Anne özlemiyle bakıyordu, sarılıyordu... İkra'nın gözleri mi daha çok yoksa Emine'nin gözleri mi daha çok parlıyordu birbirlerine bakarken Allah bilir. İkra, Emine'nin yüzünü avuçlayıp gülümseyerek "Sanki biraz ateşin var gibi." dedi. Emine gülümseyip omuz silkti. Babası endişeyle yanına geçip elini kızının alnına koyup "Ben niye hissetmedim?" diye sordu. İkra küçük bir tebessüm edip "Ben hissederim." dedi.
Emine İkra'nın elini tutup " Bizimle parka gelsene." diye teklifte bulundu. Babası "Kızım böyle yapılmaz ayıp." deyince Emine sadece onun gözlerine baktı. İkra gülümseyerek elindeki çiçeği verip "Tamam ama bu çiçeği eve götür. Üstüne bi şey al ve kardeşini de hazırlamak gerek." dedi. Emine sevinçten zıplayarak yaşasın dedi. Oyun parkında gittiler ve Emine ile doya doya oynadı. Adam onların bu neşesine uzaktan seyretmekle yetindi. İkra onları seyreden bir çift gözü üzerinde hissedince gözlerin sahibine baktı. Küçük bir tebessüm edip Emine'ye "Ben ufaklıkla ilgileniyim biraz. Baban sallasın mı seni?" dedi. Emine olumlu bir ses çıkarınca adamın yanına gelip
"Ben biraz ufaklıkla ilgileniyim adı ne?" dedi ve kollarına aldı. Adam "Umud" dediği an vurulmuşa döndü. Adam ne olduğunu sorunca zoraki bir gülümsemeyle geçiştirdi. Adam kızıyla ilgilenirken İkra küçük Umud'u bağrına bastı. Aklına geldi Umud'un cansız bedeniyle uyandığı sabah. Gözlerinden yaşlar süzülürken ağlamamak için zor tuttu kendini. Ağır olmuştu yaşadıkları. Ağır gelmişti öğrendiği şeyler ama nafile... Adamın telefonu çalınca açıp " Efendim Ceyda?" dedi. Kadında " Poyraz abi Emine'yi telefona versene sesini özledim." dedi. Poyraz telefonu kızına verip teyzesinin aradığını söyledi. Emine telefonu alınca İkra'nın yanına geldi. İkra'nın gözlerini görünce "Ne oldu?" diye sordu. İkra geçiştirmek istedi ama Poyraz "Derdi veren dermanı da verir İkra. Anlat çare bulalım. Yoksa Emine ağladığını görürse çok kötü olur." dedi. İkra acı acı gülümseyip "Düştüm..." dedi. Poyraz anlamayarak bakınca
" Düştüm... Hatta hâlâ da düşüyorum. Sonu olmayan bir boşluğa düşüyorum." dedi. Poyraz derin bir nefes verip "Bizim camide baygın yattığın gün ne oldu İkra?" diye sordu. İkra her şeyi yine yaşadı. Yine canı yandı ama alınmıştı, canının yanmasına değişen bir şey olmadı yani. Gözlerinden akan yaşları silip gülümseyerek "Bana Kur'ân-ı Kerim okumayı öğretir misiniz? Biliyorum ama elime aldığım an her şey uçup gidiyor." dedi. Poyraz onun anlatmak istemediğini anlamıştı. Gülümseyerek
"Tabii... Hafta sonları kursumuz var ama küçük kızlara. Isterseniz onlarla birlikte öğrenin" diye teklifte bulundu. İkra gülümseyip "Küçük kızlarla ha? Çok güzel olur." dedi. Poyraz'da
"Hafta sonu saat sabah on gibi ders başlıyor. Kursa gelin Poyraz Hoca ile görüşmek istiyorum deyin hallederler." dedi.
*-*-*-*-*-*-*-*-*
"Nefes almayı düşünüyor musun İkra? Nefes al. Ben sana zarar vermem bunu biliyorsun." dedi. Yine duyuyordu. Sesi bastırmak için yastığı kafasına bastırdı. Melek kafasını odaya uzatıp "İkra uyan." dedi. İkra doğrulup ona baktı. Yüzü sararmıştı. Gözlerini kısıp "Melek senin yüzün mü sararmış?" diye sordu. Melek gözlerini kaçırıp "Hamileliktendir." dedi. Kahvaltı masasındayken büyük bir sessizlik vardı, kulak tırmalayan. İkra olanları bir saniye bile düşünmeden duramıyordu. Melek bunu bilip ona yardım etmek istiyordu kendini bir kenara koyup. İkra'nın yere bakarak gülümsediğini görünce Melek "Hayırdır?" diye sordu.
"Tam karşımda öldü be! Sıktı kafasına öldü." deyip gülmeye devam etti. Melek yutkunamadı. Korku dolu gözleriyle ona bakarken İkra derin bir nefes aldı ve geri verip gülmekten akan gözyaşlarını sildi. "Canın yanıyor değil mi? " diye sordu. İkra duraksadı.
"Yanıyor... Onu deli gibi severken benimle oynamasına mı; gözümün önünde kendini öldürmesine mi? Bilmiyorum onu. Melek boğulmaya başladım kardeşim ya." dedi. Melek elini tutup
"Gidelim istersen kardeşim. Bir ay sonra mezun olucaz." deyip diğer elini karnına koyup "Ben doğururum. Sen yeni bir hayata başlarsın." deyince İkra elini sıkıp "Başlarız." dedi.
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
İkra tüm sınavlarını bitirip mezun olmuştu Melek ile. Poyraz'ın yanına gidip iyice öğrenmişti Kur'ân - ı Kerim i. Her şey düzenlmeye başladı özellikle de Poyraz ile konuşup dertleşince. Acılar anlattıkca azalıyormuş bunu anladı ikiside. İkizinin hayalini görmüyordu artık. Kısaca her şey düzene girmişti. Gerçekten gülümsüyordu artık ikiside.
İkra namaz kılmak için hazırlandı ve namazgahın başına geçti. Huzura başlamıştı tekrardan. Her dua ve surede akıp gittiğini hissediyordu acılarının. Melek salonda otururken kapı çaldı aniden. Kalıp açınca Ziya'yı gördü. İkra'nın onu görünce eskisi hatırlayıp üzüleceğini bildiği için dışarı çıkıp kapıyı yarım şekilde kapattı. Ne istediğini sordu onu da bir nevi suçlu biliyordu.
"Baran o gün ne demek istedi?" diye sordu. Melek onun adını duymaya bile tahammül edemiyordu ve anlamadığını söyledi. Ziya derin bir nefes verip
"Sun yani İkra her şeyi hatırladığı gün sen bayıldın ya hatta hamile olduğunu öğrendim. İşte Baran'dan yardım istedim 'katilin kardeşine yardım etmem' falan dedi." deyince Melek elini yumruk yaptı ve gözlerini yere dikip
"Kardeş gibiyiz ya ondandır. Zaten iyi ki yardım etmedi. Gerek yok! Şimdi gider misin? " dedi. Ziya arkasını döndü tam gidecekken hatırlayıp geri dönüp
"Bende öyle dedim öz değil ama o 'sen öyle san.' mı ne dedi?" dedi imayla Melek kapıyı kapatmaya çalışırken "Saçmalamış." dedi ama Ziya"Siz kardeşsiniz değil mi? " diye sordu. Melek onun gözlerine bakıp "Ziya, Baran delinin teki onun dediği lafa mı inanıyorsun?" diye çıkıştı.
İkra namazını bitirip selam verdi ve namazgahını kaldırdı. Kur'an okumak için kitapların yanına gitti ve eline aldı. Ziya'nın sesini duyunca geri koydu yerine. Sanki tekrar açılıyordu yaraları. Kapıyı aralayıp durdu. Melek gitmesini söyleyince Ziya "Niye saklıyorsun ondan? " diye sordu. Melek gözlerini kaçırıp
"Öyle gerekli tamam mı Ziya? Sende susup defol burdan." dedi. İkra bir anlam veremedi ve "Ne öyle gerekli?" diye sordu. Melek ne yapacağını bilemedi ve sadece ona döndü. Melek ne diyeceğini bilemeyip kekelerken İkra'nın telefonu çalmaya başladı. İkra telefonuna koşunca Melek sinirle
"Ziya defol! Her şeyi maffettin!" dedi. İkra telefonunu açınca Poyraz "İkra rahatsız etmiyorum değil mi?" diye sordu. İkra
"Hayır merak etme ne oldu? İyi misiniz?" diye cevap verdi. Poyraz yatan kızına bakıp
"Umud ve ben Allah'a şükür iyiyiz de Emine iyi değil." dedi. O an nefes almayı kesti İkra. Neyi olduğunu sordu kısık sesiyle Poyraz çaresiz bir ses tonuyla
" Ateşi var hemde çok. Hastaneye gittik ilaç verdiler ama hâlâ aynı. Şimdi de seni sayıklıyor. Doğru mu yaptım bilmiyorum ama seni aradım işte." deyince İkra
"Tamam ben hemen geliyorum." deyip kapattı bir şey demesine izin vermeden. Montunu ve çantasını alıp hızla çıkarken Melek açıklama yapacağını sanıyordu ama İkra
"Melek benim gitmem gerek Emine rahatsız. Haberleşiriz Allah'a emanet ol." deyip hızla gitti. Melek derin bir nefes vermişti. Şu anlık rahattı ve gelince soracağı zaman vereceği cevabı düşünüyordu.
İkra Poyrazgilin evine gelince kapıyı çaldı. Poyraz hemen açtı ve İkra içeri girip Emine'yi sordu. Poyraz odasında olduğunu söyleyince İkra montunu asıp odaya gitti ve orda yatan kıza baktı. Yorgana sımsıkı bürülenmiş yüzü kıpkırmızıydı. Yanına çöküp elini alnına koydu. Çok ateşi vardı. Emine kısık sesiyle bir şeyler söylüyordu ve İkra duymak için yaklaştı ona
"Anne... Anne..." bu kısık bir çığlık gibi gelmişti. İçi yanmış hatta sökülmüştü. Kendi annesi aklına geldi ama anında çıktı, çıkarttı. "İkra anne..." demesiyle duraksadı. Yüzünde gülümseme oluştu bir anda. Başını okşayıp
"Burdayım annem... Yanındayım..." dedi. Bunu ne çok duymaya ihtiyacı vardı kim bilir İkra'nın. Poyraz ne diyeceğini bilemedi sadece onları izledi. Anne şevkatini gördü İkra'nın bakışlarında.
Ask fm :kanatszkelebek3 sorularınızı bekliyorum.
Merhaba tekrar ben geldim. Hızla yükseliyoruz teşekkür ederim. Malesef uzun süre bölüm yazmayı planlamıyorum. Sorunlarım geçene kafa okuycam. Olmasını istediğiniz ne varsa onu söyleyin yorumları okurum.
Mutlu kal'ın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dîvâr
Spiritual16.03.2017 Fransız genç bir kız ağır yaralıyken hastanede Kur'an-ı Kerim okunuyor. Aylar sonra bu sesle gözlerini açıyor ve Islama aşık olup Müslüman oluyor. Karanlığını İslam ile aydınlatmaya çalışıyor. Dîvar (duvar) larını aşmaya çalışıyor. İ...