"Karanlığa bak. İşte orda bile gölgen yalnız. Senin gibi!"
Kafasında ki sesi bastırmak için sesi daha çok açtı telefondan. Kulaklık yüksek ses yüzünden tiz çıkarmaya başlamıştı sesleri ama İkra daha da yüksek istiyordu, sesi duymayana kadar. Bu ses ne, neden duyuyor? Hiçbir fikri yoktu sadece korkuyordu.
Önceleri de duyuyordu ama artık daha da sıklaşmıştı. Başkası olsa İslam dinine geçtim ve arttı diye düşünürdü ama İkra bunu hiç düşünmedi; İslam ona huzur veriyordu. Otelin canıma geçti ve perdeyi aralayıp gökyüzüne baktı. Kapkaranlıltı... Küçükken karanlığa sığındığı zamanları düşündü. Sonra da anladı ki; karanlık onu boğuyor. Küçükken kendini çok iyi kandırmıştı. Karanlık tüm acılarını yutacaktı, sözde. Buna inanıp her gece dışarda karanlıkta dolaştı.
Her gece karanlığın omzunda ağladı. Şimdi de kandırmak istiyordu aslında; inanmak istiyordu sadece. Ama olmadı. Küçükken kendini kandırmak daha kolaymış bunu anladı. Hafiften çiseleyen yağmura baktı. Sokak lambalarının hemen yanında az da olsa seçebiliyordu.
Dalıp gitmişti hem şarkının melodisine hem de yağmurun görüntüsüne. Omzunda bir el hissetmesiyle ayağa fırlaması bir oldu. Melek içeri girdi ve onu korkmuş bir şekilde görünce endişeyle
"İkra iyi misin kardeşim? "
Diye sordu. İkra kulaklığı çıkarttı ve bir elini kalbine koydu. Odada sadece birkaç abajurun ışığı vardı ve Melek ışıkları yaktı. Şimdi aydınlıktı tamamen. İkra duvara yaslandı ve gözlerini kapattı. Melek onun böyle olmasının sebebini merak ediyordu. "İkra neyin var? Merak ediyorum anlatır mısın?" diye sordu. İkra gözleri kapalı bir şekilde neden merak ettiğini sordu. Melek ona doğru yavaş yavaş yürüdü ve karşısında durdu. Elini tutup gözlerine bakarak
"Merak ediyorum; çünkü sana yardım etmek istiyorum." dedi.
İnsanoğlu hep merak ederdi bir şeyleri değil mi? Sadece merak ederdi. 'İyi misin?' diye sorarlar sadece meraktan ama olumsuz bir cevap aldıklarında 'boşver.' Diyerek geçiştirirler.
İkra'nın gözlerinde akmayı bekleyen birkaç yolcu vardı. Gidecekleri ama İkra istemiyorum. Biliyor ki bir yolcu gitse diğer yolcuların sırası da gelecekti. Sadece sımsıkı sarıldı kardeşine. Melek'de ona sarıldı. İkra kulağına fısıldadı "Bana yardım et!" diye. Bunu duyduğu an içinde bir sızı hissetti Melek . Sadece daha sıkı sarılıp
"Elimden ne geliyorsa yaparım kardeşim." dedi.
*-*-*-*-*-*-*-*-*Dersten çıktı ve yürümeye başladı. Fakültenin yakınında bir çocuk parkı vardı. Arada oraya gidiyordu. Gidip küçük çocukların neşesine bakınıyordu. Bazen de gidip onlarla oyun oynuyordu. İlk baharı fırsat bilen küçük çocuklar neşeyle etrafta koşuşturuyordu. Buranın tek kötü yanı hemen yanında yol vardı.
İp atlayan çocuklara bakarken bir çocuk dikkatini çekti. Topun peşinden yola koşuyordu. Top yolun orda durdu. İkra hemen çocuğu tuttu gelen arabayı farkedince. Araba maalesef topun üstünden geçti. Bir an bile duraksamadı. Ya o top yerine çocuk olsaydı. Yine böyle durmadan devam edebilecek miydi?
Çocuğun hizasına gelmek için çöktü. Çocuk olayın çokundaykdı hâlâ. Gözleri dolmuştu. "Küçük iyi misin?" diye sordu. Çocuk olumlu anlamada başını aşağı yukarı salladı. Gözünden bir yaş sürüldü ve yere düştü. O gözyaşı İkra'nın yüreğine düşmüştü sanki.
Yüzünü ellerinin arasına aldı ve gözyaşı silip "Dikkatli ol." dedi ve saçının arasına ellerini gezdirdi. Çocuk buruk bir yüzle gitti ve banka oturdu. İkra onun yanına oturdu ve adını sordu. Küçük çocuk "Umud" dedi. Ne güzel ismi var diye düşündü. Umud onun adını sorunca "İkra..." dedi. Umud gülümseyerek baktı yüzüne. Biraz önceki mutsuz çocuktan eser yoktu şu an. İkra gülümseyerek ne olduğunu sordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/102861955-288-k280980.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dîvâr
Espiritual16.03.2017 Fransız genç bir kız ağır yaralıyken hastanede Kur'an-ı Kerim okunuyor. Aylar sonra bu sesle gözlerini açıyor ve Islama aşık olup Müslüman oluyor. Karanlığını İslam ile aydınlatmaya çalışıyor. Dîvar (duvar) larını aşmaya çalışıyor. İ...