-29- Ana Oğluna Kaçıyom

19.5K 1.2K 137
                                    

Ufak minibüsün içinde bir kadın olması herkesi huzursuz ediyordu ama en çok bu durumdan rahatsız olan Pekmez'di. Komutanın arabasına binmemişti çünkü Asya denen kadından hoşlanmamıştı. Durum askerlerin aracına bindiğinde yine değişmemişti yanında oturan abisi bile onu rahatlatma çabası içine girmiyordu. Gözleri iki dakikada bir arka koltukta manken gibi uzanmış olan Onur'a kaysa da dikkati diken üstünde olan ve ses çıkarmayan askerlerin üstündeydi. Hepsini tanımak ve Asya gibi onlara yakın olmak istiyordu. Geçen bir haftanın ardından yıllık iznini almış ve askeriye destekli dilekçesiyle izin süresinin sınırsız olabileceğini de öğrenerek gönül rahatlığıyla yola çıkmıştı. Gönlü pek rahat sayılmazdı ama o rahat olduğu konusunda kendisini ikna etmeye çalışıyordu. Arka koltukta yatan ve gözlerini saatlerdir açmamış olan adam evlilik teklifini kabul etse de onunla sevgi dolu bir ömre evet dememişti. Pekmez Onur'un bir asker edasıyla ona kurtarılması gereken bir asker gibi baktığını biliyordu. Abisinin ise bu evliliğe ses çıkarmayışının sebebinin ağanın manyağın önde gideni olmasıydı ve ilk izlenimlerinden yola çıkarsa Şenol'un Onur'a gerçekten güvendiğini söyleyebilirdi.

Yakup aracı süren Adem'i dirseğiyle dürttükten sonra kısık sesle konuştuğunu düşünerek sözlerini düşünmeden dudaklarından saldı.

"Abi biz askeriz ama daha çok bayanları koruma ve yüceltme derneğine döndük farkında mısın?"

Pekmez duydukları karşısında irkildi ve olduğu yere çökmek yerine omuzlarını dikleştirdi ve aracın ön koltuğunda oturan Yakup'un arkasında dikildi. Genç asker bunun farkında olmasa da diğer askerler nefeslerini tutmuş kopacak kıyametin etkisine kendilerini hazırlamaya çalışıyorlardı. Pekmez bir an olsun düşünmeden elini Yakup'un saçları arasında gezdirdi ve insanı mest eden o nahoş sesiyle atom karıncaya sakinleştirici yaptı.

"Neden asker olduğunu sana bir kez de ben hatırlatmak isterim Yakup Başkesen! Sen bir ölüm makinesi değilsin aslında, sen bir ananın biricik evladı bir kızın sevdiğisin ve sen sırf bu iki kadın için nefes alır verirsin ateş edersin öldürürsün, kurşun yersin ama yine de ayağa kalkarsın, korkunu yenmeyi ve alaycı davranmayı öğrenirsin... Ama şunu asla unutmazsın asker... Üstüne giydiğin o üniformayı anan, bacın, sevdiğin ve bir sevgili gibi aşık olduğun bayrağın ve toprağın için giyersin..." dedi ve arkasını dönüp yerine oturmak üzereyken yüzünü sert bir göğse vurdu.

Kocası olacak adam, aşık olduğu, ayaklarını yerden kesen, onun için kurşunlara siper olan adam... Onur... Onur'u...

Onur narkozun ve Pekmez'in sözlerinin etkisi geçtiğinden beri düşünüp duruyordu. Bünyesi kuvvetli olduğu için çabuk toparlanmıştı ama hiçbir zaman doğru düzgün toparlanmayan kafası şimdi darmadağınıktı. Genç kadına evet dediği için bir yanı deliler gibi pişmandı ama bir yanı hayır diyemeyeceğini çok iyi bildiği için içinde yaşadığı duruma karşı sessiz kalıyordu. En az onun kadar uzun boylu olan güzel kadına baktığında içini dolduran arzu kırıntılarına lanetler yağdırdı. Yıllar yılı hiçbir kadın onu bu kadar çok etkileyememişti ve başına bu kadar çok bela açamamıştı ama Pekmez ona hem dertleriyle hemde cesaretiyle gelmişti. Ailesinin intikamı için yemin etmişti ama şimdi başka bir aile kurmak üzereydi. İçini delip geçen mavi gözler cesaretin bir timsali olsa da Onur ordaki korkuyu görebiliyordu. Pekmez Yakup a okkalı bir konuşma yapmıştı ama bunun sonunda olacaklardan en başından beri korkmuştu.

Onur başını hafifçe Pekmez in kulağına eğdi ve nefes bile almayan arkadaşlarının duymasını istemeyerek kısık sesle güzel kadının kulağına fısıldadı.

"Sessizce arkaya geç, beni bekle ve kimseye pisikolog taktiklerini uygulama herkes Yakup kadar ılımlı olmaz," dedi Onur ve bedenine sürtünerek arkaya ilerleyen güzel kadının kokusunu içine çekti.

AŞK SAVAŞI  (Yıldırım Candaroğlu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin