(No.11) Riley Richard

2.5K 305 286
                                    

"Bana bir sayı söyle." Harry mutfaktan elinde iki fincanla dönmüştü.

Louis ise kendisine uzatılan fincanı teşekkürle alırlarken, karışıklığıyla bakıp düşünmeden mırıldandı. "11?"

"Riley Richards-" Harry kapının arkasında kalan tahtaya gözlerini kısarak baktı. "Yok... Richard'mış. Muhteşem seçim."

"Ee, bu sefer ki kurbanla nasıl tanıştın." Louis, sırtını koltuğa dayarken fincanından bir yudum aldı.

"Öncelikle seni tebrik ederim. Listedeki sayılı hatta sanırım tek kadının olduğu numarayı seçtin."

Louis basitçe omuz silkti ve sigara isteğiyle etrafına bakındı. Son içişinin üzerinden ne kadar geçmişti? Son zamanlarda arttırdığından dolayı direnci düşmüştü. "Ben bir şey seçmedim. Benden sadece sayı söylememi istedin ve gerçekten mi? Sen eşcinsel değil misin?"

Harry'nin çatık kaşlarının altındaki gözleri kendisini bulduğunda çayından üst üste yudumlar almaya devam etti. Evine hızlı dönmeliydi.

"Tabii ki de öyleyim ama bilirsin, deniyorum."

Louis anladığını belirtmek için kafasını salladığında, Harry devam etmişti. "Bir süre önce bir tarihi müzeye gitmiştim ve orada rehber olarak çalışıyordu. O gezide bir ara öyle bir sohbete dalmıştık ki grubun bizden ayrıldığını bile bir süre fark etmedik."

Harry söylediği şeye gülerken, karşısındaki çocuk hızlı içtiği çaydan dolayı yanmış dilinin acısı dışında bir şeye odaklanamamış bir şekilde yanında oturuyordu.

"Louis... Sen, beni dinliyor musun?"

Louis bakışlarındaki çekingenliği yalanlarına yansıtmadı. "Tabii ki, tarihi müze de grup içerisindeki kızla konuşurken gruptan ayrılmışsınız."

Harry dudaklarını birbirine bastırıp, kafasını sallamıştı. "Evet, haklısın. Gerçekten. Sana bir puan, bana da şüphe ettiğimden dolayı sıfır puan. Bravo."

Harry'nin ritmik şekilde tuttuğu alkışı daire içerisinde yankılanırken Louis suçlulukla olduğu yere sinmişti.

Louis, ertesi akşama kadar Harry'yi görmedi. Harry, attığı mesajda üstünü değiştirmek için bile uğramayacağını belirtmiş, kendisinden evini havalandırmasını istemişti.

Harry'nin dairesine girdiği an kendisini inanılmaz bir dağınıklık karşılamıştı. Açık bırakılmış yatak odasının kapısından içeride ki kıyafetler karmaşık bir şekilde yatağın üzerine bırakılmışken, toplanmamış fincanlar orta sehpanın üzerinde ve cam kırıkları da yerde  duruyordu. Vay be, Harry de bazen dağınık olabiliyordu demek ki.

Perdeleri çekerken Harry'yi biraz kıskanmıştı doğrusu. Onun camlarının manzarasını karşısında ki yüksek bina kapatıyordu. Fakat Harry'nin evinin camı binaya paralel bir şekilde açıklık alana bakıyordu.

Louis evden çıkmadan önce kapının arkasındaki listeye göz gezdirdi. İsimler, numaralandırılmış bir şekilde yazılıydı ve tanıdık isimlerin yanında tik işareti konulmuştu. Listede ki dikkat çekici özellik -son sıralarda ki en yakın arkadaşı dışında,- şuydu ki; ilk numaranın boş olması.

Ne yani? Harry saatlerini harcayıp oluşturduğu bu listeye bir 'ilk numara' bulamamış mıydı?

Muhteşem genel kültüre sahip insanlar, iş adamları ya da Louis'nin ismini duyduğu radyoda çalışan adam hiçbiri ilk numaraya girememiş miydi?

Aynı gün içerisinde, birkaç saat sonra, ki bu akşam 10 oluyordu, kapısı sertçe arkasındaki çamaşır kurutma askısına çarparak açıldı.

"Louis Tomlinson!" Louis yerinde öyle bir sıçramıştı ki elinde ki sigara sehpaya uzattığı bacaklarına düşmüş, bacağını yanma tehlikesinde bırakmıştı. Neyse ki sigarasının yanan ucu bacağını yakmadan kaldırdı. "Tanrı aşkına! Harry, böyle girilir mi? Ödümü patlattın, dostum."

"Evim buz tutmuş! Niye camı örtmedin?"

Onu anlamak için Louis'nin birkaç saniye neyden bahsettiğini düşünmesi gerekmişti. "En azından ısıtma sistemini kapatabilirdin değil mi? Tanrım, senden nefret ediyorum."

Harry, su ısıtıcısına doğru ilerlerken dolaptan kahve ve süt çıkarmıştı. "Hey, öyle dedim diye alınmadın değil mi?"

Louis gözlerini devirerek mutfağında dikilen çocuğa baktığında, Harry işareti almış gibi önüne döndü.

Louis sormak için onun işini bitirmesini bekledi. "Ee, nasıldı?"

Harry, yanına otururken bu sefer elindeki sıcak içeceği hızlı içmeyip, ona saygısızlık yapmayacağına dair kendisine bir söz verdi.

"Bir seks arkadaş arıyor olsaydım muhteşemdi."

Louis, gülmesini engelleyemeyerek konuştu. "Tam olarak o randevuda ne geçti öyle?"

Harry, sır verir gibi kendisine yaklaştığında, kendisini kaptırarak o da eğilmişti. "Evliymiş."

Louis gülmek istese de karşısındaki çocuğun sert bakışları yüzünü kahve kupasının arkasına saklamasını sağlamıştı.

"Eşiyle liseden beri berabermiş, buna inanabiliyor musun? Kim kime o kadar uzun katlanır?"

"Ben katlanamazdım açıkcası." Louis samimiyetle konuştuğunda Harry bu yüzden onun yanında kimseyi görmediğini düşünmüştü.

"Ve dedi ki," Harry bir derin nefes alarak devam etti. "Kendilerine partner arıyorlarmış. Bu kişinin kadın olmasını istiyorlarmış. Fakat Riley benden çok hoşlandığını, eşini ikna ettiğini söyledi."

Louis şokla gözlerini büyümesini engelleyemedi. "Sen ne dedin?"

"Böyle bir ilişki aramadığımı söyledim. Bir süre daha konuştuk. Tarih öğretmenliği yapmaya başlamış ve çocuk sahibi olmak istiyormuş ama şu anki öğrencileri canına okuduğundan bunu ertelemiş falan filan."

Louis, şekeri eksik kahvesinden keyifsizce bir yudum aldıktan sonra sehpasının üzerine bıraktı. "Zavallı Harold, seks objesi olarak görüldün."

Harry gözlerini devirip bakışlarını elini teselli verircesine saçlarına götürüp okşamaya başlamış çocuğa baktı. "Sen sadece gerçek aşkını arıyorsun ama toplum sadece senin vücudunla-"

Louis'nin eli sertçe saçlarından ittirildikten sonra cümlesi bölünmüştü. "Buna devam edersen, yemin ederim arayıp kabul ettiğimi söylerim ve ikisinden birisini kendime aşık edip, onunla evlenirim."

Louis geri çekilircesine ellerini havaya kaldırdı ama sesinin alayla çıkmasını önleyememişti. "Şş, tamam. Sakin ol. Tabii ki de ikisi birden sana aşık olur. Sen muhteşem birisin."

"Evet, biliyorum." Harry elini omzunun üzerinden savurarak hayali uzun saçlarını geriye attırdı. "Belki de mutlu çifti rahat bırakmalı ve seni kendime aşık etmeliyim. Bu daha çok şeyi kanıtlar."

Harry yarıladığı kahvesini mutfağa bırakıp paltosunu alırken Louis hissettiği kadar sersemlemiş görünmemeye çalıştı.

"Ya, ya dene bakalım." Gergin kahkahasını havaya bıraktıktan sonra devam etti. "Zaman kaybı dışında bir şeye yaramayacak, sen benim sevgime asla sahip olamazsın."

Harry, kendisine okunan meydan okumaya sadece gülerek evden ayrıldı.

Somebody Else l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin