KEMER

58 20 8
                                    

Herkesin bir eylem seçme hakkı olmalıydı hayatta. Seçtikleri eylemi sorgusuz sualsiz, her yerde, her zaman, yadırganmadan yapabilmeliydiler.

Benimki ne olurdu diye 3 saniyeden fazla düşüneceğimi sanmıyorum.

Uyumak. Sürekli uyumak. Her yerde uyumak. Her şekilde uyumak.

Uyanmak asla sağlıklı bir şekilde başarabildiğim bir şey olmadı.

Bedenimi yerden yere vurarak kaldırırken gördüğüm rüyayı hatırlamamla birlikte birden gözlerim açıldı.

Acaba gerçekten rüya mıydı? Yok yok olamazdı. O kadar gerçek gibi uzanıyordu ki yatağımda. Rüya olduğuna inanmam imkansızdı. Dalgalı saçlarının burnumu gıdıkladığına yemin bile edebilirdim.

Tek bir sahneydi rüya. Sırtı dönük bir şekilde yanımda yatarken saatlerce saçlarıyla oynamıştım. Saçlarından başka hatırladığım tek şey hafif kemerli burnunun dudaklarına düşen gölgesiydi. Ve arka plandaki dijital saatin göstergesi "22:37"

Yüzümü yıkarken görüntünün beynimden silinmesi için daha fazla su çarptım suratıma.

İlk defa gördüğüm bir rüyadan utanmıştım. Sanki onu rüyamda görmeye hakkım yokmuş gibiydi. Suçlu hissediyordum.

Dizlerimin çok az üstündeki düz sarı elbisemi üstüme geçirdim aceleyle. Saçlarımı toplamaktan nefret ettiğim için her zamanki gibi açık bıraktım. Yüzüm makyaj taşıyamayacak kadar yorgun olduğundan olduğu gibi kalmasına izin vererek odadan çıktım.

Çıkmamla devasa bir şeye toslayıp yere düşmem bir oldu. İstemsiz bir "Ah" nidası çıkarken ağzımdan bir el ağzımı kapattı.

"Ne bağırıyorsun kızım!"

Hah. Tabi ya Çetinden başka kim olabilirdi ki bu çam yarması. 23 yaşındaki bir adam nasıl her geçen gün büyümeye ve gelişmeye devam edebiliyordu aklım almıyordu.

Asla gitmediği okulu, çevresinden asla eksik olmayan ve birbirinin aynısı süs bebekleri, bir gece gitmeyi unutsa gazeteye kayıp ilanı verecek müdavimi olduğu gece klüpleri, muhteşem bronz çehresi ve kıvrak zekasıyla Çetin Zorlu ilginç bir genç adamdı şüphesiz.

Ve benim 6 yıllık arkadaşımdı...

Annem henüz babasıyla evlenmeden bile önce arkadaşımdı.

Cehennem henüz cehennem olmadan önce bile şeytanla arkadaş olmuştum ben.

Şimdi buraya cehennem cehennem diyorum da babamla annem boşanmadan önce de mükemmel bir hayatım olduğunu iddia edecek değilim.
Babamı nadiren görür, hiç denecek kadar az konuşurdum.

Herkesin babasının böyle olduğunu zannettiğim için bunu çok fazla sorgulamazdım ve niye böyle diye üzülmezdim.

Yani bitmek bilmeyen iş seyehatlerinin ucunda başka bir evliliği daha olduğunu öğrenmeden önce de sorgulamazdım yokluğunu.

Öğrendikten sonra da sorgulamadım gerçi.
Sanırım ben genel olarak bazı şeyleri sorgulamıyorum.

Öğrendiğimde yüzümdeki kasların bir teki bile oynamamıştı.

Hoş zaten öğrenme şeklim düşünülürse en hayırlısı olmuş diyebilirim.

Lise 1. sınıfta çok samimi olmadığım Nadir diye bir arkadaşım yanıma gelip patlatmıştı bihaber olduğum bombayı.

Sabahın köründeki ilk dersin sonunda sıramda uyuklarken gelip beni uyandırmış, bu yeterince kötü değilmiş gibi bir de altın değerindeki haberlerini benimle paylaşmıştı.

22:37Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin