Çok seveceğin bir yere

1.7K 174 56
                                    

09.01.2017

*Baekhyun*

Elimdeki kumandayı kanepeye bırakarak elimi kucağımda duran mısır kaseme daldırdım. Televizyonda We Got Married açıktı ve ben Taeyeon'un eve dönmesini bekliyordum. Gerçi gelmesine daha bir buçuk saat kadar vardı ama yine de yapacak daha iyi bir şeyim yoktu.

Bardağımda kalan son kolayı mideme gönderdiğim sırada telefonumun melodisi fazla büyük olmayan salonuma yayıldı. Uzanıp sehpanın üzerindeki telefonu kavrarken bir yandan da televizyonun sesini kısıyordum.

Tanımadığım bir numara ekranda yazıyordu. Tereddüt etsem de kısa süre sonra yeşil simgeye basarak telefonu cevapladım. telefonu kulağıma yerleştirirken aklımdan onun olmasını istediğimi geçiriyordum.

"Baekhyun?" Chanyeol'un hırıltılı sesini işittiğimde oturduğum yerden dikleştim. Tanrım.

"Chanyeol?" Karşı taraftan aldığı nefesleri duyabiliyordum. Ayaklanıp salon camına doğru adımladım.

"Nasılsın?"

Ellerimi cama yerleştirip karın atıştırdığı Seoul sokaklarına daldı gözlerim yavaşça. Chanyeol'a numaramı verirken ciddi bir şekilde arayacağını bilmiyordum bu yüzden de oturup telefon başında beklememiştim ancak o gerçekten aramıştı.

"İyiyim. Ya sen?"

"Ben de iyiyim" karşı taraftan bir kaç ses geldi kısa süreliğine Chanyeol'u duyamadım ama hemen ardından sesini işittim.

"Bugün bir planın var mıydı?"

Saat dört buçuk iken plan sormak için biraz geç kalıp kalmadığını ona söylemek yerine dudaklarımı dişledim. Lisedeki Baekhyun'u gerimde bıraktım sanıyordum ancak oldukça yanılmıştım anlaşılan.

"Sanırım yoktu. "

"Güzel. Benimle bir şeyler yer misin?"

Yine, lisedeki Baekhyun olsaydı bu bir çıkma teklifi mi diye atlardı. Ben de atlamak istiyordum. Gençliğim gözlerimin önüne geliyordu sanki çok yaşlanmışım gibi.

"Neden olmasın. "

"Bana adresini mesaj at. Bir saat sonra gelip seni alacağım. "

Daha sonra birbirimize veda ettik. O sırada gözüme sesi kısılmış ancak hala televizyonda oynamakta olan program takıldı. Taeyeon'u aklımdan tamamen çıkartmıştım.

Bu yüzden telefonu kapatıp banyoya suyu hazırlamak için giderken telefonumda sık arananlardan Taeyeon'u bulup aradım. Telefonu kulağım ile omzum arasına yerleştirip banyoya girdim. İlk hedefim tabi ki küvetti. Küvette harcayacak kadar vaktim olmadığından sıcak suyu açarak ısınmasını beklerken telefon da açılmıştı. Karşı hattan Taeyeon'un yumuşak sesini duydum.

"Baekhyunnie~"

"Taeyeon. " su sesini almaması için banyodan çıkıp sırtımı koridorun duvarına yasladım.

"Bir iki saate evde olacağım. " kıkırdayarak konuşurken ona eşlik ettim.

"Taeyeon benim bir işim çıktı. Bir saate evden çıkacağım. Geldiğimde görüşürüz olur mu?"

Modunun düştüğünü hissetsem ve içimde onu bu gün ektiğimi göz ardı etsem de diğer yandan Chanyeol ile bir yemeğe gideceğim için oldukça hevesliydim.

"Olur tabi. Kendine dikkat et. " aynı şeyleri ona tekrar edip veda ederek kapattım telefonu. Banyoya geçerek ısınmış suyu ayarladım. Üzerimdekilerden kurtularak kendimi duş kabinine attım.

Yıllardır değiştirmediğim kokum olan vanilyalı şampuanı elime boca edip saçlarımı iyice köpürttüm. Chanyeol'un biz lisedeyken bu kokudan hoşlandığını biliyordum ve ben de yıllardır aynı kokuyu kullanıyordum. Amerikaya gittiğimde bile değiştirmemiştim. Taeyeon bazen bu kokuyu boğucu buluyordu ancak ben hiç değiştirmeyi düşünmedim.

Çabucak bir duş aldım. Daha hazırlanmalıydım. Bornozumla beraber saçlarımı kurulurken yatak odasına geçtim. Kırık beyaz boğazlı bir kazak ile siyah pantolonumu yatağın üzerine bıraktım. Şu sıra kilo verdiğim için alt çekmeceden bir kemer de bulmuştum.

Hızlıca iç çamaşırımı ve çıkarttıklarımı giyinip saçlarımı kuruttum. Genelde hiç bir zaman bir yere yetişemezdim böyle bir huya sahip olunca artık çabuk hazırlanmayı kendime görev biçmiştim. Saçlarımı kuruttuktan sonra aynalımın önüne oturdum. Yüzümü kremlerken makyaj masasının çekmecesini açtım ve diplere doğru karıştırdığımda aradığımı bulmuştum. Gri kadife kutuyu açarak içinden bana göz kırpan gümüş ve siyah işlemeli ince yüzüğü çıkarıp sağ elimin yüzük parmağına geçirdim. Kilo verdiğimden hala denk gelen yüzükle beraber gülümsedim. Bu yüzük Chanyeol ile beraber lisedeyken aldığımız yüzüktü. Ben hala saklıyordum ancak Chanyeol'dan emin değildim yalnızca saklamasını umuyordum.

Parfüm sıktıktan sonra çoktan bir saatin geçtiğini fark ettim. Telefonumu cebime yerleştirip kapıya ilerledim. Tabi bu sırada kısaca evi kontrol etmiştim.

Cüzdanım ve telefonumu alarak botlarımı giyip evden çıktım. Asansördeyken cebimdeki telefon titredi. Mesaj bir saat önce kaydettiğim Chanyeol'dandı. Geldiğini bildirmişti.

Derin bir nefes alarak binanın kapısını ittim. Ocak ayında beyazlara bürünmüş olan Seoul'un sokaklarında siyah Mercedes'e yaslanmış olan Chanyeol tıpkı arabası gibi siyahlar içindeyken dikkat çekiyordu. Ellerimi vizon rengi kaşe montumun ceplerine yerleştirip ona doğru adımladım. Liseden sonra daha da mı uzamıştı bu çocuk yoksa ben mi kısalmıştım?

"Selam" yanına yaklaştığım sıra gülümsedim.

"Selam Baekhyun" benim için Mercedes'in yolcu kapısını açtığında ufak bir tebessüm ederek yerleştim koltuğa. Chanyeol arabanın önünden dolaşıp kendi yerine yerleştiğinde kemerimi takmıştım çoktan. O da kemerini taktığında yola koyulduk.

Chanyeol ellerini direksiyona yerleştiğinde gözüm ona doğru kaydı. Sağ elinde yüzük vardı. Bizim yüzüğümüzü takıyordu. Bu yüzden iyi ki nişan yüzüğümü çıkarıp bu yüzüğü takmışım diye geçirdim içimden. Ellerimi cebimden çıkartıp görebilmesi için sağ elim üstte olacak şekilde ellerimi kucağıma yerleştirdim.

"Eee bizi nereye götürüyorsun?"

"Çok seveceğin bir yere. "

Bana bakıp söylediğinde uzanıp radyoyu açtım. O sırada gözüm Chanyeol'daydı. İrisleri elime kaydı ardından bana dönüp sırıttı.

Tanrım.. Gülüşü...

******
Lay Lay Lay fizik ne kolay!

Fizik sınavını kaçırdım da -,-

- Melody

- Melody

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Promise (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin