meal

1.2K 146 36
                                    

Yoongi Jimin'in yatağında yatıyordu şu anda. Jimin her ne kadar onu kovmak istese de, yalnız ölmek istememişti. Çünkü giderde bir daha gelmeyebilirdi.

"Hey, beni kendi hücrene götürsene." Jimin'in isteği karşısında Yoongi gülümsedi.

"Şimdi olmaz, ama bir zaman sonra götüreceğim." Jimin neden sonra olduğunu anlamasada sadece onayladı. Yataktan hafifçe doğruldu ve sırtını yatağın baş tarafındaki demir kısma yasladı. Uzun zamandır yatıyorlardı ve akşam olmak üzereydi. Duvardaki küçük pencereden güneşin birazı ve yanında duran kızıl rengi gözüküyordu.

Yoongi istemeyerek yattığı yataktan doğruldu, ayağı kalktı. "Gitmek zorundayım artık, akşam yemeğini getirmek üzereler." Jimin başını salladı. İlk günü bitmek üzereydi. Ve çok fazla burada kapalı gibi hissetmemiști Yoongi sayesinde.

"Teșekkür ederim." Nedenini söylemese bile Yoongi anlamıştı ne için olduğunu. Buraya getirildiğinde ilk bir yıl gördüğü yüzler ayda bir değişen gardiyanların yüzlerinden ibaretti sadece. Fakat Jimin, bu konuda şanslıydı. Gerçi o hep şanslıydı, hiçbir zaman yalnız olmamıştı ki.

Su testisini alıp yavașça yatağın altına girdi ve kendi hücresine gitti. Jimin ise odasında tek kaldı.

Hücresinin kapısının sesi anında duyulurken Yoongi'nin zamanlamayı nasıl tam tutturduğunu merak etti.

"Gel ve al yemeğini, hain." hafif kirli elleri ile kendisine uzatılan bir kase çorba ve ekmeği alıp yere oturdu. Sırtını da arkasındayız kitaplığa yasladı. Kitaplığı yeni fark ediyordu ve sanırım bunlar insanların sıkıntıdan ölmemesi içindi. Zaten ölseler ne olurdu ki sanki? Onları buraya getirerek dünya ile bağlarını koparmamıșlar mıydı?

Güneş batmak üzere olduğu için hızlıca yemeğini yedi ve kaseyi odanın bir köşesine koyup yatağına oturdu.

Gökyüzünde hafifçe beliren aya baktı. Ellerini boynunda asılı duran karısından kalan kolyeye götürürken buradan kurtulmak adına dilek diliyordu. Böyle küçük bir hücrede özgürlüğü elinden alınmış bir şekilde ölmek istemiyordu, uçmak istiyordu o.

Kolyesiyle oynarken onu buraya getiren kişilere sinirlendiğini farketmedi. Sinirinden dolayı kolyesini sıkıyordu ve birden bağırarak kolyeyi boynundan çekip fırlattı odanın bir köşesine. Sinir krizi geçiriyordu, duvarların ardındaki diğer suçlular ve gardiyanlar buna alışkın oldukları için hiçbir şey yapmıyorlardı.

Jimin ellerini saçlarına götürüp çekti, ancak kendine zarar vererek sakinleșebilirdi. Daha sonra kolyesi gelince aklına, ağladı ve karanlıkta gözlerinden yaşlar akarken ellerini yere sürterek kolyesini aramaya başladı. Bulamayacağını bilmiyordu, umudu vardı sadece.

Kolyesini bulamayınca yavaşça yatağına doğru adımlayıp örtüyü üzerine örttü ve göz yaşlarının bir kısmını da yastığına akıttı.

-

Kahvaltı vakti geldiğinde gardiyanların sesleri ile uyandı. Gözleri şişmişti, açamayacak duruma gelmişti.

"Kalk artık ayağı!" yavaş olmak istese de yemeğini ellerinden almalarından korktuğu için hızlıca gidip aldı ve kapının üzerine kapanmasını beklemeden yemeğini gidip bir köşeye koydu. Testisinden birazcık su alıp yüzünü doğru sürdü ve bu biraz da olsa ayılmasını sağladı.

Kahvaltısındaki yemeklere bakıp iç geçirdi. Biraz peynir, ekmek ve garip bir karışımdan başka bir şey içermiyordu kahvaltı dedikleri şey. Burada yaşayan suçlular yıllardır bunlarla mı besleniyordu? Gerçi bir süre sonra alışıyorlardı ya, orasını saymamıștı.

Yemeğini yedikten sonra yatağının ordan sesler işitti ve Yoongi'nin geldiğini anladı. Yoongi yatağın altından çıkarken Jimin onun zayıflığına baktı ve suratının asılmasına izin verdi. Bu kadar zayıflık iyi değildi fakat burada zaten düzgün yemek bile verilmiyordu ki Yoongi'nin düzgün bir kilosu olacaktı. Kendisi de ileride öyle olurdu belki.

Jimin, Yoongi'nin yanında getirdiği elindeki şeye ve daha sonra sorar gözlerle Yoongi'ye baktı.

"Sana söylemedim fakat sana alışmaman için büyük ihtimalle ilk yarım yıl düzgün yemek vermeyeceklerdir. Hatta belki sadece iki öğün verirler, suçlulara bu şekilde yapıp yavaşça tükenmelerini sağlıyorlar. Ölme durumuna geldiğinde ise sana seni yaşatacak kadar yemek veriyorlar, şu an bize yaptıkları gibi. Yaşarken acı çekiyoruz kısacası." Jimin ağlamak istiyordu, çok acımasızdı buradakiler.

"Ve bu elimdeki de benden artan yemekler, zaten alıştığımız için artık eski verdiklerinden fazlasını yiyemiyoruz. Bari sen düzgün beslen."

Jimin Yoongi'nin bu iyiliği karşısında ne yapacağını bilemedi. Kafasını kaldırıp ayaktaki çocuğa baktı daha sonra ise yavaşça kafasını Yoongi'nin ayaklarının üstüne eğdi. Dudaklarını kirli, yırtık olan eskimiş terliğin altındaki ayağa değdirirken iğrenmedi. Yoongi bunu hak ediyordu, onun kalbi güzel olan her şeyi hak ediyordu.

-

Son paragrafı yazarken iğrendim olm o neydi öyle?

Nepenthe .Yoonmin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin