-Teog hediyesi olsun-
13.01.2017
Baekhyun
Ağrıyan şakaklarımı ovalarken yatak odasına girdim. Banyodan su sesleri geliyordu, Taeyeon henüz işe gitmemiş olmalıydı. Bense işten izin alıp gelmiştim katlanılamaz bir baş ağrım vardı.
Üstümdeki kıyafetleri gri pijamalarım ile değiştirdim ve çekmeceden ağrı kesici kutusunu çıkardım. İçinden iki tane alıp komidinin üzerinde duran suyla beraber yuttuktan sonra yatağın içine girdim. Bu sırada su sesleri kesilmişti.
Taeyeon üzerine geçirdiği pembe bornozu ile çıktı banyodan, ıslak sarı saçlarını kuruluyordu. Beni gördüğünde ufak çaplı bir şok yaşadıktan sonra elindeki havluyu bırakıp yanıma geldi.
"Baekhyun?" Yatağın kenarına oturdu ve elini alnıma uzattı hemen, anlıyordu hasta olduğumu.
"Ateşim yok, başım ağrıyor sadece."
Üzgün bir surat ifadesi ile onayladı beni.
"Yarın akşama kadar gelemeyeceğim ben ne yapsak ki? Anneni mi çağırsak?"
Yorgun bir şekilde reddettim onu.
"Başım ağrıyor yalnızca. Ağrı kesici aldım, akşama geçer."
Kararsız kalmıştı bunu bakışlarında görebiliyordum. Yine de beni onayladı. Alnıma bir öpücük bırakıp giyinmek için kalktı yanımdan. Ben de gözlerimi kapatıp uyumak için yorgana daha çok sarıldım.
*****
Lanet zil sesi çalıyor ve başım titriyordu. Gözlerimi araladım yavaşça, oda karanlıktı. Saatlerdir uyuyor olmalıydım. Yastığımın altından çalan telefonu çıkardım. Hem seslideydi hem de titreşimde. Uyanmak için güzel yöntem.
Arayan, Chanyeol'du.
Teklifini kabul edip, sözümü tutacağımı söylediğimden sonra bir kaç gün geçmişti yalnızca. Bu sürede sık sık konuşmamıştık çünkü bu Taeyeon'a karşı vicdan azabı çekmeme neden oluyordu.
"Baekhyun." Telefonu açıp kulağıma yaklaştırdığımda kalın sesi doldu kulağıma.
"Chanyeol." Sesim boğuk ve hırıltılı çıkmıştı muhtemelen saatlerdir uyuyor olmamdan kaynaklıydı. Baş ağrım da ciddi derecede hafifleşmişti üstelik.
"Bu gece boşsundur umarım, seni almaya geliyorum."
Yattığım yerde doğruldum birden. İstemsizce karnım kasılmış ve kalp atışlarım hızlanmıştı. Bir cümlesi ile adrenalin salgılıyor olabilir miydim?
"Ne kadar sürede burada olursun?"
"Yirmi dakika."
Dudaklarımı dişlerken yataktan kalktım hızlıca. Kısa bir baş dönmesinin ardından kendimi toparlayıp basit bir veda ile kapattım telefonu.
Hazırlanmak için yirmi dakikam vardı yalnızca. Odanın ışığını açıp kendimi karanlıktan kurtardıktan sonra ilk işim banyoya koşmak oldu. Hızlı bir duş almadan önce bacaklarımı tıraşladım. Saçlarımı da yıkayıp on dakika bile sürmeyen duşumdan çıktım.
Havluyla kendimi kurulurken bir yandan da dolabımın önünde dikiliyordum. Büyük bir ihtimal bu son görüşmemiz olacaktı bu yüzden, aklında ve aklımda iyi görünmek istiyordum.
Açık renk bir kot pantolon ve üzerine de beyaz salaş bir kazak seçtim. Siyahın bana yakıştığını biliyordum ancak beyazda ap ayrı bir öz güvenle doluyordum, en azından eskiden Chanyeol böyle derdi. Lisedeki zamanlarım aklıma dolunca dudaklarımı dişledim. Çoktan giyinmiş ve saçlarımı kurutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise (Chanbaek)
FanfictionChanyeol nefes alışınla boşalacak kadar beni etkilerken, bıraktığın kelebeğin kanatlarından daha narin olan busenle kalbimde papatyalar açtırmıştın. -Melody