Biyoloji. Hoseok'un, Jimin'in, Jinyoung'un, kısacası gruptaki herkesin nefret ettiği ders. Genelde üçü de bu dersten kalır, sene sonunda Bay Kwon'u küfür yağmuruna tutarlardı. Hoseok hocaya işkence etme planları kurar, Jinyoung sıraları tekmeler, Jimin ise hocayı okuldan attıracağına dair yeminler ederdi. Normal bir arkadaş grubunda en az bir zeki kişi olurdu fakat onlarda işler farklıydı; üçü de birbirinden kötüydü...
"Nefret ediyorum bu adamdan!"
"Bu sefer onu okuldan attıracağım!"
"Saç rengini de benden çaldı pezevenk!"
Jimin dersin beşinci dakikasında yine hiçbir şey anlamayacağını fark ettiğinde ağzına ne gelirse söylemeye başlamıştı. Fakat atladığı bir nokta vardı.
Bay Kwon, bunların hepsini duyuyordu.
"Park Jimin!"
Sınıfın içinde tüm okulun duyabileceği şekilde kükredi. Hoseok yine utançtan kafasını sıraya saklamış, kızlar Jimin'e bakıp gülüyordu. Sınıftaki Jimin'e aşık olan kızlardan bazıları ise ona gülen diğer kızlara vuruyor, bir yandan utanç komasına giriyorlardı.
Evet, Park Jimin bugün de rezil olmayı başarmıştı.
"Saç rengime laf mı ettin yoksa mükemmel kulaklarım yanlış mı duydu Jimin?"
Bay Kwon öldürmek istermiş gibi ona baktığında Jimin arsızca gülümsedi. Üstünde baskı kurmaya çalışan öğretmenine istediğini verme gibi bir niyeti yoktu.
"Kulaklarınız mükemmel ise yanlış duyma ihtimali yoktur değil mi?"
Jimin'e aşık olan kızlar artık sessizce yerinde tepinirken, Hoseok oturduğu sıradan çaktırmadan kalkmış, arka sıralara gizlenerek kimliğini unutturmaya çalışıyordu. Park Jimin zordu, rezilliklerine katlanmak zordu. Öyle zordu ki Hoseok Jimin ile olan arkadaşlığına ara vermeyi bile düşünmüştü. Utangaç bir Hoseok için arsız bir Jimin fazlaydı belki de. Fakat öyle bir insandı ki bu meşhur Park Jimin, insan ayrılmak istese de ayrılamazdı, büyülü gibiydi sanki.
"Derhal müdürün odasına gidiyorsun, çabuk!"
Bay Kwon'un yüzü sinirden saçının rengini alırken Jimin umursamaz bir ifadeyle sınıftan çıktı. Sınıftaki herkes onun bu derece rahat tavırları karşısında şok olmuş, öğretmenlerinin bunun acısını onlardan çıkaracağını düşünerek gerilmişlerdi.
"Dorhol modoron odosono godoyorson, çobok!"
Jimin kendi kendine Bay Kwon'un dediklerini taklit ederken aynı anda ezbere bildiği müdürün odasına doğru gevşek adımlarla ilerliyordu. Bir dönem boyunca en az 5 kere o odaya gitmek zorunda kaldığı için artık pekte takmıyordu, doğasında vardı okuldan ceza almak.
Bir yandan ıslık çalarak müdürün odasına gireceği sırada koridorun sonundaki kapısı açık olan sınıftan gelen sesler dikkatini çekmiş, adımlarını istemsizce oraya yönlendirmişti. Genç bir öğretmen, yumuşak ses tonuyla matematik dersi işlemeye çalışıyordu. On kilometre öteden duyabileceği bir sesti bu, zira bu ses Jeon Jungkook'un sesiydi. Anında kapının arkasına geçerek küçük delikten Jungkook'u izlemeye başladı. Delik fazla küçük olduğu için gözlerini olabildiğince kısması gerekmişti ve bu göz kapaklarını acıtıyordu. Dışarıdan Jimin'in bu halini gören birisi tuhaf karşılayabilir, hatta hesap sorabilirdi fakat bu Park Jimin'in umrunda mıydı?
Tabii ki hayır.
Görüş alanının bu kadar küçük olması onun için önemli değildi. Jungkook'un siyah tahta kalemini tutan kemikli uzun ellerini ucundan da olsa görebiliyor, kendince mutlu oluyordu. Bir anda kalemin yere düşmesiyle Jungkook almak için eğildi, suratının küçük de olsa bir kısmı göründü ve tam o an kalbi tekledi Jimin'in. Her gün bu kalp ağrısını çekiyordu fakat bir ağrı ancak bu kadar tatlı olabilirdi. Sadece kaşının biraz üst kısmını görmüştü halbuki, anormaldi bu kadar heyecan yapması. Fakat Jimin'e göre onun suratının her bir santimi öyle kutsal, öyle mükemmeldi ki; onu gördüğü zaman ağlayacakmış gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Porn Link | Jikook
FanfictionKöşelerde bir yerlerde, ufak bir umut her zaman vardır. ●Başlangıç: 5.04.2017● ●Bitiş: 24.07.2017● >Kapak için @lucidpeach'e çok teşekkürler.🖤 (24.04.2019 tarihinde düzenlenmiştir.)