Okulların açılmasına bir hafta kalmıştı. Buğra, Bora ile geçen hafta girdiği iddiayı kazanmak istiyordu. Onun için bir şeyler yapmalıydı ama öncelikle işe yatağından kalkmakla başlamalıydı. O bunları düşünürken kapısı tekmelendi.
Tekmeleyen Sena idi. " Uyansana uyuyan prenses kahvaltı hazır". Kapıyı tekmeleye devam ediyordu. " Sena o kapıyı alır senin yeni bir organın yaparım bak " diye seslendi Buğra. Sena kapıyı tekmelemeyi bırakıp aşağı kaçtı.
Buğra hala Nil ile nasıl buluşacağını düşünüyordu. Bir türlü bulamadı. İçinden " Kahvaltıdan sonra bulurum bir şeyler " dedi. " Kahvaltı, kahvaltı, kahvaltı... yahu gözümün önündeki seçeneği görmemişim " diyerek telefonuna uzandı ve hemen Nil'i aradı. Nil telefonu ikinci çalışında açtı. " Günaydın Nil, nasılsın ?". Nil uykulu bir ses tonuyla " Günaydın Buğra, yeni uyandım daha sen nasılsın?". " İyiyim eğer seni uyandırdıysam kusura bakma". " Yok canım sen aramadan bir iki dakika önce uyanmıştım.".
Buğra hafif heyecanlı bir şekilde " Şeyy Nil biliyorsun ki İstanbul'un hiçbir yerini bilmiyorum, eğer müsait isen bugün hem beraber kahvaltı yapalım hem de bana biraz İstanbul'u gezdirirsin ne dersin?" dedi. Nil hiç düşünmeden " Çok iyi olur."dedi. " O zaman Nil yarım saat sonra seni almaya gelirim.". "Tamam Buğra yarım görüşürüz. Hoşçakal."
Buğra telefonu kapattıktan sonra "Evvett." diye bağırdı. Hemen bir duş aldı ve siyah keten pantolonunu giydi. Üstüne de kırmızı tişörtünü geçirdi. Scotter ile gideceği için rüzgardan biraz olsun korunmasını düşünerek ince kapşonlusunu yanına aldı. Parfümünü de sıktıktan sonra hızla merdivenlerden indi. Onu gören babası "Nereye Buğra kahvaltı bile yapmadan?" dedi. Buğra "Bir arkadaşımla buluşup beraber kahvaltı yapacağız, ardından da İstanbul'u gezeceğiz."dedi.
Kutsal gülerek "Bu arkadaş Nil galiba?"dedi. Buğra kulaklarına kadar kızararak "evet" anlamında başını salladı. Kahvaltı masasındaki Bora öfkeyle kardeşine bakıyordu. İçinden " Yavşak kültür kurdu kızı kapmak için harekete geçmiş. "dedi. Kutsal Buğra'ya gitmesi için izin verdi. Hatta kredi kartını bile verdi.
Buğra ikinci kaskınıda alarak scooterine atladı ve iki sokak ötedeki Nil'in evine doğru sürdü.
Evin önüne vardığında heyecandan kalbi duracaktı. Bahçe kapısını geçip evin kapısını çaldı. Nil hemen kapıyı açtı. "Selam Buğra.". "Se-selam Nil. Hazır mısın?". " Evet hazırım. Araba nerede?". "Şeyy trafik sorunu çekmemek için scooter ile gitmenin mantıklı olduğunu düşünmüştüm.". Nil " Ama Buğra hem scooter ile bu sıcakta gitmek zor olur hem de sen İstanbul'u bilmiyorsun yanlış yollara girerek günü boş bir şekilde geçirebiliriz. Eğer sende kabul edersen benim arabamla gezelim hem daha rahat olur." dedi. Buğra " Tamam benim açımdan bir sorun yok."dedi. Nil " Tamam o zaman"deyip arabasının anahtarını aldı ve yola koyuldular.
Uzun sayılmayacak bir süre zarfında deniz kenarında bir mekana geldiler.
Nil " Bence burayı çok beğeneceksin."dedi. İkili mekana girdiler. Mekan son derece temiz ve güzeldi ancak lüks değildi. Bir masa seçip oturduktan sonra kahvaltılıkları sipariş ettiler. Kısa süre içinde masa kahvaltılıklarla doldu taştı. Taze demlenmiş çay ile kahvaltılarını yaptılar.
Düzgün bir kahvaltının ardından Nil Buğra'ya İstanbul'u gezdirmeye başladı.
Önce Beşiktaşı gezdiler. Daha sonra Topkapı Sarayı'nı gezdiler. En sonda da taksimi gezdiler. Buğra İstanbul'u sevmişti. Nil ile bir yerden diğerine gezerken bir yandan birbirlerine daha da bağlanıyorlardı. Dönerken ikiside geçirdikleri günden son derece memnundu. Evlerine vardıklarında birbirlerinden ayrılmak istemiyorlardı. Zoraki bir şekilde vedalaştılar. Buğra Nillerin garajından scooterini alıp evine gitti.
Gülümseyen bir yüzle eve girdi. Merdivenlerden çıkarken Bora ile karşılaştı.
" Ooo kardeşim çok hızlısın ama boşa kürek çekiyorsun sana okullar açılasıya kadar avans verdim. Okula başladığımızda Nil benim olacak." dedi.
Buğra'nın az önceki mutlu halinden eser kalmamıştı. Hatta bütün günün mutluluğu ve zevki bile yok olmuştu. Dişlerini sıktı. " Eğer ki kardeşim olmasan sana yapacağımı bilirdim. "dedi. Bora alaycı bir şekilde gülerek " Ne yapabilirsin ki, ineğin önde gidenisin hayatın boyunca bırak kavga etmeyi bir kişiye yumruk bile atmadın." dedi. Ama işin aslı öyle değildi. Buğra - her ne kadar asosyal olsa da taekwondoya gitmiş, eski lisesinde basketbol takımına katılmış daha önce kavga etmese de kolay kolay yenilecek bir rakip değildi. Ama kavga etmezdi.
Bora'da buna güvenerek Buğra'nın üstüne gidebiliyordu. Ancak bugün Buğra, Bora'ya geçmişten bugüne kadar gelen öfkesini kusmak istiyordu. Birden Bora'nın gırtlağına yapıştı. Bora ne olduğunu bile anlamamıştı. "Artık benimle uğraşma Bora yeter."dedi. Bora kendini Buğra'dan kurtarıp yüzüne yumruk attı. Acıyan boğazına doğru elini uzatıp " Bir daha bunu yapmaya kalkarsan sadece yediğin bir yumrukla kalmazsın kardeşim." dedi.
Buğra tekrar Bora'nın üstüne yürüyecekken Kutsal bey araya girdi. " Nedir bu saçmalık. Kardeş değil sanki kavga eden sokak köpekleri gibisiniz. Derhal odalarınıza çıkın bir daha böyle bir saçmalık görmeyeyim yoksa ikinize de acımam."dedi. Bora ve Buğra kavgayı bırakıp odalarına doğru ilerledi. Bora odasına girerken " Okullar açıldığında kardeşim, okullar açıldığında." dedi ve odasına girdi.
Yeni bölümü sonunda paylaşabildik :) Final haftasında olduğumuz için bu hafta bölüm paylaşamadık ama bu Cumartesi yeni bölüm atacağız. Bunu geçen haftanın bölümü olarak düşünebilirsiniz. Yazım hatalarımız varsa kusura bakmayın. Fazla inceleme fırsatımız olmadı. Umarım beğenirsiniz. Yıldıza dokunmayı unutmayalım!! iyi geceler :)))
N&İ
![](https://img.wattpad.com/cover/103202375-288-k165727.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1,2,3 Aşk (ASKIDA)
Fiksi RemajaBu hayatta kimse birbirine benzemez ikizler bile, biri yindir diğeri yang. Bazense bu iş karışır yin yang olur, yang yin olur o zaman ise bütün bir hayat değişir dengeler bozulur, artık hiç bir şey eskisi gibi olmaz.