diğerleri, okulun ünlü çocuğuna bir şey olduysa gelelim de duyarsızlık olmasın diye etrafında kalabalık yapıyordu. Ayılmaya çalışsa da yapamadı, etraftaki uğultuları duyuyordu sadece. Yoongi kimsenin bir müdahele yapmadığını görünce dayanamadı ve ortaya bir fikir attı;

"Sürekli Bay Jeon'u sayıklıyor, belki de onu çağırmalıyız. Üstelik, revir görevlilerine neden haber vermediniz?!"

Hoseok başından kalkıp hala okuldan ayrılmamış olan görevlilere haber vermeye gitmişti aceleyle. Jimin ağzını açıp iki kelime edebilecekmiş gibi hissetmiyordu, bu yüzden bir şey demeden Yoongi'ye tutundu. Kandırılmış hissediyordu, çaresizdi ve utanıyordu kendinden. Hislerinin onu bu kadar kolay bir şekilde kuklası haline getirmesi sinirlerini bozuyordu. Salak yerine konduğunun farkındaydı, akıllanmıyordu da bir türlü. Genç ve tecrübesiz oluşu her zaman yenilmesine sebep oluyordu. Onu gördüğü ana belki de uzun zaman sonra ilk defa lanet etti, bu kadar salak hissedişi karşısında iç sesi tüm küfürlerini sıraladı kendisine.

Sonunda revire geldiklerinde temiz sedyeye uzanmasına birkaç kişi yardım etmişti. Yoongi, görevlilerin talebiyle oradan ayrıldığında bir şey demeden onları izlemeye başladı. Bıkkın ve öfkeli görünüyorlardı, belli ki okulda sürekli kavga olaylarının oluşundan onlar da rahatsızdı.

"B-buna gerek yok, iyiyim ben aslında-"

"Suratın yara bere içinde çocuk. Sus da işimizi yapalım."

Görevli kadının baskı dolu sesiyle sustu ve ilaçla yaralarının temizlenişini bekledi. Kadının eli biraz sertti ve canı yanıyordu fakat ses çıkarmaya çekindiğinden öylece bekliyordu. Aklındaki düşünceler susmuyordu bir türlü, Jungkook hangi ara bu kadar gaddar olmuştu? Nasıl olurdu da böyle bir şey yapardı? Jimin inanmakta güçlük çekiyordu, hayır, asla adamları onun tuttuğu gerçeğini kabullenmek istemiyordu. Bu kadar acımasız olamazdı, hem o çok güzel bir adamdı.

Aklına başka bir ihtimal geldiyse de onu düşünmemeyi seçti.

Tüm yaralar temizlenip pansuman yapıldığında, görevliler teşekkür etmesini beklemeden odadan çıktı. Pekala, pek hoşgörülü değillerdi fakat sabırlarının bu kadar da tükendiğini düşünmemişti. Hiçbir şey demedi ve ilaç hala yaralarını yakarken gözlerini kapatıp, dinlenmeye çalıştı.

Aniden açılan kapıyla yerinde sıçradı. Jungkook ifadesiz görünmeye çalışıyordu fakat telaşı belliydi, nefes nefese içeri girip kapıyı kapatmıştı. Hızla yattığı yerde toparlanmaya çalışınca onu durdurdu;

"Jimin, biraz dur konuşalım."

Jimin, kendisine yaklaşık on beş dakika önce verdiği söze bağlı kalmaya çalıştı ve kalkmak için yeltendi. Bu girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı, her yeri şiddetle ağrıyordu. Jungkook onu doğrulmaya çalıştığı yere tekrar yaslattığında bağırdı;

Porn Link | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin