Yeniden / 2

338 20 8
                                    

Çağrı elinde ki gazeteyi masanın kenarına koyarken, yüzünde halinden oldukça memnun olduğunu belli eden bir gülümseme vardı.

Tunç Holdingin geçen hafta yaptığı anlaşma, tahmin ettiği gibi oldukça karlı olmuştu ve gazetedeki yerini çoktan almıştı. Bu Çağrı'yı mutlu ediyordu. İş hayatında kazandığı başarılar her geçen gün artıyordu. Bu kadar genç yaşta böyle bir başarıyı kimse beklemiyordu hemde Çağrı Tunç'tan! Gecelerin ünlü playboylarından.

Her gece farklı bir kadınla birlikte olmasada hızlı bir ilişki hayatı vardı. Hafta bir mutlaka farklı bir kadınla bardan çıkarken bir gazetecinin ağına takılır ve ertesi gün magazin dergilerinde, showlarında yerini alırdı. Bu iş hayatını etkilememekle birlikte ona hava bile katıyordu. Bir çok magazin dergisinde hep aynı şekilde anılmıştı.

Çapkın ve Başarılı!

Kahvaltı masasından kalkarken üzerindeki koyu lacivert takımı düzeltti. Sanırım iş hayatının sevmediği tek yönü şuanda ona bir köpekmiş gibi hissettiren kravatıydı.

Salona geçerek telefonu ve arabanın anahtarını pantolonunun cebine yerleştirdi. "Hafize Sultan ben çıkıyorum." Hafize hanım hızlı adımlarla merdivenleri inerek Çağrı'ya yaklaştı.

40'lı yaşlarının ortalarında olan Hafize Hanım 5 yıldır Çağrı'nın yanında çalışarak onun düzen içinde yaşamasını sağlıyordu. "Akşama ne yemeği istersin paşam?" Çağrı son kez kapının yanındaki aynasına bakarken yüzüne herkese göstermediği sıcak bir gülümseme yerleştirdi.

"Sen ne istersen onu yap sultanım. Ben hepsini severek yiyorum." yemek seçen biri değildi Çağrı. Ne olsa yerdi, onun için yemek olması yeterliydi. Kapıyı açarak sarı lamborghinisine doğru yürdü.

Çağrı'nin içinde büyük bir heyecan vardı. Belki de öğle yemeğinde Buse ve Zeynep'le görüşeceği içindi. Mira dün geceden beri bir türlü Çağrı'nin aklından çıkmamıştı. Özelliklede o buz gözleri adeta kalbine işlemişti.

Arabası asvaltta hızla kayarken başını iki yana salladı. Ne saçmalıyordu böyle? Kalbine işlemekte ne demekti? Tamam, etkilenmişti ama bu kadar abartmaya gerek varmıydı?

Kesinlikle yoktu!

Şirketin önüne geldiğine arabasını kendi için ayrılan yere park ederek indi. Yüzüne ciddi bir ifade yerleştirerek ilerlemeye başladı. Çağrı, neşeli, güler yüzlü ve çapkın olabilirdi ama asla şirketteki duruşunu bozmazdı. Onun için işte her zaman ciddiyet ön plandaydı.

Girişteki sekreteri ve güvenliği ufak bir baş hareketiyle selamlayarak asansöre yöneldi. Büyük bir şirketi vardı.. Tunç Holding bir çok alana hitap eden bir şirketti ve dolayısıyla böyle bir şirketin de büyük olması beklenirdi.

Çağrı'nın katında büyük, geniş bir toplantı salonu, bir kaç üst düzey yöneticinin odası ve kendi odası dışında bir şey yoktu.

Çağrı odasına girmeden önce hemen kapısının önünde masasında duran sekreterine aşağıdakilere nazaran daha samimi bir şekilde selam verdi. "Günaydın Elif." odasının kapısını açarak yüzünü çok hafif Elif'e döndü. "Beş dakika sonra gelip bana bugünkü programımı anlatabilirsin." Elif, Çağrı'nın hızına yetişemezken kapı çoktan yüzüne kapatılmıştı. Elif'e ise derin bir nefes almak düşmüştü.

Kaç yıldır Çağrı ile çalışmasına rağmen Çağrı'nın hızına yetişememişti ve tabi bu hareketlerine ve asla onu beklememesine alışamamıştı. Telefonun yanında duran ajandaya doğru ilerlerken oldukça mutsuzdu. Bugün fazla yoğun bir programları vardı ve o Çağrı'nın peşinde gezince daha yorucu oluyordu.

YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin