8. Bölüm

103 16 1
                                    

Keyifli okumalar arkadaşlar oy vermeyi unutmayın :-) :-)

Dışarı çıktığımda ağlayan bir Sare bulmayı tabiki beklemiyordum. Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuş ve korkudan hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Onun olduğu yerden koşarak uzaklaşan üç kişi gördüğümde anlamıştım. Bu sefer ona zarar vermek istemişlerdi. Ama dışarı niye çıkmıştı ki? Kaçan üç kişinin ardından bende peşlerine takıldım ama yetişemedim. Onları en kısa zamanda bulup öldürmek istiyordum. Yağmaya başlayan yaz yağmuru saçlarına tek tek düşerken beni fark etmesiyle koşarak sarıldı bana. Ağlıyordu... Sanki ağlarkan kalbi çıkacakmışcasına ağlıyordu.  Korktuğu o kadar belliydi ki kalbinin atışını kalbimde hissediyordum. Bana daha bir sıkı sarılmıştı yağmur sağanak yağmaya başladığında. Kollarımın arasında kedi yavrusu gibi kayboldu adeta. Onu böyle gördükçe kendimden biraz daha nefret ediyordum çünkü onu bu hale ben getirmiştim. Gittikçe hızlanan yağmur ikimizi de sırılsıklam yapmıştı. Belki zamanı değildi ama onu daha iyi koruyabilmem gerekiyordu. Peki ben onun neyiydim ki? Sevgilisi mi yoksa eşi mi?? Hiçbiri değildim. Belki de olmalıydım ona bu kadar yakınken yabancılaşmamalıydım bu gözlere. Kafasını kaldırmasıyla gözlerimiz buluştu. Gözlerinin içine bakarken bir anda dudaklarına kaydı gözlerim. İlk defa kendime bu kadar engel oluyordum. İlk defa onu bu kadar çok öpmek istiyordum ama söz vermiştim ona yapamazdım bunu. Onun gözlerinin de dudaklarıma kaydığını fark ettim.
İyice yaklaşmıştık birbirimize iç sesim " Nolur Sare ben kendime zor engel olurken sen yapma bunu " derken nefesinin sıcaklığı vurdu dudaklarıma. Kendimi kontrol edemiyordum sol elimi beline koyduğumda iki eli boynumdaydı. Bir anda bana " Ne diyorsun" dercesine baktığında "Söz verdin Egemen ! Söz verdin Egemen! " diye sayıkladığımı fark ettim. Bir yanım onu isterken diğer yanım "YAPMA!" diye bağırıyordu. Bir anda kollarımı sımsıkı sardım bedenine. Sarmaş dolaştık şu an. Sırf onu öpmemek için yapmıştım bunu. Sare de ne olduğunu anlamayıp sarıldı bana ama bunu beklemediği oldukça belliydi. İkimizde yağan şiddetli yağmurun etkisiyle ıpıslaktık. Birbirimize o kadar sıkı sarılmıştık ki kalplerimiz birbirinim ritmine uyum sağlamıştı. " Artık eve gidelim mi ? Kurulanmamız lazım yoksa hasta olacağız" dediğimde olumlu anlamda başını salladığını hissetmiştim. Elimi beline götürüp yürümesi için işaret verdiğimde yavaşca yürümeye başladı. 

Eve geldiğimizde giysilerimizden damlayan sular arkamızda minik minik işaretler bırakıyordu. Sare dolabından çıkardığı yeşil bir sweatshirt ve siyah bir pijama alıp bana döndü. Bende odadan çıkarken "İyisin değil mi?" diye sorduğumda "Daha iyiyim teşekkür ederim" dedi. Kapıyı usulca kapatıp çıktım odadan. Kendi odama gidip  gri bir kazak ve siyah bir eşofman altı çıkardım. Önce tişörtümü çıkarttım dolabımdaki havluya sildim vücudumu. Daha sonra eşofmanımı giyip ıslak giysileri attım kirli eşya sepetine. Sare'nim giysilerini de orda gördüğümde giyinmiş olabileceğini düşünüp odasına gittim.

Odasında kahverengi bir dolap vardı sadece. Birde bir iki eşya. Ama benim odamda yatıyordu bunu ben istiyordum. Odasındaki mor berjere oturmuş camdan dışarı bakıyordu. Gözleri dolu dolu olmuştu. Onu izlerken içimden bir şeyler kopup gittiğini hissetmiştim. Kalbime batan bıçakların haddi hesabı yoktu. Gözlerinden süzülen yaşları gördüğümde içime tek tek düştü alev damlaları. Hızlı adımlarla gittim oturduğu berjerin dibine diz çöküp oturdum.  Gözyaşlarını ellerimle silip dizlerine koydum başımı. Parmaklarının saçlarımda dolaştığını hissediyordum. Bu bana huzur veriyordu.  Yavaş yavaş kapanıyordu gözlerim. Uykuya dalmadan duyduğum şey ise "Seni seviyorum Egemen" oldu.

Lavanta KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin