Sabah hiç güzel bir güne uyanmamıştım.
Dünün aksine çok güneşli, aydınlık bir gündü. Bu diğer insanları mutlu etsede, diğer insanların aksine beni mutlu eden hava türü bu değildi. Ben yağmurlu günlere aittim.
Yatakta yaklaşık yarım saat durup, boş gözlerle tavanı izledim. Yataktan kalkıp salona doğru ilerlerken , daha önce hiç fark etmediğim bir iz görmüştüm duvarda. Sanki güçlü bir adam son gücüyle duvarı yumruklamışdı.
Umursamayıp salona doğru yürümeye devam ettim. Etraf her zamankinden daha fazla dağınıktı. Dün gece can sıkıntısından koltukların yerlerini değiştirio durdum, en sonunda hepsini ortada buluşturup öylece bıraktım.
Ortada duran tekli koltuklardan birini televizyonun tam önüne çekip oturdum.
Alışmıştım televizyonu en dibinden izlemeye alışkanlık haline geldi artık.
Televizyon ünitesinin yanında dünden kalan bir kutu çikolatalı süt vardı. En vazgeçilmezim. Pipeti süte batırıp içerken bir yandanda televizyonu açmaya uğraşıyordum.
Televizyonu açmamla elimdeki sütü yere düşürmem bir oldu.
İnsan ne için yaşardı, Kimin için yaşardı?
Yaşadığı süre boyunca ne yapardı?
Gözyaşlarımın aktığını geç farketdim.
İstemsizce hıçkırıklar içinde ağlıyordum.
Bir anda telefonumun zil sesiyle irkildim.
Biri ısarla arıyordu. Ama ben o an olduğum yerde donup kalmıştım. Sanki o an orada biri beni ayaklarımdan yere çivilemişti.
Daha sonra kendimi toparlayıp telefonu elime almayı başardım. Telefon elimde tekrar titreyip çalımaya başladı.
Bu sefer cevap verebilmişdim.
"Efendim..."
"A-alo! Nerdesin?"
"Evde" benim sesim onun endişeli ve korku dolu sesine karşı daha soğuk ve cılızdı.
"Gördün mü haberleri?"
"Evet."
"İyi misin? Bekle beni sakın dışarıya çıkma. Geliyorum birazdan oradayım."
"Aman Hiraa!!! Çocuk mu var senin karşında."
"Tamam tamam sustum , geldim zaten az kaldı."
"Gel ,gelde bütün acımı sinirimi senden çıkartıyim!!"
Cevabını beklemeden telefonu yüzüne kapattım. Her zaman öyle olurdu zaten Hira ile olan konuşmalarımız da son sözü hep ben söylerdim.
Oturduğum yerden kapının sesi ile sıçradım. Bir an elim ayağıma dolaşmışdı. Daha sonra Hira'nın geleceğini hatırladım. Kapıya koşup direk Hiraya sarıldım. İçeri geçip beni koltuğa oturydu ve sonra o da yanıma oturdu.
Bütün gün sustuk. Ben ağladım , o bana sarıldı.
Arada bir öfke nöbetleri geçirdim, o beni sakinleştirdi. Ben kırdım döktüm, hep o topladı.
Neden yaa...
Nasıl mümkün olabilirdi böyle birşey!!!
Ben kendimi daha yeni yeni toplarken nasıl dayanacaktım yaşadıklarımı tekrardan yaşamaya?!! Bu sefer izin veremezdim. Bu sefer aynı gücü bulamazdım kendim de!
Bu sefer ikinci bir enkazı kaldıramazdım...Yardım et ANNE...
Bu dünya çok kötü. Ben korunamıyorum ANNE...Bu dünyada ki insanlar çok kötü ANNE.
Ne olur ANNE beni bu dünyanın kötülüklerinden koru...
Yardım et ANNE...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ
ChickLitRüzgarın uçurduğu bir buluttum ben, o nereye eserse benide oraya sürüklerdi... Ne kadar soğuk eserse essin o poyrazın varlığı, her zaman sıcaktı...