(No.9) Matthew Slater

2.4K 284 246
                                    

Louis, ellerini onun koltuk altına sararak odanın ortasına doğru çekiştirdi. Normal bir zamanda Louis, Harry'yi iki adım uzağa ittirmesi bile imkansızken, şimdi kendisinin üç katı olan ve baygın bedeni, evin kapısından koltuğuna kadar sürüklemişti.

Evinde Zayn'in barda ettiği kavgalar, ve tabii ki annesi, sayesinde bulunan banyosunda ilk yardım çantasını alıp içeri geri döndü. Sehpanın üzerinde bulunan boş çay fincanlarını kenara ittirerek kendisine yer açtı.

Harry'nin yaralarını tentürdiyotla silerken Harry kendisine gelmişti. Louis yavaş olmaya çalışıyordu fakat ilaçlı pamuk her yarasının çevresine baskı uyguladığında yerinden sıçrıyordu.

"Louis-" Harry'nin aralık dudaklarından çıkan kendi ismiyle, Louis istemeyerek -belki isteyerek- pamuğu yarasına biraz daha sertçe bastırdı.

"Sonra konuşabiliriz, kendini yorma" diye mırıldandı, tok çıkan sesiyle. Harry, ona bayık gözleriyle bakıp birkaç kere gözlerini kırpıştırdı. Çektiği acı; birbirine bastıramadığı dudaklarından, her mimiğinde kısılan gözlerinden veya sıkamadığı parmaklarından belli oluyordu. Louis, ona baktıkça öfke doldu ve kendisini tutamayarak sordu. "Bunu sana-" Harry'nin gözleri tavandan kendisine çevrildiğinde cümlesine devam edecek gücü kendinde bulamadı. "Bunu, o mu yaptı?"

Harry, onaylar anlamda gözlerini birkaç kere kırptı. Louis, yeni pamuğa oksijenli su döktükten sonra hızla Harry'nin yarasının üzerine bastırdı. Harry, bunun yakacağını düşündüğü için yaslı olan kafasını daha çok koltuğa bastırmış ve Louis'den kaçmıştı.

Louis, biraz önce vücudunda biriken sinirle ayağa kalkıp onun bacaklarının arasına girdi ve kafasını sabitleyerek sırasıyla pamuğu; kaşında açılmış yaraya, dudağının kenarına ve şişmeye başlamış gözünün pıhtılaşıp, açılmış yerlerinde gezdirdi. Yaraların iz bırakmaması için son kez krem sürüp yaraların üzerini kapadı.

Dolaptan aldığı buz jelini, Harry'nin eline tutuşturmadan önce yırtılıp kanlanan tişörtü, kafasından çıkarmaya çalıştı. Fakat Harry istemediğini söyleyip, kaburgalarından şikayet edince, Louis tişörtünü ortadan yırttı.

Harry'den ilk önce sarsılmadan dolayı büyük bir inleme geldi ve bu beraberinde hıçkırıkları ve gözyaşını getirdi. Louis, geriye itildiğinde, düşmemek için sehpaya tutundu.

"Git, git buradan!" Harry'nin hıçkırıklarına karışmış çığlıkları evinde yankılandığında Louis gözlerini onun vücudundan çekmemişti. Tamam, şu an şoka girmesinin veya birine acıması için doğru bir zaman değildi. Bu yüzden Harry'nin bütün bağırışlarını veya güçsüz itişlerini görmezden geldi. "İstemiyorum- Tanrım! Beni rahat bırak. Beni böyle görmeni istemiyorum!"

"Ne?" Louis, güçsüz sesiyle konuştu. Louis onun neyden bahsettiğini anlamıyor bir halde dikilirken, Harry'nin şiddetli ağrısı ve her defasında elleriyle vücudunu kapamaya çalışması devam ediyordu. "Tam bir ezik olduğumu düşüneceksin, kendimi koruyamadığımı. Her defasında başarısızlığa uğrayıp, sana geldiğimi düşüneceksin."

Louis, ona karşı çıkmak istedi. Kendisinin, ona neler ifade ettiğini anlatmak istedi. Fakat tek yapabildiği sayıklamak ve kafasını olumsuz anlamda sallamak olmuştu.

"Ki yaptığım da zaten bu ya," diye mırıldandı kendi kendine. Artık kendisini saklamaya çalışmayı bırakmıştı. Konuşmadan önce geldiğinden beri ikinci kere göz teması kurdu. "Başka nereye gideceğimi bilemedim, özür dilerim."

Louis, sonunda sesini bulduğunda Harry, biraz daha sakinleşmiş görünüyordu. "Tabii ki de buraya geleceksin. Başına ne gelirse, yine buraya geleceksin anlıyor musun? Şimdi bırak sana yardım edeyim."

Somebody Else l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin