Ben ona hep güzel bakardım

1.5K 173 49
                                    

09.01.2017

*Baekhyun*

Chanyeol arabayı durdurduğunda geldiğimiz yer biraz bile tanıdık değildi çünkü bir genel otoparktaydık.

"Bundan sonra yürümemiz gerek."

Onu onaylar bir mırıltı eşliğinde beraber arabadan indiğimizde arabanın önünden dolaşarak onun yanına vardım. Arabayı kilitledikten sonra beraber katlı otoparktan çıkış yaptık.

Ocak ayının başlarında olduğumuz için hala bir çok yerde yılbaşı süslemeleri duruyordu. Sokaklar Işıl ışıldı. Ve şimdi yürüdükçe gittiğimiz yer beynimde anlam kazanmaya başlıyordu. Bu sokaklar benim lise döneminde saatlerimi eskittiğim sokaklardı.

Başımı Chanyeol'a çevirdiğimde aynı anda bana döndü, ufak bir göz kırpışın ardından kolunu omzuma dolayarak beni yönlendirdi.

Gündüz kafe, akşam pub olan mekanlarla dolu, yıllardır barlar sokağı olarak geçen sokağa çıktığımızda derin bir nefes aldım. Mavi'ye gidiyorduk çünkü benim burada sevebileceğimiz tek yer orasıydı. Ve doğru da tahmin etmiştim. Biraz ilerledikten sonra iki kafenin arasında duran bina kapısından içeri girdik. Yenilenmiş bina içinde ilk katın merdivenlerini çıkarak Mavi'ye giriş yaptık.

Yıllar geçmiş ve Mavi bir çok kez yeniden dekore edilmişti ancak her zaman oturduğum sol kısım hala boydan boya camlara ve uzun ağaç masalara ev sahipliği yapmaya devam ediyordu. Beraber her zaman oturduğum masaya ilerledik ve Chanyeol beni bir türlü bırakmadığı için yan yana masaya yerleştik.

Çevreme bakarak derin bir iç çekmeme mani olmamamıştım. Şimdi önümde çay ve sigaram olacaktı ve ben yine camdan dışarı bakıp yeşil alanı izlerken düşüncelere dalacaktım.

Sanki beynimi okumuş gibi Chanyeol bir paket sigarayı önüme bıraktı. Başımı ona çevirdiğimde üzerindeki ceketten kurtulmuş, siyah boğazlı kazağı ile bana bakıyordu. Chanyeol her ne kadar saçlarının tonunu açtırmış ve gözlüklerinden kurtulup lensleri tercih etmiş olsa da, siyahtan Vaz geçemeyen bir tutkundu.

Onun aksine ben üzerimdeki vizon rengi uzun paltoyu çıkardım. İkimiz de fazlalıkları karşı sandalyelere attık. Ne ara siparişi verdiğini anlamamıştım Chanyeol'un, önümüze birer çay bırakıldığında.

Ona döndüğümde yüzü olması gerekenden daha yakındı sanki olmasını gerektiren bir uzaklık varmış gibi. Biraz daha bana eğildiğinde alnını alnıma dayadı.

"Eskileri yad edelim." Fısıltısından sonra dudaklarındaki sigarayı çekip benim dudaklarıma yerleştirdi. Cebinden bir çakmak çıkarıp ucunu yaktığında derin bir nefes çektim sigaramdan. Dumanın ciğerlerime dolduğunu hissedebiliyordum. Daha sonra sigarayı iki parmağım ile kavrayıp kendimden uzaklaştırdım. Dudaklarım arasından süzülen duman Chanyeol'un yüzünde dağılıyordu.

Chanyeol'da sigarasını yaktığında başımı cama doğru çevirdim. Eskisine göre kaslı kolları karnıma dolanıp beni kendisine yasladı. Başımı ona dayayarak cama doğru döndüm. Burnunu saçlarıma sürterken kısa bir an gerçek huzuru hissetmiştim. Gözlerim istemsizce kapandı.

"Hala aynı kokuyorsun Baek."

Gözlerimin dolmasına izin vermemek adına Ard arda kırpıştırdım gözlerimi. Chanyeol'a daha fazla yaslandım. Sonunu gördüğüm sigarayı küllüğe bastıktan sonra Chanyeol'un elini kavradım. Yüzüklerimiz üst üste geldiğinde başımı Chanyeol'a doğru çevirdim.

Evet, belki nişanlı olan birisinin başka bir adamın kollarında olması doğru değildi ancak zaten her zaman doğrular sizi Mutlu etmezdi. Bazen en büyük yanlışlarınız sizi mutluluğa sürüklerdi kaostan çok.

İkimiz de yüzüklerimize odaklanmıştık. Tek yudum bile almadığımız çaylarımızın dumanı çoktan gitmişti. Etrafımızda insanlar vardı ama hiç biri umurunuzda değildi.

"Birbirimize bir söz vermiştik hatırlıyor musun Baekhyun?"

Gözlerimi kapatıp kendime küfrederken Chanyeol'a doğru yaslandım.

"Hiçbir zaman unutmadım. "

Flashback

11.01.2010

Chanyeol ile beraber okuldaki son etütten de çıkıp karnımızı doyurmak için Mavi'ye gelmiştik. Çünkü ikimiz de buranın pizzalarına bayılıyorduk. Ortak söylediğimiz pizzanın gelmesini beklerken kolalarımızdan yudumluyor aynı zamanda da önümüzdeki jenga cebelleşiyorduk.

"Hayır Chanyeol, yenileceksin."

Bana inat bir şekilde bir tahtayı daha çekip en üste koydu.

"Hayır Byun, sen yenileceksin. "

Orta sıradan tam olan taşlardan dış taraftakini sorunsuz bir şekilde çekerek üste, onun tahtasının yanına yerleştirdim.

"Ben asla yenilmem güzellik. " ona doğru göz kırpıp alayla mırıldandığımda bana göz devirmişti.

"On altı. " gördüğüm şey ile mırıldandım.

"Ne?"

"Oyun bitince benim için on altıncı taşı bul."

Anlamasa bile beni onayladı ve bir taş çekmek için çocukça bir şekilde odaklanmaya çalıştı. İkimiz de oyunlarda şanslı olan tarafın ben olduğumu biliyorduk.

Ve tahmin ettiğim gibi oldu. Tahta kule sallandı ama yıkılmadan Chanyeol onu kavradı ve etrafa saçılmasını engelleyerek bilinçli şekilde yoktu jenga taşlarını.

İkimiz de aynı anda taşları kontrol etmeye başladık. Elime geçen taşları kontrol ediyordum.

"Yirmi bir"

"On dokuz. Ah neden on altı değilsin. "

"Seksen bir"

"Saçmalama Chanyeol on sekizdir o."

Başımı kaldırıp gerçekten de on sekiz olan taşı tersten bakışına gülümsedim.

"Buldum Baekhyun. On altı." Bu defa doğru olan tahta parçasını bana uzattı.

"Şimdi söyle neden on altı?"

Omuz silkerek taşı önüme bıraktım ve çantamdan siyah keçeli kalem çıkarttım. Bu oyun taşlarının hepsine bir isim, tarih vb şeyler yazılmıştı. Hevesti belki ama ben de özenmiştim. Ve on altıyı seçmiştim çünkü kenarı temiz olan bu vardı yalnızca. En azından benim gördüğüm.

Kalem ile yatay, kısa yüzeyine '11.01.2010 Chanyeol & Baekhyun' yazdım.

Karşımda sessizce beni izleyen Chanyeol'a döndüğümde çoktan tüm taşları kutunun içine toplamıştı bile. Son taşı da kutunun içine attım. Ardından kapağı kapatıp yanımıza bıraktık.

Servislerimiz açıldığında ve pizzalarımızı yemeye başladığımızda bile sessizdik. Chanyeol pizzadan kestiği diliminden ısırıp başını sonunda konuşmak için kaldırdığında güzel bir bakışla ona baktım. Ben ona hep güzel bakardım.

"Bundan yıllar sonra bile beni bulup benimle sevişeceğine dair bana söz ver."

Belki ileride kulağıma çok saçma gelecekti ve hatta hatırlayıp gülecektim ancak o an bana en mantıklı gelen şeydi bu söz.

"Söz veriyorum. "

Flashback end

"Yıllar sonra seni buldum Baekhyun. " Chanyeol'un oldum olası nefesimi kesen kalın dudakları kulağıma temas ediyordu o kelimelerini sarf ederken.

"Yıllar sonra seni buldum ve sözünü tutmanı istiyorum."

Başımı hafif bir açı ile ona çevirdim. Güzel dudaklarını öpsem hangimiz günahkar olurduk? Ben ona yıllar geçmesine rağmen üstü kapatılamaz şekilde vurulduğum için asıl günahkar ben miydim? Yoksa nefesimi kesecek kadar güzel bakması yüzünden beni yoldan çıkarırken günahkar o muydu?

*******

- Melody

Promise (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin