Oppss.Yaklaşık 4 saat felan uyudum.Çok uykum vardı. Gözlerim çok acıyordu. bacaklarım ağrıdan çatlıyordu . Üstümden bir yük kalkmişti ama Kutay denen herif yakalanmişti.Tekrardan soru işaretli düşünceler etrafımı sardı;
Baekhyun neden öyle dedi ki.Hep ben kendime özelim diye seviniyodum. Meğersem bana benzeyenlerde varmış.
Kapıya vurulmasıyla beraber kendime geldim. Oturduğum koltuktan zorla kalkarak kapıya yöneldim. Kapının yanından;
-kim o?
-Ben
Kapının ardındaki ses kız olduğu için zeynep olduğunu anlamıştım.
-Çok açıklayıcı oldu gerçekten!
-Saçmalamayıp şu kapıyı açar mısın?
Sırıtarak kapıyı açtım. Elindeki A101 poşetleriyle içeri girdi. Soluk soluğa;
-İçecek bir şey var mı?
-Çamaşır suyu.
-Aaaaa en sevdiğim.
Sonra Bir hışımla arkasına döndü gözlerini pörletti.
Ben Mutfağa giderek:
-Şu gözlerini pörtletme allah aşkına, başka bir yaratığa dönüşüyorsun.
-O zaman benimle dalga geçmeyi bırak.
Bir bardağa su doldurup zeynep'in yanına gittim. Suyu maşallah çölde susuzluktan ölecek deve gibi bir dikişte içti.Bundan sonra zeynep benle beraber kalacaktı.Çünkü Onun bana ve benim ona ihtiyacım vardı.BTS
Dans pratiği yaptıkdan sonra hepsi yorgunluktan yere çömeldi.
Yine altın dansçımız jungkook en iyisini yapmıştı.
Jimin;
-Yine en iyi dans eden benim.Jungkook yine yapamadı.
Dedi 32 diş sırıtarak.
V;
-Saçmalama asıl benim. Bu aralar çok gözdeyimde.
Jungkook;
-Neden her zaman beni gözden çıkarıyorsunuz.
Namjoon;
-Çünkü küçüksün.
Jungkook artık bıkmıştı kendisine böyle muamele edilmesinden. Göz bebeklerini büyülterek;
-Neden beni anlamıyorsunuz? Kalabalığın içinde yalnızım,
Patlamış mısırın altında kalan tuzum,
Kavanozda o uzanılmayan küçücük turşucuk parçacığı var ya işte o benim.
Dedi Dişlerini sıkarak. Yumruğunu sıkarak.
Diğer üyelerin etkilenmiş olmaları gerek ki hepsi aynı anda gidip jungkook'a sarıldılar.Tam bir film sahnesiydi.
Jin;
-Şiir yazdı mübarek
Jhope;
-Ne şiiri âğıt yağdırdı âğıt..
Suga;
-Ne saydırdıysa artık.........
Bu sözünü tüm üyeler kahkahayla güldü.3 saat sonra-Tae-
Lokantada oturmuş gülü bekliyordum. Canım sıkılmıştı. Bana iyi geliyordu bu kız.Değişikti ama insandı. Değişik olan o zaten o insandı.Salak mısın tae ya insan olmayacakta ne olacak. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde... Gelmişti. Etrafına bakıyordu şaşkın şaşkın.Beni arıyordu. Neredeyse 360 derece dönecek.Dönmesini engellemek için Elimi havaya kaldırıp "ben burdayım" der gibi salladım. O da beni görünce kafa salladı.Bende kafa sallayıp karşılık verdim. Sayesinde beden dilinide öğrendim. Karşıma geçip sandalyeye oturdu.Işıl ışıl gözleriyle beraber hafif tebessüm etti. Bende muzipçe gülümsedim.
GÜL
Yemeğimizi yiyip dışarı çıktık.
-Bugün Gülhane parkına gidelim mi?
Elini cebine soktu. Cüzdanını çıkardı ve bana borcu olan parayı uzattı.
Gülümseyerek.
-Neden olmasın? Dedi
Bende gülümseyerek parayı alıp çantama koydum.
-Hadi gidelim o zaman derkenn...
Yolda koşuşturan küçük bir köpek ayaklarımın altından geçti.Bende dengemi kaybederek tae'ye çarptım. Yerde tae'ye çarptı.Allahtan allah çarpmadı. Çok şükür ben yere düşmemiştim.
-Ayyy.. şeyy iyi misin? çok özür dilerim.
Ayağa kalktı, pantolonunun paçalarını eliyle sildi. Kafasını bana kaldırarak;-Kızım sen küçükken dedenin güç iksiri kazanına felan mı düştün?Ne o öyle iki dakikada yeri boyladım. Insan bir yardım eli uzatır.
Ne yalan söyleyeyim ilk defa çok utandım.
-Özür dilerim?
-Kabul...
Vay Be... Adam gibi adam. taramalı tüfek gibi iki dakika da kabul etti. Allah nazardan saklasın.Tu Tu Tu
Yürüyorduk. Tae birden çocuk gibi;
-Gül
-Efendim.
-Ladese girelimi mi
-Neden??
-Bizim için bir anı olsun.
-Tamam. O zaman.
Sevinçle yürüdü ve söze şöyle devam etti;
-Eğer ben kazanırsam 5 gün boyunca evinizde kahvaltı yapacağım.Seninle gezeceğim.V een önemlisii her istediğimi yapacaksin.Tabii bts grubuyla beraber.Ne istersek yiyeceğiz.Yazık bee. Açlık böyle birşey galiba.
-Tamam kabul.Eğer ben kazanırsam zeynep ile beni 2 haftalığına koreye gezdirmeye götüreceksin.Otel parası senden.
-Tamam, kabul.... ama 5 güne 2 hafta hiç adil değil. Bende gidene kadarki tüm süreyi istiyorum.
-Tamam.kabul...
İki adım attıktan sonra
Durdu ve bana döndü.
Serçe parmağını uzatarak;
-Ladesim lades olsun mu?
Bende serçe parmağımı uzatarak
-Olsun!
-Sözünde durmayan...
-Senden beter olsun.
Gülerek bana karşılık verdi.
-Olsun.Bakalım.
Yürümeye devam ettik.
-Biliyor musun?
Ellerini cebine sokarak ve attığı adımları küçülterek.
-Neyi?
Bana baktı ve "bu kız cidden çatlak"der gibi bir bakış attı.
-susarak sevmeyi öğrendiğim günden beri aşk için iki kelam edemez oldum. Kalbini ve rüyasını esirgeyenler utansın.Bu çocuk benim kalbimi nereden biliyor.İçini döktü.. Bir akciğer ile karaciğer kalmıştı.Ciğer demişken canım ciğer çekti. Normal ses tonumla ve konuştuklarının tam zıttıyla olan bir cümle söyledim;
-Asıl susarak sevenler utansın.
Dedim kaşlarımı çatarak.Her kelimenin üstüne basarak.
Bana baktı....
Başını öne eğdi ve yürümeye devam etti. Susmuştu..
Şunu tekrarlıyordu" asıl susarak sevenler utansın". Çok sessizdi ben bile söylediği cümleyi zor duydum şahsen. Ve yine "asıl susar...... "
-Aaaaa güll! Bakk çok güzel.
Dedi sevinçle zıplayarak
-Neye bakim?
Bana bakarak Parmağını o yöne doğru çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS TÜRKİYEYE GELİŞİ
FanfictionFizikte bir teoriye göre bazı sesler kalp atışınızın hızlanmasına neden olabilir. Benim için bu ses senin sesin....