DAVETSİZ MİSAFİR

158 7 5
                                    

-Kutay, kutay demişti.

Derin bir nefes çekti polis.

-Bir yerde tanıklığınız var mı?

-evet. Annemle babam onun yüzünden ölmüştü.

Sertçe yutkundum.

- Çocuk mafyasıydı kutay. Kız kardeşimle beni istiyordu.annem ile babam vermediler.Küçüktük zaten. Annem ile babamın fazla tanımıyorduk yüz simalarını. Sürekli bize tehditler yağdırmaya başladı.Bir de ağabeyimiz vardı adını bilmiyorum. Benden beş altı yaş büyük. Annem ile babam öldükten sonra bizi bırakıp gitti. Bazilari ağabeyinizz öldü diyorlar bazilari ölmedi ama ben inanmıyorum çünkü hissediyorum.
-Adını gerçekten bilmiyor musun?

-Hayır.İsmi çok değişikti. Türk ismi mi değil mi hiç bir fikrim yok.Babamın önceki karısındanmış ağabeyim. Babam asya kıtasında ama tam olarak bilmiyorum. Herhalde önceki karısıda öyledir. İlk karısı tedavisi olmayan bir hastalık geçirmiş. Babam da İstanbulda oturan istanbullu annemi almış. İşte serüven böyle başlamış

Tüm gözler bana çevriliydi.Çok mu acıyorlardı bana. Gözlerimi yere devirdim.
-annemler polise ihbar edince.......
Olan oldu.
-Bilgilere göre 4 yıl hapiste yatmış kutay.
-evet.
Polis oturduğu koltukta bacak bacak üzerine atarak;
-Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Hapiste yattığı için bizde yüz ifadeleri var.
-Ben teşekkür ederim.
Sonrasında işittikleriniyse sonraki hayatında bir daha hiç hatırlamak istemeyecektim. Bütün ailemin aptal bir adam yüzünden kaybettiğim; yani kız kardeşimin öldüğü haberini verdi kesik cümlelerle polis. Birde her zamankinden güçlü olmam gerektiğini. İnsan öyle dakikalar yaşar ki duyduklarına inanmak istemez. Anlar ama yüreği kabullenemez sözcükleri.Sırtından bir ürpermeyle bütün vücudundan ateş çıkar,ense kökünde bir kanca sıkıştırır ve aynı anda kalbinin üzerinde bir dağlanma hisseder ya; işte tam bu duygular içerisindeydim.Cümlelerin kimini duyuyor, kimini duymak istemiyordum. Ama tek bir cümle, evet sadece tek bir cümle yetip artmıştı yıkılmama.Polisin gözlerindeki hüzün sözlerinine resmini çiziyordu adeta:
"Başınız sağolsun! "
Evet! Kardeşimin artık hayatta olmadığını biliyorum.Ama sanki bir daha aynı şeyi yaşıyormuş gibiyim. Sanki kardeşim tekrar tekrar ölüyordu. Herkesin başınız sağolsun cümlesinde.

********

Polis konuşmasını sürdürdürdüğü sırada kulaklarım zonklamaya başladı. Bacaklarımı bir titreme aldı, gözlerim karardı.Uçsuz bucaksız bu kainatın bu mini minnacık köşesinde,Can yoldaşım, sırdaşımın ölüm haberinin verildiği sedyedenin üstünde,sinirlerim daha fazla dayanamadı,gözlerimden yaşlar boşanmaya başladı. Tek tesellim olan zeynep. Nasıl teselli etti, nasıl sabretti ben bile hatırlayamıyorum.

********

Zeynep yanımda bana birşeyler diyordu. Ama çok değişik bir şekilde anlamıyordum. Önümede Bts geldi. Tae:
-Bugün biraz dışarı çıkalım. Hem moralimizde yerine gelir. Sizin için uygun mu?
-Fark etmez...
-Bana uyar

&&&&&&&&

Vapura binmiştik.15 temmmuz şehitler köprüsünü tam görüyorduk.
Jk;
-Gerçekten büyüleyici.
Suga;
-Şöyle bir resmimi çeker misin?
kamerayı uzattı bana
-Tamam. Manzarayla beraber tam manken pozları veriyordu.

Taehyung ile oturmuştuk. Bts üyeleride zeyneple beraber martılara simit atıyordu.
-Özür dilerim.
Dedi yere bakarak.
Şaşırmıştım.
-Ne için??
Gözlerini bana çevirdi. Göz bebekleri büyümüş bana bakıyordu.
-Kardeşin.... benim yüzümden öldü. Eğer seni o gün gönderseydim hiç birşey olmayacaktı.
-Hayır. Senin yüzünden değil.kendini suçlama.her canlı sonuçta ölecek. Hem sen benim hayatımı kurtardın. Kendini suçlama.
Pür dikkat beni dinliyordu.
-Benden nefret etmediğine emin misin?
-Sen iyi misin tae yaa??Saçma sapan sorular sorup durma.
-Asıl sen iyi misin?
Seslice nefes verdim.Önüme döndüğümde Jin bize doğru geliyordu.
-Içeri geçelim.Birşeyler içmek istiyorum çok terledim.
Elini saçlarından geçirdi. Diğerlerine de işaret edip içeri geçtik. Büyük bir masaya oturduk. Meyveli soda sipariş ettik. Zeynep çantasini yere birakarak;
-Ne zaman koreye gideceksiniz.?
Rap monster:
-Daha belli değil

Tae'ye doğru yavaşça baktığımda o da bana bakıyordu. Gözlerimiz çakıştı.istemsizce utandım.

Suga:
-Birisinin telefonu çalıyor?
Telefonumun ekranına baktığımda "Patron"
Telefonumu gösterip
-2 dakikaya geliyorum.
Diğerleride kafalarını salladı. Sandalyemi çekip tam arkama dönecekken birisiyle kafam sertçe tokuştu.Galiba aynanda arkamıza döndük.
-Ahh. Çok acıyorr.
dedi karşımdaki kişi.
-Sanki benimki hiç acımıyor. Önüne baksana.
Kafam acıdığı için gözlerim kapalıydı.Gözlerimi açtığımda tam karşımda oturuyordu. Aramızda az bir mesafe vardı. Neredeyse ağlayacak.Gözleri bana bakıyordu. Zeynep arkadan:
-ohaaaa. Yok artıkk.
-Hadi canım. Bu olamaz.
Dedi jhope.
Diğerleride ayaklanmıştı.
Yüzünde maskesiyle bana bakıyordu.Tam olarak kimdi ki bu?
İkimizde aynanda ayaklandık. Ben dışarı çıkacaktım. O da lavaboya gidecekti herhalde. Sanki zihnimi önceden okuyor gibi ikimizinde önce sağa sonra sola ve yine sağa. Utançtan kızarmıştım. Sonunda kenara çekildi ve geçmemi işaret etti. Bende koşarak dışarı çıktım. Aman allahım o da neydi öyle. Kestane rengi kahvemsi gözleri... hımm.. ağlayacaktı be neredeyse.Sallanan bahçe koltuğuna oturdum.Zeynep neden ohaaa dedi ki.Doğru onlarda maskeliydi.
Düşüncelerle beraber alnımı ovuşturdum.Yanıma birisi oturdu.
-Kafan taş gibiydi?

Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde çocuk maskesini çıkarmıştı. Bir yerden tanıyordum ama.....
Ona karşilik vererek;
-hh. Asıl senin kafan taş gibiydi.
-Beni tanımadın mı??Nasıl benle böyle konuşursun.
-Bir yerden tanııdık geliyorsun ama fazla tanımıyorum.Asıl sen benle böyle nasıl konuşursun.Bir kıza göre fazla kaba....
Gözleriyle beraber ağzını açmış bana bakıyordu.
-Ne bakıyorsun Çok mu güzelim. Dedim şalımı düzelterek
-Gerçekten tanımıyor musun beni?? Kim olduğumu merak etmiyor musun??

Etmiyorda değildim ama verdim gazı kendime..
-Kimsin???
Ayağa kalkarak ve boyunu yükseltmeye çalışarak..
-Ben dünyaca ünlü EXO grubundan BAEKHYUN.
-Aaa şimdi hatırladım.Arkadaşım telefonda senin resmini göstermişti.
-Sonunda tanıdın. Dedi yerine oturarak. Şaşırmanı beklerdim.
-Yoo.Sadece sıkı fanların seni görünce ya üstüne atlar ya da şok geçirir.
Ceketinin yakasını düzelterek:
-Evet. Alıştım artık bunlara.
Küçük bir kahkaha attı.Söze ben devam ettim:
-Bu arada. Alt üstü Bir kafamız tokuştu hemen gözlerin doldu...
Sözümü kesti:
-Benim yüzüm çok önemli. Hemen pembeleşiyor. Ne bileyim gözlerin bana birini andırdı.
Dedi duraksayarak.
- Gözlerimde istemsizce doldu....

YARIM SAAT SONRA

Baekhyunla iyi dertleştik.Kafamda ki acıyı tamamen unutmuştum.Benden telefonumu aldı. Baktığımda telefon numara mı kaydediyordu. Adımı "Kankam" diye kaydetmişti. Sadece tebessüm ederek karşılık vermiştim.Hemen benle samimi olmayi başarabilmişti. Bende farklı şekilde telefonuma "Ağlayan bebek"" diye kaydettim.Telefonuma baktığında yüzü düştü ve kendi telefonuna beni "İnsafsız kanka"diye kaydetti.Sonra da dil çıkardı.

TAE 'NİN GÖZÜNDEN
Gül bahçeye çıktığında. Tam arkasından gidecektim ki Baekhyun yanıma gelip:
-Biraz konuşmam için izin ver dedi.
Bende birşey diyemedim. Diğer exo üyeleriyle sohbet ederken bir yandanda onları izliyordum. Gerçekten gül fazlasıyla mutluydu.

Lütfen oy kullanın....

BTS TÜRKİYEYE GELİŞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin