↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓
Şuan ne yapıyorum bilmiyorum. Delirmiş gibiydim... aciz,muhtaç,kandırılmış,kimsesiz...
Gecenin zifiri karanlığı ilk defa bu kadar çok canımı acıtıyordu.Her zaman sevmek,sevilmek istemiştim ben. Ama o kadar şanssızım ki onu bile becerememiştim. Kendimce her zaman 18 yaşın mükemmel bir hayat sunduğuna inanmışım bunlarca yıl...
Aslında onla yaşadıklarım için pişman mıyım? Hayır. Yaşadığımı hissettim ! onla yaşadığımız her şey çok güzeldi.
Ama bu sefer asla. Hayatımın bir gerçekliğini daha öğrendiğim yerden buraya koşmayı tercih etmiştim. Kolay ulaşım araçları yerine...
Hayat her çağa göre vakit , şekil , zamana göre şablonlar değiştiriyor... İnsanların yaptığı zamanlar üzerine
Bazı kelimeler "iyi" , "güzel", "mükemmel iş" anlamları kazanmış !iğrenç. Ağlamaktan gözlerim kan çanağı olmakla kalmamış etrafımı düzgün göremiyordum.
Bugün göbeği açık tişört giydiğimden dolayı silahın ölüm soğukluğunu... belimde hissediyordum. Kesin bugün biri zarar almadan çıkamayacaktı.
Biraz sonra orayı gördüm. Kanlı para ile alınan mal mülk. Çok değil, çok kısa bir sürede dışarı çıkmış beni tutmaya çalışıyordu. Ama nafile...
O gün 18 yıllık hayatımda şunu da farkettim.
İnsan ne kadar da uzak durmaya çalışsa elbet bir yerinden zehirlemeye başlar !
Aynı şuan vücudumda hissettiğim sızı gibi...
↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑↑
23/08/2018
Önümdeki temsilen yapay olan küçük ama gerçeği içerde olan pasta yerine önümdeki ni üfledim. Tekrar bir alkış koptu.
"Doğum günün kutlu olsun muşmula"
"Ama yaaaa kaç kere dicem be bana muşmula deme diye"
Sadece dil çıkarmakla yetindi.Çok mutluyum bugün benim doğum günüm. 18 yaşına gircem. Bana göre en güzel ve en değerli yaş...
Nedeni bilinmez ama 18 yaşına bir zafım var ve bugün 18 oluyorum.
Böyle hayallere kendime dalmışken "ahhhh! Yine mi yedin mal" klasik alara hiç bir zaman partisinde bir şey olmasını istemez.
" yok kanki yaaa ne yemesi, sadece üstüne düştüm ""Düş sen düş bende sana birazdan pasta vermezsem görürsün "
Allahım bu iki malı çok seviyorum. Neşe kaynaklarım. Bunla gözleri büyüyen şapşala baktım. Mal harbiden bu çocuk yaa.
"Bak kızım. Sen kime vermiyon pastayı. Memo'ya söyler görürsün günümü ""He canım he. Abim ona memo dediğini duysun görürsün sen" diyip tekrar kontrol etmeye gitti. E tabi ardından da BEKİR KAYMAZ evet ne kadar uyumlu demi?
Herkez kendi haliyle takılıp etrafta oyalarken onu gördüm. Bana hafiften gülümser gibi oldu. Yada benim kuruntum. Kimdir, nedir hiç birşey bilmiyorum. Zaten şuan olduğu gibi benim onu görmem yüzü net belli olmayan, karanlık biri demekti.
Zor iletişime geçmiştim. Her ne kadar o beni tanıyo olsada ben onu tanımıyordum. Yüzünün birden kaybolmasıyla takmayıp etrafa baktım. Bu seferde Mert'i gördüm. Her zamanki gibi bizden ayrı köşede oturuyordu.
Okulda herkes tarafından korkulan , sevilen bir burslu olsam da utanır bana bakmazdı. Sadece onlarda topladığımız zaman çocukluğu yâd ederdik. Nede olsa o kim ben kim...
Telefonuma baktım. Herhangi bir cevapsız veya mesaj yoktu. Acaba haberleri varmıydı bugün doğum günüm olduğundan. Hiç bir zaman aile tarafından umursama gibi birşey görmemiştim. Her kız çocuğuna bisiklet sürmeyi babası öğretirken, bana mert öğretmişti. O çocukluk haller aklıma geldi çok komiktik be...
Biramdan koca bir yudum daha aldım. Zaten çabuk sarhoş olmam bu yüzden hiç bir sorun olmuyordu bana. Birden hareketlerinde hızlılık hissettiğimde hemen baktım.çok hızlı hareket ediyodu. Bir telefon gelince hemen kalkıp yol aldı. Bende tam peşinden gidiyordum ki alara kolumdan tutup "hediye vakti."
" bi dakka alara"
Diyip geriye çıkmaya çalıştım
"Kızım deli etme beni! Geç şuraya hediyeler verilecek"
"Ya ala..." tamamlayamadan hediye meraklısı Bekir bi ve Alara tarafından iki kolumdan tutulup oraya çekildim. Yani hediye verilcek yere.※※※※※※※※※※※※
Havaya doğru süzülen kurumuş yaprak beş saniye önce elimdeydi. Oda bırakmıştı o güçlü rüzgarın peşine takılıp ordan oraya savruldu. Saat iki idi ve ben sokak sokak geziyodum.
Eve uğramış ama doğum günüm de yine onlar yoktu. Bi evde olsalardı o bile yeterdi bana. Gecenin ikisinde okul forması ile görenler beni deli zannederlerdi. Büyük ihtimal...
Burdan sabaha kadar dolanıp Alara'ya geçerdim heralde.Köşedeki park gecenin bu saatinde boştu. Her zamanki ordaki çocuklara dua ettim. İşallah sizde unutmazsınız bu güzel günlerinizi. Ben unutmuştum hiç bir şey bilmiyorum o zamana dair.
İnsanın geçmişini bilmemesi ve bilenler tarafından 'normal çocuktun' işte diyip geliştirilmek çok zordu. Yürümekten bilmediğim bir izmir sahillerinden birine gelmiştim. İzmir her zaman güzel bir şehirdi. Deniziyle havasıyla kokusuyla ama bir istanbul kadar değildi. İstanbulu çok severdim. Artık darısı seneye benle ilgilenmeyen kişiler katiyyen istanbula gitmeme izin vermiyordu. Neden olduğunu çözebilmiş değilim.
Yan bankta soğuktan titreyerek uyuyan küçüğe baktım. O bunları yaşamayı hakediyor muydu? Üstümdeki kalın paltoyu üstüne örttüm. Az ben üsüsem sorun olmazdı. Biraz onu sevip yanından kalktım. Saat 6 olmuştu ve Alara'ya gitmek için yola çıktım.
※※※※※※※※
"Anne " , "baba" diye tekrar bağırdım.
Var gücümle. İlerdeki küçük camdan sızan ışık sicim gibi akan göz yaşlarımı belli ediyordu. Daha sonra küçük paslı kapı açıldı. İlerden otuz , otuz iki yaşında bir adam çıktı. Dilimi yutmuş gibiydim. Yaşım küçük olmasından mı? Nedir bilmem. Hiç bir şey yapmıyordum. Adam beni kollarına alıp dışarı çıkardı. Bu adama güvenmiştim galiba. İnce koridorda yavaş yavaş yürürken adam birden düştü e tabi bende düştüm haliyle. Kafamı kaldırdığımda benden bir iki yaş büyük bir çocuktu. Onu süzerken yerdeki adam dikkatimi dağıtan bir cümle söyledi.
" bida görüşcez küçük aksoy"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basit Türevler
ChickLit"Anne " , "baba" diye tekrar bağırdım. Var gücümle. İlerdeki küçük camdan sızan ışık sicim gibi akan göz yaşlarımı belli ediyordu. Daha sonra küçük paslı kapı açıldı. İlerden otuz , otuz iki yaşında bir adam çıktı. Dilimi yutmuş gibiydim. Yaşım küçü...