Yunan tanrılarına taş çıkaracak beden Park Chanyeol

3.6K 230 90
                                    














ÖNEMLİ!!! Beybilerim okurken bölümün üzerinde yazan tarihe dikkat edin olur mu?

06.01.2017

*Baekhyun*

Önümdeki alışveriş sepetini iterken bir yandan da elimde hazırladığım alışveriş listesini kontrol ediyor hem de reyonlara göz gezdirip canımın çektiği şeyleri de sepete atıyordum.
Bu benim rutinlerim arasındaydı. Sadece bu defa yalnızdım. Genelde nişanlım Taeyeon ile birlikte bir liste hazırlar, ardından da beraber markete gelip alışverişi yapardık. Aynı evde beraber oturduğumuz için bu tür şeyler bizim için birer rutin haline dönmüştü.

Listede yazan meyveli yoğurtları almak için reyon değiştirdiğim sıra gözüm ilk olarak Taeyeon'un favorisi olan böğürtlenli yoğurtlara kaydı. Bir paket ona ve bir paket de bana çilekli yoğurt!

Yoğurtları arabaya yerleştirip önüme döndüğümde uzun bir cüsse ile karşılaştım. Bakışlarım yavaşça yukarı kaydığında göz göze geldik ve içimden koca bir küfür savurdum kendi kendime. Karşımdaki lisedeki sınıf arkadaşım Park Chanyeol muydu yoksa bilinç altım bana tuhaf oyunlar mı oynuyordu?

"Merhaba, Baekhyun. "

Yutkundum yavaşça. Elbette karşımdaki Yunan tanrılarına taş çıkaracak beden Park Chanyeol'du.

Boğazımı temizledim ilk önce ve gözlerim reyonlara kayarken mırıldandım.

"Merhaba, Chanyeol. "

Gözlerim benden bağımsız şekilde siyah ince kazağı altından kendini belli eden kol kaslarına kayıyordu. Ocak ayındaydık bu adam mont giymek nedir bilmez miydi?!!

"Uzun Zaman oldu. "

Her ne kadar yüzüne bakmasam da onun gözlerini ayırmadan bana baktığını görebiliyordum. Kısa bir an sonra pes ettim. Hadi ama! İrislerim onun kusursuz bedenine, yüzüne kaydı.

Lisedeyken kullandığı gözlükleri yoktu. Hatta bir çift renkli lens yerini almıştı. Siyah saçları kahverengiye dönmüştü. Sanki gittikçe daha da uzamış gibiydi. Lisedeyken hafif hafif yapılanmaya başlayan vücudu şu an mankenlere taş çıkaran bir fizik haline gelmiş hatta ona gururla bu siyah, vücudunu saran kazağı giydirmişti.

Gözlerim istemsizce aşağı kaydı. Süt kutusunu tuttuğu eli ve diğer eli de cebindeydi. Acaba parmaklarına yüzük var mıydı? Evlenmiş miydi? Peki acaba benim gibi nişanlısı var mıydı? Belki bir kız arkadaşı vardır. Yutkundum yavaşça. Hayır bunlar Chanyeol'a göre şeyler değildi. O hayatının ilk kırk senesini bekar geçirmek istiyordu. Chanyeol bana anlamsızca baksa da göz devirdim.

"Nasılsın?" Kalın sesi şimdi yerine oturmuş,  cüssesine uygun bir erkeksilik yayıyordu.

"İyiyim. Ya sen nasılsın?" Parmaklarım istemsizce market arabamın kulpunu kavradı. Delice bir istekle cebindeki elinin parmaklarında yüzük olup olmadığını merak ediyordum.

"Ben de iyiyim. "

Derin bir nefes aldım. İşte bu kadardı. Değil mi? Yani kesinlikle daha fazlası değil. Daha fazlası. Söz. Hasiktir.

Aklıma lisenin ilk dönemi yaklaşırken birbirimize verdiğimiz söz geldiğinde bir adım geri çekildim. Saçmalama Baek Byunhyun! Sen artık yirmi dört yaşında Kocaman adam oldun! Senin nişanlın var! Saçma sözleri getirme aklına.

"Senin..... Amerikaya gittiğini sanıyordum. " ayakları üzerinde yaylanırken bu alışkanlığının değişmemesi bende eskilere dair ufak tefek şeyler uyandırıyordu. Bu yüzden çaktırmadan bir kaç santim daha geriye kaydım.

"Gittim. Ve döndüm. Üniversiteyi bitirince. " gözlerim yeniden gözlerini bulduğunda ufak bir tebessüm verdim.

Amerikaya gitmek için deli divane olduğum lise dönemim dolmuştu aklıma. Sonunda başarmış ve Kaliforniya'ya gitmiştim okumak için.

"Ya sen?" Diye sordum. Kendisi sıkı bir basketbol aşığıydı. En çok istediği şeylerden birisi Los Angeles'a gidip, Lakers'ı izlemekti.

"Ben hep buralardaydım. Yalnızca yazları Los Angeles'a gidiyorum." Yüzüme ufak bir tebessüm sıçradı anında. O'nunla alakalı şeyler yedi yıl sonra bile beni gülümsetebiliyordu.

Aynı yedi yıl önce Amerika'ya giderken arkamda bıraktığım gibiydi. Hala konuşurken gözlerini hafifçe irileştiriyor, düşünürken dudaklarını büzüyor veya çoğu Zaman alt dudağı öne doğru kayıyordu. Gözlük takmayı sevdiği halde gözlükleri yoktu çünkü lisedeyken bile niyeti gözlerini çizdirip, gözlükten kurtulmaktı. Boyu sanki daha da uzamış gibiydi. Rengi açılmış saçları lisede yaptığı gibi havaya kalkmıyor aksine alnına dökülüp onu daha da genç gösteriyordu. Park Chanyeol, lisedeki samimiyetinden gram kaybetmiş gibi durmuyordu üstelik.

Alnıma dökülen saçlarımı toparlamak adına elimle düzelttiğim anda gözleri elime kaydı. Aynı şekilde ben de irislerimi yukarı kaldırdım, nişan yüzüğüm parlıyordu resmen. Hemen elimi aşağı indirip arabayı kavradım yeniden. Chanyeol'un gözünden geçen halay kırıklığı dalgası mıydı yoksa ben mi kendimi bir şeylere avutuyordum emin değildim çünkü içten içe o anlık hüznün benim için olmasını istiyordum.

"Yüzük..." Diye başladı.

Dudaklarımı bir kaç saniye birbirine bastırdıktan sonra mırıldandım.

"Nişanlandım. " başıyla beni yavaşça onayladı. O an beynime lisedeyken yaptığımız konuşmalar doluyordu tek tek. Chanyeol evlenmeye sıcak bakmıyordu, çocuk istemiyor yalnızca hovardalık yapmak istiyordu. Tek derdi bir gecede üçlü yapıp doruğa çıkmaktı. Ancak tabi bunu herkes bilmiyordu. Başımı iki yana salladım.

"İstediğin şey güzel bir yuvanın olmasıydı. " az önceki enerjisinden eser kalmamış bir şekilde konuştuğunda soluk bir tebessüm yerleştirdim yüzüme.

"Umarım olacak. Gitmem gerek Chanyeol. İyi günler. " başımı eğerek selam verdiğimde hala elinin cebinde olması ve benim parmaklarını görmemem beni deli ediyordu. Ancak, benim nişanlanmama bu denli tepki vermesi belki de onun hala bekar olmasındandı.

"Baekhyun dur. " yanından geçerken Chanyeol'un kolumu kavramasıyla beraber durup ona döndüm.

"Bana numaranı verir misin?" Elindeki son model telefonu bana doğru uzattı. Tuşlar açıktı.

Bir numaradan bir şey olmazdı değil mi?

Telefonu kavrayıp numaramı yazdıktan sonra bir şey demeden arkamı döndüm. Aklımda dolanan şeyse iki elinde de yüzüğün olmayışı idi.

Bir nişanlım varken ve yaza evlenecekken durup eskisi gibi Park Chanyeol'u düşlemem yanlış bir hareketti. Bu yüzden almam gereken şeyleri alıp listeyi tamamladığımda hızla kasaya ilerledim.

*****

Yeni bir fic. Aslında mini-fic. Çünküsü kafamda kurduğum plana göre bi 10 bölüm falan olacak. Hehe

Umarım seversiniz. Keyifli okumalar.

-Melody

Promise (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin