Multimedya: Öykü Zeren Saraç
3. Bölüm
İlk ders zili çaldığı zaman kendimi istemeyerek de olsa sınıfıma attım. Bu bana oldukça tuhaf geliyordu çünkü lise hayatım boyunca çoğu insanın aksine okulda durmak için can atan, iki günlük kısa hafta sonu tatillerinden bile nefret eden taraf olmuştum. Şimdi ise, okulda durmamı sağlayacak hiçbir sebep yoktu. En yakın arkadaşım Beren yoktu. Senelerdir aşkından yanıp tutuştuğum çocuk bana eskiden olduğu gibi bir şeyler hissettirmiyordu. Onun varlığı dahi beni okula bağlamıyordu.
Cam kenarında olan sırama geçtikten sonra sessizce etrafı gözlemlemeye başladım. Kimileri, oldukça sahte bir şekilde birbirlerine duyduğu özlemden ve tatilde hiç görüşemediklerinden bahsediyordu. Kimileri benim olduğum gibi sakindi. Kimileri ise okulun ilk günü olmasını umursamayıp test kitaplarının başına gömülmüşlerdi. Haydi ama. Nereden geliyordu bu çalışma isteği?
Kendi kendime huysuzca mırıldanırken aslında benim de ineklemem gerektiğini anımsadım. Lise hayatımın ilk üç yılını saplantılı bir şekilde Miraç'a aşık olarak geçirmiştim. Okul veya dersler asla umrumda olmamıştı. Çok fazla konu eksiğim vardı ve bunu bu yaz halletmeyi düşünmüştüm ama hayatımın içine eden Miraç Bey yine görevini yerine getirmişti ve, hayatımın içine etmişti. Sakatlığım sonrası tedavi olma sürecim tüm yazımı yemişti ve rakiplerim hayallerindeki üniversite için çalışırken ben tekrardan yürüyebilmek için çalışmıştım.
"Günaydın!" Nadide Hoca sınıfa neşeli bir şekilde giriş yapınca birazının bana bulaşmasını istedim.
"Nasılsınız gençler? Sizi özlemişim!"
Eşyalarını masaya bıraktıktan sonra masanın önüne geldi ve kalçasını masaya yaslayıp gülümseyerek konuştu. "Ee, anlatın bakalım. Tatiliniz nasıl geçti? Melisa?"
"Hocam ben tüm yaz Antalya'daydım. O su... Hocam denizin tadını hala tenimde hissedebiliyorum. Harika bir tatildi."
"O, bronz teninden anlaşılıyor zaten." deyip, güldü Nadide Hoca. "Netlerinden ne haber?" Melisa'nın yüz ifadesi anında bozuldu. Az önceki hevesli halinden eser yoktu. Sınıf bunu fark edince bir kahkaha patlattı.
Talha söze atladı. "Hocam, boş verin şimdi siz netleri. Önemli olan biz değil miyiz?"
"Tabii, tabii sizsiniz. Atladığınız nokta gelecekleriniz. Bazılarınız hala son senenizde olduğunuzun farkında değil. Kendinizi tatil modundan silkelerseniz sizin için, çok iyi olacak."
"Hocam, yeni kız geldi!"
Nadide hoca arkalardan gelen sesi duyunca, sınıfta göz gezdirdi. "Hani,nerede?"
"Şuan burada değil hocam."
"Beren'in yerine gelmiş olmalı, değil mi?" diye sordu Nadide Hoca. O sırada gözler bana çevrildi ve çok fazla bir çift göz beni süzmeye başladı. Ah, bundan bahsediyordum. Her an onun adını duyarken, bunu nasıl göz ardı edecektim?
"Marmaris'e yeni gittiler, değil mi Lena?" Nadide Hoca bana sorunca tüm sınıf bana döndü. Kafamı sırama gömmek istesemde "Evet." dedim. Yeni gittiler ve ben bir veda bile edemedim.
"Üzülme sakın tatlım, seneye tekrardan beraber olursunuz." dedikten sonra yanıma kadar geldi. "İyileşmene ve tekrar yürüyebilmene çok sevindim. Seni aramızda görmek çok çok güzel." Gülümsedim ve cevap vermekten kaçındım. Bugün okulun ilk gün olması beni rahatlatıyordu ama günün bu şekilde devam edeceğini sanmıyordum.
~
Koca bir okul gününü birileriyle muhabbet etmekten sürekli olarak kaçarak geçirmiştim. Sınıftakilet oldukça meraklı tiplerdi ve sanki üniversite hedeflerinden çok daha önemliymişim gibi etrafıma toplanmış benden yazın olanlardan bahsetmemi istemişlerdi. Hepsini kibarca terslemiş ve birileri ile iletişim kurmaktan kaçınmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Mutluluk
Teen FictionSen Her Şey adlı kitabın devam kitabıdır. Bunu okumaya niyetlendiyseniz,önce onu okumanız gerekmektedir. ~ Aşktan arkadaşlığa, okuldan sağlığa zor ve yoğun bir dönem geçiren Lena, lise hayatının son senesinde dinlenmeyi ummaktadır. Ancak zaman ilerl...