"Louis," Sarsılmanın etkisiyle Louis uykulu gözlerini kırpıştırarak açtı. "Sence hangisi?"
Neredeyse gözüne girecek yakınlıkta ki iki şeyi inceledi. Bir elinde çilekli sakız varken diğerinde portakallı şeker tutuyordu. Louis, zorlukla elini kaldırarak şekeri aldı. Kolayca paketini açıp, ağzına atarken Harry'nin bakışları şaşkınca üzerinde geziniyordu.
"İşini kolaylaştırdım."
Harry, bıkkınca omuzlarını silktiğinde sakızını ağzına atmıştı. İki dakika içerisinde, Harry'nin sesli sakız çiğnemesi yüzünden şekeri aldığı için kendisinden nefret etmişti.
"Bugün dışarıya çıkmak istemiyorum." Harry bıkkınca telefonuyla uğraşırken, Louis gözlerini izliyor gibi göründüğü sıkıcı sabah programından ona doğru çevirmişti. "Bir işin olduğunu unutmuş gibisin."
"İzin aldım."
Louis, çatık kaşlarıyla beraber gözlerini ona çevirirken bu sefer onun bakıp bakmamasını umursamamıştı. "O zaman niye sabahın sekizinde beni uyandırdın?"
"Çünkü ben uyandım?"
Harry'nin her şey çok basitmiş gibi davranması, kırmızı çizgiyi geçtiği sinir kat sayısının iki katına yükselmesine sebep olmuştu. Yine de ses tonunu sakin tutmaya çalıştı. "Ve buraya geldin çünkü?"
"Çünkü belki bugün bana dışarı çıkmamam gerektiğini söylersin diye düşündüm." Harry gözlerini kırpıştırarak sorduğunda bu Louis'nin sinirinin geri plana itilmesine sebep olmuştu.
"Bunu sana niye söylememi istiyorsun?"
"Çünkü bugün son randevum var ve adamın umutsuz olduğu çok açık. Kesinlikle gitmemeliyim." Harry, ağzında çevirdiği sakızı bir kere daha patlattı. "Gitmemeliyim, değil mi?"
"Listenin sonundasın ve yirmi üç kişilik liste arasından bir tane bile olabileceğini düşündüğün kişi yok. Bence bu kişiye de diğerlerine verdiğin şansı vermelisin."
İlk önce sakızı çiğnemeyi kesti, bakışları donuklaştı ve en sonunda bakışları karşısında oturan adamı buldu. "Yani gitmemi söylüyorsun?"
Louis, hedef olduğu bakışlara anlam veremezken kollarını kendisine sardı. Niye ona öyle bakıyordu şimdi o?
Zor da olsa kafasını sallayarak onay verdiğinde, Harry'nin ciddi bakışları birkaç saniye içerisinde yok olmuştu. Gülümsemeye başladığında Louis de zoraki bir şekilde gülümsemişti.
"Bence de gitmeliyim. Bir şey kaybetmem sonuçta. Sence ne giymeliyim? Geçen gün tırnaklarımı kestiğimden beri oje de süremiyorum. Yanağımda birkaç iz çıktı, bu yüzden biraz makyaj yapmalıyım. Güneşe alerjim olduğunu biliyor muydun?"
Ard arda sıraladığı kelimelerin sonu geldiğini fark etmek için fazla düşüncelerine dalmıştı ki, Harry'nin zaten pek umursamadığını gördü. Güneşin, yanaklarını nasıl kıpkırmızı yaptığını ve sonra ufak izler bıraktığını anlatıyordu. Louis, ona güneş kremi almak için evinden ayrılmasını söyledikten sonra yatağına gitti.
Louis, uykudan bayılabilirdi. Fakat Harry'nin iyi uyumasını dileyerek evinden ayrılmasının üzerinden neredeyse üç saat geçmişken, o hala yatağında sabitçe yatmaktan başka bir şey yapmıyordu. Kalkmak için çok uykusu ve uyumak için ise çok fazla düşüncesi vardı.
Bu yüzden tüm uyuşukluğuna rağmen kalktı ve üzerine birkaç temiz kıyafet geçirdikten sonra evden ayrıldı.
"Eğer," Louis, kuruladığı çerez tabaklarını arka masaya doğru taşıyıp, bardak yığınına doğru ilerledi. "Eski bir flörtüne bir şey hissediyor olsaydım, benim hakkımda ne düşünürdün?"
Zayn, kenarda ki birasından bir yudum alıp bir süre düşündü. "Erkek seçimimde çok iyi olduğumu düşünürdüm." Birkaç bardak daha kuruladıktan sonra cümlesine devam etti. "Çünkü seni tanıyorum ve en son birine bir şey hissettiğinde yıllar oldu. Yani diyeceğim şu ki, o, tamamen senindir."
Louis, Harry'den bir eşyaymış gibi bahsedilmesinden duyduğu rahatsızlığı belli etmemek için uğraştı.
"Hala benim değil aslında. Bu konuda aramızda daha büyük sorunlar var." Zayn'in merakla kendisine dönen bakışlarını gördüğünde soru sormasını beklemedi. "Arkadaş olmamız gibi."
"Bunu duymak beni üzdü." Zayn'in yüzünde ki alaycı sırıtışla kurduğu cümle tezatlık içerisindeydi. "Sonuçta ne derler bilirsin, o bölgeye bir kere girersen asla çıkamazsın."
Louis, elinde ki kurulama bezini tezgahın üzerine atarken, gözlerini devirerek en yakın arkadaşına bakmıştı. Zayn üzerinde ki bakışları önemsemeden temiz bardakları, akşam kolayca alınabilenecek yere dizmeye başladı.
"Hem o kişi kim?" Zayn duraksayarak kendisine döndüğünde Louis tekrar kurulama bezini alarak bardak kurulamaya devam etmişti.
"Bahsettiğim kişi sen değildin, bir varsayımdı bu sadece." diye açıkladı, yalan olduğu bariz bir şekilde.
İki dakika içerisinde evren, -veya Harry- onunla dalga geçiyormuş gibi telefonu çalmaya başlamıştı. Tezgah üzerinde duran telefona Zayn'in ulaşması daha kolay olmuştu.
"Tam da tahmin ettiğim gibi."
Louis, telefonunu ve montunu alırken tek kelime etmemişti.
Eve doğru büyük adımlarla ilerlerken telefonu tekrar çalmaya başladı.
"Hey, eve geldim ama burada değildin. Neredesin?"
Harry'nin neşeli sesi, biraz önce düşmüş modunu yükseltmeye yetmişti.
"Zayn'in yanındaydım, bir on beş dakika içerisinde evde olacağım. Ben de buluşmak ister misin?"
Eve girdiğinde Harry, çoktan hazırladığı kahvesiyle battaniyeye sarılmış bir şekilde oturuyordu.
"Sanırım," diye cümleye başladı, Louis'nin eve girdiğini gördüğünde. "Klimanda sorun var. Biraz kurcaladım ama hala çalışmıyor."
Louis, klimanın sorununu çözdükten -ki sadece açma tuşuna basmıştı.- sonra kendisi için çay hazırlayıp, Harry'nin oturduğu koltuğa yerleşti.
Televizyon da geçen gün izlediği dizinin yeni bölümü oynuyordu ve sanki Harry, geçen gün Louis'yi bunu izlediği için yargılamamış gibi gözlerini ayırmadan diziyi izliyordu.
"Ee, son randevun için heyecanlı mısın?"
"Aslına bakarsan sondan ikinciydi ama artık son evet." Harry'nin yüzünde oluşan gülümseme Louis'nin kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.
"Nasıl yani? Son derken neyden bahsediyorsun?"
Harry, ikinci defa neşeyle açıkladığında, Louis ağlamak istedi. "Onu buldum."
"Aaa," Louis'nin elinden gelen en iyi şey, sahte bir şaşırma belirtisi olmuştu. "Bu çok güzel. Emin misin peki?"
Harry'nin yüzünden tanımlayamadığı bir ifade geçse bile, önceki saf mutluluğu geri gelmişti. "Evet, eminim. Onu buldum."
"Bu çok güzel, Harry. Sonunda başardığını görmek beni mutlu etti, tebrikler."
Louis, sahte gülümsemesini yüzünde tutarken, çayını sehpanın üzerine bırakmış ve ayağa kalktı. "Ben balkona çıkacağım. Geri döndüğümde bana bütün detayları anlatmalısın."
Ceketini üzerine alarak neredeyse kaçarcasına balkona çıktığında, Harry gidene kadar içeriye dönmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somebody Else l.s
FanficHarry herkesle çıkıyor, Louis dışında. Louis, kesinlikle aşık değil ama onu başkasıyla düşünmekten nefret ediyor. /Uyarı; Kesinlikle klip fici değil. İçinde Harry'nin olduğu sayamayacağım kadar yan ilişki ve eh başlarda bolca depresif Louis var.