Multi: Atay'lar... Devin ve Derin Atay.
Bölüm Şarkıları: David Guetta - Little Bad Girl ft. Taio Cruz, Ludacris
Call Me Devil - Friend in Tokyo
Not: Yorumlarınızı bekliyorum.Sınav haftam ama kendimi tutamadım yazdım.
İyi Okumalar...
*
Aynada kendimi incelemeyi bırakıp bir adım geri attım. Güzel olmuştum. Övünmek için demiyordum ama, cidden güzel olmuştum. Üzerime siyah, hafif ışıltılı, boyundan bağlanan kalın asklılı mini bir elbise giymiştim. Ayaklarıma, sahile gideceğimiz gerçeğini göz ardı etmeye çalışarak bütün riskleri almış, şimdiden girecek kumları düşünerek gözyaşlarımla birlikte kırmızı kadife,bilekten bağlamalı bir kalın topuklu giymiştim. Makyajım sadeydi, dudaklarımda kırmızı mat bir ruj vardı. Saçlarım açık, omuzlarımdan dökülürken, elime minik el çantamı aldım ve gri, uzun paltomu kolumun arasına yerleştirdim. Parfümümü sıktığım sırada kapım çalındı ve Derin kafasını uzatarak bana baktı. Uzun süreli bir ıslık çalarak içeriye girdiğinde gülüp elimdeki parfümü masama bıraktım ve ona döndüm. Benimle yarışabilecek tek varlık Derin Atay'dı.
Gerisi ise, bilirsiniz işte.Dünyaca ünlü mankenler falandı.İçimdeki ikinci ses tükürerek gülerken, bende yüzümü buruşturdum.
''Harika olmuşsun, sanırım ağlayacağım.'' Dil çıkardım ve Derin'i süzdüm. Gece mavisi, vücudunu saran hoş bir elbise giymişti. Askıları inceydi, köpürcük kemikleri belli oluyordu. Saçlarını hafiften arkadan toplamış, önden bir iki tutam bırakmıştı.
''Sen de aşırı hoş olmuşsun.'' Sırıttı.
''Şimdi git değiş.'' Sırıtışı olarken gözünde soru işaretleri oluştu.
''Ne?'' Dibine girdim ve kolundan sürükleyerek odamdan çıkarttım.
''Doğum günü benim, herkes sana bakmasın git değiş üstünü.'' Birden kahkaha atarak kolumdan kurtulduğunda, yüzüme ramazanda ezan okunmadan iki saniye önce orucumu açmışım şaşkınlığı oturdu.
İşaret parmağını sallayarak güleye devam ederken '' A-a.Senin doğum günün, benim doğum günüm. Sen bayağı komik bir kızsın biliyor musun bunu ?'' dedi. Konuşma şeklinden iğrenerek kusuyor gibi yaptım.
''Şöyle konuşma da, ben susacağım. Söz.'' Elini kalbine götürüp, gurur duyuymuş gibi gözlerini kapattı.
''Anlaştık. Allahım, rüya falansa öleyim. En azından güzel bir rüyada tıkılı kalarak ölmüş olurum.''
Gözlerimi devirdim ve paltomu üzerime geçirdim. Ölüm şakaları yapmasını sevmiyordum. Dalga bile olsa aklımda bir iki saniyeliğine gerçeğe dönüyordu ve cidden kalbim sıkışıyordu.
''Neyse, haydi gidelim artık.'' Kafasını salladığında önünden geçerek evden çıktım.
''Benim arabamla gidiyoruz.'' Bir şey demeden, garaja doğru ilerledim. Kapıyı kilitleyip bana yetişti ve garaja girip arabasını çıkardı. Derin, klasik arabalardan hoşlanıyordu.Uzun, beyaz arabasına bakarken dudaklarımı büzdüm. Kendi arabamı sevsemde, bu arabayı kuma olarak alabilirdim. Evet evet, güzel fikirdi.
Birden korna sesiyle yerimden sıçradım ve refleks olarak elimdeki çantayı havaya savurdum. Çantayı kafama düşmeden hızla yakaladım ve etrafıma bakındım. Derin'in kısık gözleriyle kesişince ben de gözlerimi kısarak ona düşmanca baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı Senfonisi
Roman pour AdolescentsBazen tek yapmanız gereken, bir hırsızın peşine takılmaktır.