Bölüm şarkısı: Whose Side Are You On-Ruelle
**
Savaş hazırlıkları yaklaşık iki aydır yapılıyordu. Sonunda zaman geldiğinde herkes Dionisos çocuklarının hazırladığı güç şaraplarını içti.
"Duanın işe yarayacağına emin misin Baekhyun?""Merak etmeyin, o benim babam. Zayıf noktasının ne olduğunu biliyorum."
Baekhyun ellerini toprağa bastırdı ve gözlerini kapattı. Herkes nefes bile almadan olacakları izliyordu. Baekhyun'un açtığı geçitten hepsi tek tek inmeye başladı. Büyük, kırmızı bir şehrin içine indiklerinde en önde Baekhyun gidiyordu.
Büyük, çoğu kırılmış kapının önündeki siyah gölgeleri gördüklerinde hepsi olduğu yerde kaldı.
"Korkmayın, konuşmadan beni takip edin."Hepsi ellerindeki tüyleri sıkarak yürümeye başladılar.
Gözsüz ruhlar bir şey fark etmiş gibi duraklasa da öylece uçuşmaya devam ettiler. Büyük kapıdan içeri girdiklerinde Baekhyun'un tüm vücudu titredi.Kendi alanındaydı, artık kullanamadığı güçlerini kullanabilirdi. Gözleri buz mavisi rengine dönerken kanatlarının çıkmasına izin verdi. Ellerini yukarı kaldırdı ve arkasına döndü.
"Tüyleri sakın bırakmayın, sizi ancak öyle koruyabilirim."
Efendi Suho da dahil olmak üzere herkes sessizce başını salladı. Yeraltı dünyasında bir sürü gibi ilerlerlerken normal bir aslanın üç katı boyutunda siyah aslanlar yollarını kesmişti.
Herkes birden ne yapacağını şaşırsa da Baekhyun bir şey yokmuş gibi öne doğru gitti ve aslanları sevmeye başladı.
"Özür dilerim güzellerim..." aslanları severken eliyle alınlarına bastırdı. Hepsi büyük bir gürültüyle yere yığıldığında Baekhyun oldukça mutsuz görünüyordu."Bu gürültü de ne?" karanlığın içinden hiç sevmediği abisi çıktığında iki adım geriledi.
"Baekhyun?"Baekhyun'u gördüğünde elindeki kadehi yere düşürdü. Ardındaki orduya bakarak küçük bir kahkaha attı.
"Misafir mi getirdin?""Kapa çeneni Xiumin."
"Bir avuç güçsüz tanrı çocuğu için bebeklerimi öldürdüğüne inanamıyorum..." yerde yatan aslanlara üzgün bakışlar atarken aklına bir şey gelmiş gibi güldü.
"Ben de senin için bir hoşgeldin sürprizi hazırlıyordum kardeşim."Baekhyun ona anlamaz bakışlar atarken Xiumin elini çırptı. Baekhyun'un arkasındakiler saldırı pozisyonuna geçse de karanlıktan çıkan vücutla hepsi silahlarını geri indirdi.
Baekhyun kalbinin bir anda teklemesiyle afalladı ve öne doğru gitti.
"Chanyeol..."Karşısındaki çocuk tamamen farklı biriydi. Pantolonun cepleri çeşitli silahlarla doluydu, tişörtü olmadığı için vücudundaki derin yaralar göze çarpıyordu. Saçları dağılmıştı ve gözleri...
Kırmızıydı ve resmen ateş saçıyordu.Baekhyun istemsizce ona doğru yürümeye devam ediyordu.
"Hey, Chanyeol.."Ona doğru elini uzattığında Chanyeol gülümsedi.
"Bana mı diyorsun?"Baekhyun olduğu yere çivilendiğinde Chanyeol ona anlamaz bakışlar atıyordu. Baekhyun kalbine yayılan sinirle geri gitti. Chanyeol'un gözlerindeki bakış, olmaması gereken kadar yabancıydı.
Xiumin elini Chanyeol'un omzuna atarak güldü.
"Lütfen ona değişik isimlerle hitap etmeyin, onun adı Ölüm. Değil mi Ölüm?"
Chanyeol onay verir gibi başını salladı. Xiumin, Baekhyun'un arkasındaki orduyu işaret etti.
"Bunları hatırlıyor musun? Hayatın boyunca öldürmek istediğin insanlar. Şuradakiler, gücünü küçümsedi, seni hep ezdiler. Ezilme sırası onlarda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son of Aphrodite || ChanBaek
FanfictionAres oğlu Chanyeol, Zeus oğlu Sehun, Poseidon oğlu Jongin, Dionisos oğlu Jongdae, Athena oğlu Kyungsoo... Tanrı çocuklarını Hades ile karşı karşıya gelmeleri için hazırlayan bir sığınak... "Toplanın Tanrı dölleri! Toplanın ve sıraya geçip eğilin! Yü...