7. BÖLÜM

274 25 12
                                    

“Sağ  yumruk,sol  yumruk!”

“Sağ  yumruk,sol yumruk!”

Hem  kum torbasına vuruyor  hem de  bağırıyordum. Kum torbası  ileri  gidip  gelirken  dizlerimi  onun hareketine göre ayarlıyor  yumruklarımı  ona göre  savuruyordum. Bedenimin bana bahşettiği gücün  2 katını  istiyordum. Bunun  için   ise  bugün   olduğu  gibi çok  çalışmalıydım. Ne  kadar yorulduğumun  bir önemi yoktu.  Her an bir aksilik olup basıma  hiç  istemeyeceğim seyler gelebilirdi. Belki  kimse katil   olduğumu  bilmiyordu  ama  insanların amaçları çok  farklı seyler olabiliyordu.

Hiçbir ümit gecem de bu  kadar yorulmuyordum. Çünkü ümit  geceleri bana ilerleyebilmem,  doğru yolu görebilmem için enerji veriyordu. İnsanların beni tanıdıkları zaman nasıl  bir tepki verebileceklerini  az çok biliyordum. Onlar benim ne kadar kötü olduğumu düşünse de her seyi insanlık ve doğru bir nesil için yapıyordum. Bu insanların tabiri ile cinayet olabilirdi. Ama benim için daha fazlasıydı.

Kasıtlı adam öldürmek bir nevi insanlıktan kopmaktır. Ben tamamen insanlıktan kopmuş nazik, tatlı bir canavardım. Bir insanı parçalara ayırabiliyor, çığlıklarından hoşlanıyor ve onları bulabilmek için harika yollara başvurabiliyordum. Kendime canavar diyordum. Ne bir insan ne de bir hayvan. Onların tabir etmediği türden bir canavar. Ya da ben sadece Mina Tanrıverdi’ydim.

“Hiç yorulmak bilmiyorsun!” kum torbasını iki elimle durdurup arkamı döndüm. Burak sasırmamıs bir sekil de bakıyordu. Belki de artık yaptıklarıma  alışıyordu.

“Yoruldum. Hemde  çok!”dedim. Yorulabilirim. Bende bir bedene sahibim.

“Tamam  o  zaman.  Dus alıp salona gel. Biraz  konuşalım.”dedi.

“Bakarız superman.  Seni kokumla daha fazla boğmadan gidiyorum.”söylediğim  sözlere  gülümseyerek karşılık verdi. Gerçekten yanında biraz  daha dursam kokudan  boğulabilirdi.  Zaman kaybetmeden odama  çıkıp  çekmecelere yöneldim. Takım iç çamaşırları alıp yatağın üstüne fırlattım.

En zor kısma gelmiştim. Dolabın kapaklarını açıp ne giyebilirim diye bir göz attım. Yine her zamanki gibi giyinecektim. Siyah bir tayt ve üstüne bir bluz. Hem cinslerim gibi dolabın karsısına geçtiğimde giyecek bir  seyler bulamıyordum. Belki de en yorucu islerden biri kadınlar için bu isti.

Dolabın kapaklarını kapatıp banyoya girdim. Buranın bu kadar saf ve temiz gözükmesi beni her zaman etkileyecek ve büyüleyecekti. Sıcak suyu açtım ve  küvete dolmasını  beklemeye başladım. Sıcak  su dolarken   kıyafetlerimi çıkarttım.  Gözüm  banyoyu tararken aynaya  ilişti. Yavaş yavaş aynada kendimi inceledim.  Çelimsiz  biri  değildim. Bakışlarım bir insanı  delip  geçecek  kadar  sert  ve ruhsuz  bakıyordu. Gözlerime  baksalar belki gerçekleri görebilirlerdi ama bedenim buna izin vermez kendini hemen geri çekerdi. Zaten bu tamamen benim uydurduğum bir seydi. İnsanlar  kördü. Gözlerimden hiçbir anlam çıkaramaz sadece bir kaçık olduğumu zannederlerdi. 

Elimle aynada oluşan buharı silip son kez yüzüme baktım. Hemen ardından küvete yönelip içine girdim. Sıcak su bedenimi yakmaya başladığında acıdan çok keder hissettim. Beni endişeye düşürende buydu. Keder…

 İnsanlar ölümü her zaman zor kabullenirdi. Ben o duyguları çok kolay bastırırken onlar en yoğun sekil de çevrelerine sunarlardı. İste duygusuz olmanın başka bir avantajı daha. Arkadaslık, sevgi, ask bütün bu duygular beraberinde yeni bir problem getirir. Benim hayatımda problem demek maskemin kayması anlamına geliyor. En büyük avantajım ise gerçekten aska inanmamak. İki cins birbirine duygu beslediğini, asık olduğunu düşünüp büyük bir hata yapıp dünyaya  yeni bir katil getiriyor. Kötü bir katil.

SEFİL KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin