2. BÖLÜM

505 24 2
                                    

“Mina hadi kalk!”

“Biraz daha lütfen.”

“Okula geç kalacaksın!”

“Ah okul. Geç kalıyorum!”

Anlaşılan lanet telefonu yine duymadım. Okula geç kalmak isteyeceğim son şeylerden biri. Yaşıtım olan birçok gencin okulu sevmemesine karşın benim okulu sevmem yine farklı olduğumu hatırlatıyor. Ne bekliyorum ki?

Hızla vücudumu kayayı andıracak sertlikteki yataktan kaldırdım. Neden bilmiyorum ama sert yerlerde daha kolay uyuyorum. Odada ki banyoya ilerleyip küvetin sıcak suyunu açtım. Bir duş almak en iyisi. Dün gece ki “Ümit” den sonra biraz rahatlamam gerekiyor.

Ümit dediğim şey kurbanlarımı öldürdükten sonraki hal. Onları yok ederek insanlığa, acizliğe, yoksulluğa, kaybolmuşluğa bir ümit olmak istiyorum. Onları birer birer yok ederek biran olsun adaleti sağlamak istiyorum. Biliyorum, biliyorum klasik o düşünceler geçiyor aklınızdan. “Ölüm çözüm değil, dünya da kurallar var.” Ama benim yaptığım her şey doğru hayatımda yanlışa yer yok.

Sizin kural dediğiniz zenginlerin daha da zengin olması, kötü olanların daha kötü olması, yardıma ihtiyacı olanların hala sürünüyor olması. Kurallarınızı alın çöpe atın! Benim dünyamda kurala yer yok. Ama sizin dünyanızda ki bazı kuralların akıllıca olduğunu söyleyebilirim. Haksızlık edemem.   Sütyenim ile külotumu çıkarıp kirli sepetine attım. Yakında tamamen çıplak uyumayı düşünüyorum. Saçlarımı toka yardımı ile topladım. Ayağımı sıcak suyun içerisine sokarken vücuduma yayılan elektriği hissettim. Dedem her ne kadar fazla sıcak suya girmemi sevmese de ben bayılıyorum.

Vücudumun hissettiği o haz, sevişme sırasındaki zevkten daha fazla.   Ortalama gençlerle aynı gözüküyordum. Evet dikkat çekici, güzel, harika göz boyayan biriyim ama sanki içimden bir kanalizasyon geçiyor.  

“Ümit” gecelerinde ne kadar farklıysam insanlara ve hayata karşı o kadar normaldim. Aslında yaptığım onca şeyin hepsi doğal hayattı. Sadece ben klasik değilim. İnsanlara ne kadar normal gözüksem de ben buyum, farklıyım. İnsanların bu denli birbirine benzemesi, normal olması beni sadece güldürüyor.

Dışarıya karşı hiçbir şey yapmıyorlar. Varsa yoksa kendileri. Neden kimse uğraşmıyor?  Onca olan kötülüğe karşı hala susabiliyorlar. Hissettiğim duygu kesinlikle vicdan azabı değil. Sadece acıyorum. Onlar nasıl bu kadar kötü olabilirdi? Belki de suç doğuran annelerinde. Ya da babalarında! O lanet spermlerini harcamamalıydılar. Ya da asıl kaynak Tanrı’da! Dünyaya bu kadar iğrenç insan göndermesinin amacı nedir? 

İşte farkım bu. Ben düşünüyorum, hissedebiliyorum, görebiliyorum. Onlarsa sadece izliyor. Farklar insanları birbirinden ayırır. Bu yüzden içimde hep bir şüphe var.

Her insana sorgulayarak yaklaşmanın sebebi de bu. Hepsi aynı, hangi birinin gerçek, hangisinin sahte olduğunu anlayamıyorum. Benim için her birinin işlediği birer cinayet var.

Bunları düşünürken gözüm duvardaki saate takıldı. Tam 30 dakika olmuş! Lanet olsun geç kalıyorum. Sudan çıktığım gibi sıcaktan kızarmış bedenime baktım. Her yerim buruş buruş. Hafifçe tebessüm ettim. Kesinlikle bazı acılar hoşuma gidiyor. Hemen havluya sarılıp dolabıma yöneldim.

Siyah kumaş pantolon üzerine de yarasa bol bir buluz giydim. Tamam, normal gözüküyorum ama bu normallik için siyahtan vazgeçemem. Zaten çok nadir renkli bir şeyler giyerim. O da genelde KIRMIZI! Saçlarımı tokadan kurtarıp aşağıya merdivenlerden zıplaya zıplaya indim. Mutfağa geçtiğim an BUMM!  

SEFİL KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin