Son

1.8K 131 100
                                    

Tarihi hesaplamaya üşendim

İçine bir çok eşyamı doldurduğum kocaman kırmızı valimizi arkamdan çekiştirerek iki katlı evden dışarı çıktım. Annem yeni aldığı arabasının kornasına asılarak acele etmemi işaret ediyordu. Gıcık korna sesi bile moralimi bozamazdı. Ona gülümseyip açık olan bagaja valizimi yerleştirdim ve öndeki yolcu koltuğuna yerleştim.

Geçtiğimiz aylarla Chanyeol ile beraber baş vurduğumuz yurt dışı eğitim programından onay almıştık. Ve şimdi havalimanına gidiyordum. Bir buçuk saat sonra Kanada'ya bir uçuşum vardı. İçim kıpır kıpırdı!

Annem arabayı yola çıkardığında radyoyu açmış ve arabanın içine melodinin yayılmasına izin vermiştik.

"Heyecanlı mısın?"

Parmaklarım dizimin üzerinde hareket edip duruyor ve ayağımı sallıyordum. Elbette heyecanlıydım. Sorulacak soru muydu bu!

"Deli gibi."

İlk defa annemden uzakta, tek başıma ülke değiştiriyordum. İlk defa Kanada'ya gidiyordum. İlk defa kıta değiştiriyordum!

"Dünyanın çevresini dolaşacaksın neredeyse ve sonra bir bakmışsın, Kanada'dasın."

Annem beni rahatlatmak yerine daha da geriyordu ama onun da heyecanlı olduğunu bildiğimden ses etmedim.

"Chanyeol ile beraber olacak olmanız çok hoş."

Annem ondan hoşlandığımı bildiğinden dolayı yanaklarımı kızartıyordu.

"Onunla olmak, güzel."

Cümlemin ortasında duraksayıp düşünmem gerekmişti. Onunla olmayı nasıl tarif edebilirdim ki? Bana bakışını, dokunuşu ve öpüşünü. Hissettirdiklerini. Tarifi imkansız derlerdi kitaplarda, filmlerde. İnanmazdım ama gerçekten öyleydi. Öleyim, öleyim de o yanağındaki gamzesine gömsünler beni.

Şarkılara eşlik ettiğimiz yolculuktan sonra sonunda havalimanına ulaşmıştık. Arabayı park yerine bırakıp koca kırmızı valizim ve yanımda annemle beraber içeri girdik. Bir kaç pasaport işleminden sonra valizimi teslim etmiş ve sonunda o büyük ana gelmiştik.

Annemle vedalaşma anına.

Chanyeol benden bir hafta sonra orada olacaktı bu yüzden şimdi tek gitmeli ve eğitimime başlamalıydım.

Bu yüzden kollarımı hemen hemen benimle aynı boyda olan güzel kadına doladım.

"Ağlama anne. Beni de ağlatacaksın. "

Boynuma doğru hıçkırsa bile o güzel kokulu saçlarına bol bol öpücük kondurdum ve sevdim. Uzun süre annemi görmeyecektim ve benim gibi ana kuzusu olan birisi için, ah çok zordu!

Sonunda ondan ayrılıp son kontrollerden geçtim ve dış hatlar kapılarının bulunduğu bekleme salonuna ulaştım. Yanıma aldığım sırt çantamdan kitabımı çıkarıp kapılar açılana dek kaldığım yerden devam ettim. Sonrasında sonunda kapılar açılmış ve uçağa bilebilmiştim

Heyecanlı olduğunu söylemiş miydim? Kalbim deli gibi atıyordu. Yolculuğumun ilk iki saati hiç bıkmadan camdan dışarıyı izleyerek geçmişti. Vay be demek bulutların üzeri burasıydı ha?

Sonrasında biraz kitap okumuş ve geri kalanında uyumuştum. Kemerleri bağlama anonsu ile beraber hostesin beni uyandırması ile şimdiden pelteye dönmüş bedenime söz geçirip bir şekilde kemeri bağlamıştım ve sarsıntılı sayılan inişle tamamen uyanmıştım.

Promise (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin