"Anne... Canım çok yanıyor. Bir şeyler yap lütfen," diye süt dökmüş kedi misali bir suratla. İkra küçük oğlanın yanağını avuçlayarak gülümsedi. Umud un gözünden yaşlar yavaş yavaş firar ederken İkra birden onu içine alır gibi sımsıkı sarıldı. "Annem..."dedi içtenlikle. Öyle bir demişti ki Umud'un yanan canı yanmayı kesmişti. İçi ferahlamıştı bir anda. İkra'ya sarılıp derin bir nefes aldı, nefes yerine huzur çekmiş gibiydi içine. "Kıyamam ben sana annem. Senin canın acımasın dayanamam, yüreğim paramparça olur." dedi içi yana yana. Umud bir müddet sonra ağlamayı kesti. İkra geri çekilip
"Allah sabredenle beraberdir oğlum. Allah'ın izniyle burdan baban ve ablanla beraber çıkacağız, sapasağlam bir şekilde." dedi içi kan ağlıyordu ama gülümsemeye çalışıyordu yinede. Biliyordu güçlü durmazsa oğlu dahada harap olacaktı. Melek yanlarına geldi ve Umudun sırtını sıvazlayarak
"Teyzecim gel gidelim biz. Biraz uyursun." deyince Umud olumsuz anlamda başını sallayıp annesiyle kalmak istediğini söyledi. İkra oğluna gülümseyerek " Annem üzme beni hadi sen git Melekle. Sabah okulun var." deyince Umud gözyaşlarını silip
"Anne olmaz öyle. Ablamla babam burdayken ben ne yaparım. Hem okula gidemem onlarsız. Bende burda kalmak istiyorum." dedi. Sesi bir insanın bu kadar mı titrerdi? İkra yanağına sulu bir öpücük kondurdu. Yanlarına bir adam geldi ve Umud'a "Amcacım gel anneye çay alalım biz."dedi ve elinden tutup götürdü. Giderken Umud arkasına bakarak annesine onu sevdiğini fısıldadı.
İkra doktor odadan çıkınca yanına gidip " İyiler değil mi? " diye sordu. Doktor
"İyi birşeyler söylemek isterdim; fakat..." diyerek sustu. İkra'nın ayakları yerden kesilince doktor onu tutup hemşireyi çağırdı. İkra gözlerinde olan yaşlarla dua ediyordu sürekli eşi ve Emine'nin yaşaması için. Umudu sakinleştirmeye çalışırken Melek
"Umud sakin ol bir tanem. Baban ve ablan gelecek ve yine eskisi gibi olacak her şey." dedi. Çocuk işte hissediyordu her şeyi.
****
Emine ve babası alışveriş merkezinde çıkıyorlardı, Umut'un yarın ki doğum günü için. İkra' ya aile kavramı iyi gelmişti. Tabii yattığı rehabilitasyon servisinin katkısı da var. Emine ile babası işleri bitince arabaya binip hareket etmişlerdi. Emine emniyet kemerini takmayınca"Kızım biliyor musun bir şey unuttun ve çok önemli." diye onu uyardı. Emine anlayınca hemen taktı. Babasının ağzından fısıltı şeklinde bir şeyler duydu. Ne söylediğini sorunca
"Allahım sen bizi kazasız hayırlısıyla sevdiklerimize kavuştur dedim güzelim. Sonuçta ne olacağı belli olmaz." dedi ve kırmızı ışıkta durdu. Emine merakla
"Baba ya kaza olursa? Ettiğin dua kabul olmuyor demek mi?" dedi. Babası ışıkları kontrol edip
"Rabbim kimsenin duasını geri çevirmez değil mi Emine?" dedi. Yeşil ışık yanınca tekrar hareket ettiler. Emine
"Evet," deyip derin bir nefes çekti içine. "Yani kader." diye devam etti sözüne. Babası doğru söylediğini belli eden bir gülümsemeyle kızının başını okşadı. Ve... Gözlerinin öne gelen beyaz ışık. Bu beyaz ışıktan önce gördükleri son şey birbirlerine aşkla bakan gözlerdi. Sonuçta baba ve kız aşkı özeldi, yasayabilene.
İkra hiç bunu yaşamamıştı. Eşi ve kızının bu büyük aşkını kıskanıyordu. Kendi babası hiçbir zaman başını okşayıp aşkla sarılmamıştı.
______
"Anne," diye bir narin bir ses duydu, ince ve ipek gibi yumuşak. Gözlerini acıya acıya araladı ve küçük prensesini gördü. Gözleri sevinçten dolmaya başladı, ayaklanınca "Rabbim sana şükürler olsun." diyerek yanına yaklaştı yatakta yatan kızının. Kızının zorlanarak yutkunmasını görünce boğazından kaynar lavlar geçiyormuş gibi yandı, rahat rahat yutkunmak istemedi kızı böyle zorlanırken.
Ellerini tutup diz çöktü yatağın yanına. Ellerine öpücük kondurup gözlerinden akıp prensesinin eline düşen yaşları sildi. "Günaydın prenses," boşta kalan eliyle kızının yüzünü okşamaya başladı. "Fazlasıyla uyudun. Sesimi sonunda duyup uyandın. İyi ki uyandın." dedi. Gözyaşlarına hakim olamıyordu artık.
Hiç, acıdan, kederden akardı gözyaşları. Sonra ağlamadı yeni hayatında, yıllar sonra sevinçten aktı kuruyan gözyaşları.
"Babam," deyince yutkunamadı İkra. Boğazında olan o yumruyu yine hissetti. "Anne, babam iyi mi?" bilmiyordu. İyi olacağını söyleyemedi, bilmiyordu ki... Ayağa kalkıp yatağın yanına oturdu. Akan yaşlarını elinin tersiyle sildi.
Silsen de gözyaşlarını akıyor gibi hissedersin her daim. Korkarsın yaşadığın acıdan, yine yaşamamak istersin.
"Ben doktoru çağırayım." diyerek kalmaya yeltendi ama prensesinin yumuşak tenini hissedince elinde duraksadı. Geri oturdu fakat gözlerine bakamadı. Kapıdan içeri giren amcası uyanık görünce sevinçle sarıldı ve şükürler okudu yaradana. Yatağın yanına oturacakken eliyle bacağına bastırdı yanlışlıkla ve geri çekip özür diledi. Emine neden özür dilediğini sorunca kalp atışları hızlandı ve aniden odadan çıktı.
Koşarken ne mutlu olduğunu düşündü prensesinin. Seksek oynarken ki hâli gözlerinin önüne geldi. Yerden taşı alıp geri dönüşü. Her defasında kendine bakması... Küçükten beri atladığı her an gözünün önündeydi. İp atlarken ipe takılıp yere düşünce nasıl hızla yanına gittiği geldi bu seferde aklına. Gülerek 'bir şeyim yok merak etme' diyip yanağına kondurduğu o buse...
Şimdi aldığı o haber kalbine hançer olmuştu. Kaza haberini aldığı an olduğu gibi. Yürüyemeyecekti belki bir daha. Seksek oynayamayacak ip atlayamayacaktı. Ya yüzünde ki o neşe kaybolursa? O vakit ne yapacağını düşündü İkra. Kızının yüzünde o güzel gülümseme bozulmasın diye canını dahi verebilecek kadar seviyordu. Ağladığı vakit kızının her gözyaşı yüreğine düşen lav gibiydi, yakıyordu.
-------
Camiye girip uygun bir yere geçip namaz kılmaya başladı. İslam ona her vakit Rabbine sığınmayı öğretmişti. Kızı tekerlekli sandalyede hastanenin koridorunda Melek ile gezerken Umud önüne geçip ellerini tuttu. Yüzünde ki gülümsemeyi bulmaya çalıştı küçük Umud ama yoktu, kaybolmuştu.
"Abla niye eskisi gibi değilsin?" diye sordu. Küçüktü hiçbir şeyden haberi yoktu. Babasının olduğu odanın önüne gelirken doktorların aceleyle odaya girdiğini görünce "Baba gitme!" diye bağırdı. Koridorda yankılandı cılız sesi. Korkuyor, canı yanıyordu...
İkra ellerini semaya kaldırıp dua etmeye başladı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi.
"Rabbim... Sen her şeyin hayırlısını bilirsin. Senden gelen her şerde bir hâyr olduğunu bilmiyorum. Sen eşimi bana bağışla n'olur... Kızımın önceki gibi koşuşturduğunu dünya gözüyle göster bana."
Ve zikzaklar düz...
Ask fm :kanatszkelebek3 sorularınızı bekliyorum.
Uzun zaman oldu değil mi? Bölümü güzel yürekli okurum Tuba Habibe için tamamladım. Tüm okurlarım benim için çok önemli tabii. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Her yorumda yazma şevki geliyor. İyi günler dilerim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dîvâr
Духовные16.03.2017 Fransız genç bir kız ağır yaralıyken hastanede Kur'an-ı Kerim okunuyor. Aylar sonra bu sesle gözlerini açıyor ve Islama aşık olup Müslüman oluyor. Karanlığını İslam ile aydınlatmaya çalışıyor. Dîvar (duvar) larını aşmaya çalışıyor. İ...