ABİ

25 6 2
                                    

Kahraman Kıvılcım.

Vücudumun alev aldığını hissettim bir an.

Odanın içindekiler o anda buharlaşmış gibi sadece bir çift göze kitlendi gözlerim.

Onu ilk gördüğüm andan itibaren olan tüm katşılaşmalarımız geçti gözlerimin önünden.

İlk yanına oturduğumda.

Deniz kenarında.

Arabada.

Sınıfta.

Bana hissettirdiği şeyi tanımlayamıyordum bir türlü.

Sadece aşk olmadığını biliyordum.

Aşk bu kadar sinir bozucu bir şey olmamalıydı.

Tamamlamalıydı aşk.

Parçalara ayırmamalıydı.

Bataklığa iteklememeliydi.

Midemi alt üst etmemeliydi.

Beynimi buharlaştırmamalıydı.

Nasıl böyle bir etki bırakıyordu bu adam üzerimde? Düşünmekten çıkdıracaktım.

Bu düşünceler kafamda dolaşırken bir saniye bile ayırmamıştım gözlerimi gözlerinden.

Benim aksime şaşırmış görünmüyordu.

"Biliyor muydu acaba?" diye düşünmeden edemedim.

Ortamdaki garip sessizliği fark eden Çetin kendini tanıtarak elini uzattı Kahraman'a.

Artık adını bildiğimden dolayı "bay dalgalı" diye hitap etmeyecek olmak şaşırtıcı bir şekilde beni üzdü.

Evet adını gerçekten çok merak ediyordum fakat onu gördüğümden beri taktığım bu isimle özdeşleşmişti kafamda.

Yeni ismine alışmam biraz zaman alacaktı sanırım.

Tanışma sırasının bende olduğunu fark ederek önce Yıldırım Beye uzattım elimi.

"Tanıştığımıza memnun oldum. Ben Eylül. Şevket Beyin kızıyım." dedikten sonra gözlerim istemsizce Şevket Beye kaydı.

İlk defa kendimi onun kızı olarak tanıtmıştım birine. Şevket Beyi her ne kadar çok sevsem de öz babam dışarda bir yerlerdeyken kendimi bir başkasının kızı olarak tanıtmak kolay bir şey değildi.

Gözlerimiz buluştu ve yüzündeki mutluluğu gördüğümde keşke daha önce yapsaydım bunu diye düşünmeden edemedim.

Tokalaşma sırası Kahraman'a geldiğinde "Merhaba Kahraman. Seni burda görmeyi beklemiyordum. Şaşırdım." diyerek elimi uzattım.

Gözlerinde anlayamadığım bir ifadeyle elimi sıkarken

"Ben de seni burda görmeyi beklemiyordum ama pek şaşırdığımı söyleyemeyeceğim. En olmadık yerlerde ortaya çıkmak gibi bir yeteneğin olduğunu biliyorum." dedi yarım bir gülüşle.

"Yanlış zamanlarda yanlış yerlerde olmak gibi kötü bir huyum var maalesef. Bir türlü kurtulamadım." dedim gözlerimi devirerek.

Ortamdakiler bizim nerden tanışıyor olduğumuzu sorgular gözlerle bizi süzerken beklenen soru Çetin'den geldi.

"Siz nerden tanışıyorsunuz?"

"Prenses hazretleriyle sınıf arkadaşıyız." dedi Kahraman alaycı bir sesle.

"Maalesef ki insan sınıf arkadaşlarını seçemiyor. Tıpkı iş arkadaşlarını da seçemediği gibi." diye ekledim şakaya vurarak ama Kahraman gözlerimdeki ciddiyeti anlamış olacak ki bakışları birden sertleşti.

22:37Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin