-36- Geldikleri Gibi Giderler

16.2K 1.1K 79
                                    

Pekmez belki de hayatının en mutlu anlarından birini yaşıyordu. Bir askere aşık olmak böyle bir şeydi işte. Ömür boyu hasretlik çekeceğini bile bile bir adama evet demekti. Birbirine vurduğu elleri acırcasına odada yankılanırken Pekmez'in düşündüğü her şey Onur'un etrafında şekilleniyordu. Deli dolu aşkını daima gösteren o olmuştu ama asla ilk adımı atmamıştı. Her şeyden çok istediği o öpücüğü almamış ayaklarının yerden kesilişini hissedememişti. Topuklu ayakkabılarıyla zemini delmek istermiş gibi zıplayarak yatağın ortasında oturan iki kadına yaklaştı sevinçle.

"Geldiler, geldiler," dedi ellerini birbirine vurmaya devam ettiği sırada, ilk hediyesini almış bir çocuk kadar mutluydu. Hem abisine hem sevdiği adama aynı anda kavuşuyor olmanın mutluluğunu yaşamaktan ve bunu göstermekten çekinmiyordu. Asya'nın dedikleri bile onu yıldırmamıştı.

"Geldikleri gibi giderler!"

Asya  kocaman açtığı kara gözleriyle tıslayarak bir köşeye fırlattığı telefonuna bakıyordu. Yıldırım'a olan hıncını eşyalardan çıkarmaya daha ne kadar devam edebilirdi bilmiyordu ama Pekmez'in saf aşk gösterisi içinin daralmasına neden olmuştu. Ellerini yatağa dayarak kayarak ayaklarının üstüne indi yüksek yataktan başını önce Pekmez'e yaklaştırdı ve genç kadının susmasının ardından Papatya'ya baktı. Asya kendisini şimdi de bir abla yerine koymuştu ve o küçük yüreğin yaramaz bir çocuğa aşık olduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Gözleri önünde yaşanacak olan acılı bir aşk hikayesi görmek istemediği için Yakup'un bir an önce kendisini toplamasını istiyordu.

Sıkıntıyla uzun siyah saçlarını sırtına savurdu ve onu takip eden kadınlarla beraber dışarı çıktı. Güneş batmak üzereydi  ve etrafı aydınlatan askerlerin sesi tüylerinin diken diken olmasına neden oluyordu. Binaya yaklaşan göz korkutucu askerlere bakarken bakışları sadece bir noktada takılı kaldı.

'Yıldırım...'

Papatya sessizce Asya'yı izledi. Günlerini okul ve askeriye arasında mekik dokuyarak geçirmiş olsa da aklında derslerinden çok Yakup vardı. Şimdi onu görecek olmanın heyecanıyla bedeni buz kesmişti. Ne yapacağını ya da ne diyeceğini bilmiyordu. Hisleri çekilmiş soğuk bir beden geziniyordu etrafta ve ona Papatya ismi konmuştu işte. Başındaki eşarbı çekip çıkardı ve nefes almak ister gibi ellerini terasın demirlerine yasladı ve aşağıya bakacak gücü kendisinde bulduğunda onunda gözleri bir noktaya takıldı ve elleri istemsizce boğazında ki hafif kızarıklıklara dokundu.

'Yakup...'

Pekmez iki yanında duran yıkık dökük binalara destek olmak istese de o an sesini çıkarmamaya karar verdi. Arkadaşlarını duygularıyla başbaşa bırakmalıydı. Sessizlik çoğu zaman insanın en büyük ilacı olurdu ve Pekmez bunu bilerek başını önüne çevirdi ve gözleri Diyarbakırlı sevdiğine takıldı.

'Onur...'

***

Sercan elindeki silaha küfrederek baktı ve bakışlarını tekrar yukarı çevirdi.

"Bizde seni seviyoz ama sen bizi hiç böyle beklemedin lan!" dedi silahına kızarak, timdeki arkadaşları ona gülümseyerek baktığında duruşunu düzeltti ve hiç bir şey söylememiş gibi davranarak merdivenleri hızla çıkmaya başladı.

Aziz boğazını temizleyerek misafirhanenin merdivenlerine yöneldiğinde herkes şaşırmış ve duraklamıştı. Aziz'se kimseyi umursamadan birer birer merdivenlerden çıkmaya devam ediyordu. Ama dudaklarından dökülenleri duymadığı ise kesindi.

"Bir gün evlenmeye falan kalkarsam dövün lan beni! O fikirden vazgeçene kadar dövün beni!" diyerek çıktı merdivenleri, Yıldırım yüzünde buruk bir gülümsemeyle bir köşeden izliyordu onları ama arada sırada yukarı kayan bakışlarına mani olamıyordu. Terasta saçları savrulan kadınlar onları bekliyorlardı. Osman'ın söyledikleriyle herkes kahkaha atmaya başladığında Yıldırım hızla bakışlarını askerlerine indirdi.

AŞK SAVAŞI  (Yıldırım Candaroğlu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin