Tamam bakın şimdi, bu kurgu aklımdayken bu kadar komik gelmiyordu ama şu an elimde olan şey bu ve ne yaptığım veya nasıl olduğu konusunda hiçbir fikrim yok. Bu yüzden beğenmezseniz bile bana yalan söyleyin jkdsfdnsfk
Tarihli olan ve italik yazılan kısımlar flashback, tabii anlarsınız ama belirteyim dedim jkdkfsa evet bir hata görürseniz bunun için kusura bakmayın, iyi okumalarr
O, kaç kere gerçek aşkını bulduğunu söylemişti? Bu konuda güvenilmezdi, büyük ihtimalle geldiğinde fikrinin değiştiğini söyleyerek, onu aradığının haberini verecekti. Fakat kim olacağına karar veremediği ilk numara için uğraşmaya değer miydi?
Louis, umutsuz haline kahkahalarla güldü. Ne sanıyordu? İlk numara o olacak falan mıydı? Saçmalıktı. Başından beri asla ulaşamayacağı yere göz koymuş ve bir geri zekalı gibi kendisini içten içe umutlandırmıştı.
Beynini kemiren düşüncelerden sıyrılmasını sağlayan şey kapısının zil sesi olmuştu. Saatlerdir sabit bir şekilde uzandığı yataktan kalktı ve kapıyı açtı. Harry, sabahlığıyla kapısının önünde dikiliyordu.
"Kahvaltı yapmak için uyanmanı bekliyordum, seni uyandırmadım değil mi?"
Louis, ona göz devirerek mutfağına doğru ilerledi. "İyice evli çiftlere döndük. Önceki evinden ayrılmanın sebebi komşunun seni şikayet etmesi falan mıydı?"
Harry, Louis'nin söylediği şeylerden hiç alınmış gibi gözükmüyordu. "Aslına bakarsan," dedi, mutfak sandalyesine otururken. "Eski evimdeki komşularımı tanımazdım bile."
"Bu apartmanı bulduğun için çok şanslısın, içerisinde bolca sevgi barındırıyor."
Louis, onun için kahve hazırlarken kendisine de çay demliyordu. Harry ise her zaman ki gibi bulduğu muhteşem omlet tariflerinden birini hazırlayacağını söyleyerek önceki sabahlarla aynı olanı önüne koymuştu.
Louis, omletini yavaşça çiğnerken konuştu. "Gerçek aşkını bulduğuna göre artık sana yeni randevularınla ilgili soru da soramayacağım."
"Aslında, o konuda bayağı fikrim değişti." Harry, masa üzerinde duran telefonunda bir şeyler okurken konuşuyordu. Louis ilginin üzerinde olmadığı için neredeyse bildiği bütün tanrılara dua edecekti. "Nasıl yani?"
Harry, sonunda telefon ekranını kilitleyip karşısında ki adamın yüzüne baktığında, yüzünde daha önce görmediği ciddi bir ifade vardı. "O adamın aradığım kişi olmadığını zaten biliyordum."
"Ama bana dedin ki-" Sözünün bölünmesiyle Louis, elindeki çatalı tabağına bırakırken içerisinde tekrar umutla yeşeren yerleri ateşe vermek istedi.
'Bu mucizevi bir şekilde seni isteyeceği anlamına gelmiyor, aptal. Eğer öyle olsaydı, yirmi üçüncü numara sen olurdun, en yakın arkadaşın değil.'
Bu sefer midesinde düğümlenen yerle yüzünü acıyla buruşturmuştu.
"Sana ne dediğim önemli değil. İlk numarayla, bugün randevuya çıkıyorum."
Harry'nin yüzündeki ciddi ifade yavaşça kaybolurken Louis içerisinde son umuda dair bulunan kırıntıları ateşe verdiği için mutluydu. Daha fazla acı olmayacaktı. Şimdi ise bir plan yapmalıydı. Doncaster'a dönmeli ve orada en azından küçük ikiz kardeşlerine bakarak çalışan anne ve annesinin eşine yardımcı olmalıydı. Böylelikle masrafı da azalır ve biyolojik babasından gelen parayı, makyajla kafayı yemiş kardeşine verebilirdi.
"Peki, o kim?" Louis, hissettiği acının sesine yansımadığı için sevindi.
"Onunla bar da tanıştım," diye başladı, Harry. Anlatacağı şey her neyse bu uzun görünüyordu. Bu yüzden Louis masa üzerindeki paketinden bir dal çıkarıp, çakmağını ateşledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somebody Else l.s
FanfictionHarry herkesle çıkıyor, Louis dışında. Louis, kesinlikle aşık değil ama onu başkasıyla düşünmekten nefret ediyor. /Uyarı; Kesinlikle klip fici değil. İçinde Harry'nin olduğu sayamayacağım kadar yan ilişki ve eh başlarda bolca depresif Louis var.