Dîvâr...5-düzenlendi -

84 25 40
                                    

"Vazgeçemiyorum... Uğraştım ama olmuyor. Ben acıya aşık olmuşum, rahat bırakmıyor beni. Ölmek istiyorum anlıyor musunuz?" dedi İkra karşısındaki psikiatriste bakarak. Kadın biraz düşündü ve onu neyin mutlu ettiğini sordu.

"Mutluluk ne biliyor musunuz benim için? Mutluluk duymayan birine bağıra bağıra aşkını anlatmak gibi bir şey... Var ama yok!" dedi. Gözlerinden akmak için bekleyen gözyaşlarını gitmesine izin vermeyerek. "Kelebekler özgür değil!" dedi ve çıktı odadan.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Odadan çıktığı an Baran elini tuttu birden. İkra birden başını kaldırdı ve onunla göz göze geldi. Başını göğsüne yaslamak için yaklaştığı an Baran yanından ışığın ayrılması gibi yok oldu yanından.
*-*-*-*-*-*-*-*-*

"İkra bir tanem hadi uyan. Kardeşim uyan." Dedi ve üstünde ki battaniyeyi çekti. İkra sırtını dönüp "Melek gider misin?" diye sordu. Melek yatağın yanına oturup başını okşayarak gözündrn süzülen yaşı sildi.

İkra doğrulup gözlerinin içine bakarak

"Hayat her zaman mı böyle acı?"

Diye sordu. Melek ona sımsıkı sarılarak

"Acı... Acı ama geçecek. Her şey birgün geçecek. Mutlu olacağız, ağlamadan uyuyacağımız gecelerimiz olacak." Dedi. İkra'nın gözyaşları Melek'in sırtını ıslatırken "Benimle uyusana." Dedi. Melek gözlerindeki yaşlarla gülümseyerek yanına uzandı. Birbirlerine sarılırken Melek'in göğsü ıslanmaya başladı bu vakit.

"Geçicek bunlar... Geçicek... Rabbime sığın sen yeter ki. O her şeyin en iyisini bilir. Bunlar imtihan. Ve sen bu imtihandan geçeceksin Allah'ın izniyle." Dedi. Yorgunluktan cümlelerinin sonunu duymamıştı bile. Uyuya kalmıştı.

Melek soğuk mermere oturup derin bir nefes aldı içine. Tuttu birkaç saniye ve verdi geri.

"Baran... Sen neler yaptın? Hayatına girdin güzelleştirdin ama... ama çıkışın ilkinden de beter yapıp gittin. Şimdi bu soğuk toprakta rahatsız uyu. Acıdan kıvran! Kardeşim acı çektiği sürece dahada acı çek! " deyip sustu soğuk mezar taşına bakarak.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Evlenme teklifini duyunca İkra yutkunamamıştı bir müddet. Sevdiği adam ona hayatlarını birleştirmeyi teklif ediyordu. Kafasındaki

"Vay be bu kadar çabuk mu teklif ediyor ya? Bekliyordum da bu kadar erken beklemiyordum. Desene mutlu olacağınız KATİL!"

deyip uzun bir kahkaha attı. Son kelimeyi üstüne bastıra bastıra söylemişti. İkra O'na bakınca Baran ellerini tuttu ve gözlerinin içine bakmaya çalışırken

"İkra O yok... Sadece kafanda kuruyorsun ve bunu sen de biliyorsun. Ve kurtulacağız." Dedi. İkra birden ona sarılıp "Beni bırakma!" dedi sanki yalvarır gibi çıktı sesi. O kadar acı çıktı ki sesi Baran'ın gözlerinden istemsizce sıcak gözyaşları dökükdü.

Melek kapıdan içeri girdiği an zorla gülümsemeye başladı. Titreyen ellerini sakinleşmek için açıp kapattı ve kendi kendine

"Hadi Melek. Hadi gülümse mutlu ol kardeşin için..." dedi ve gözlerindeki umutsuzluğa acıya rağmen gülümsedi. Salona girdiği an onları öyle sarılırken görünce gerçekten gülümsedi.

"Pişt nabıyonuz beya!" dedi taklit yaparak. İkra'nın ağzı kulaklarındaydı. Baran cebinden çıkardığı yüzüğü İkra'nın parmağına takıp ellerini tuttuğu an kabaca "Oha!"dedi. Dediği an İkra ve Baran gülmeye başladılar. Baran

"Çok kabasın be baldız."

Dediği an Melek'in gözleri iyice açıldı ve karşılarına geçip derin bir nefes alıp sevinç çığlıkları atıp İkra'ya sarıldı. Baran onları öyle görünce mutlu oluyordu. Onlar bakmadığı zaman göz devirdi.

Dîvâr Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin