Sabahın körüydü abartmıyorum sabahın köründe uyanmıştım. Saat 11:00 de iskelede buluşacaktık. Eskiden orda kayalıklara oturur saatlerce sohbet ederdik, içimde kötü bir his vardı, derinlere gizliyordum ama lanet olsun ki hislerimde hiç bir zaman yanılmadım, nolur bu sefer bir istisna olsun bu hikaye güzel bitsin, kokuna hasret kaldım adam, sakallarının kokusunu özledim.. Lütfen bu sefer kırma beni, gidersen ağlarım gidersen yanlız kalırım ben sana aitim alma seni benden... Çıktım dışarıya telefonumda hala ismini değiştirmemiştim. Gideli yedi ay olmuştu, sırtımda bir yük vardı ve ben bulutlara tutunmaya çalışıyordum, kuruntu yaptığımı düşünmek istiyordum. Onu karşımda gördüğüm an baharım yaz olmuştu, onu karşımda görmek kalbimi görmekle eş değerdi, ilk gördüğüm andan beri aşık olduğum adam beni mavi sev, bırak gecene gündüz olayım bırak yolunda yoldaş olayım, kalbine sırdaş olayım..
Yanına vardığımda selamlaştık sarılmamıştı.. O an anladım bu adam bana sevgisini döken koca yürekli adam değildi karşımdaki adamın bakışları farklıydı, sonrasında kayalıklara oturdu iki eski yürek iki farklı insan, kendimi toparlayabildiğim kadar toparladım ve o meşhur soruyu sordum, 'özlediği için gelmedin demi' yere kilitledi gözlerini bana bakmıyordu bile, 'sana bir borcum var MİMİ ödemeye geldim' dedi. 'ya sana verdiğim on lirayı diyorsan benden yana helal olsun, o kadar yolu bunun için mi geldin, hayır yani bu kadar taktıysan havale filan yapabilirdin, ne takıntılı adamsın sen yani beni görmek için bahane aradım demiyorsun da borcum vardı MİMİ hıııı kesin öyledir' yine sinirlendirmiştim adamı, 'saçmalamaya başladım yine, ben.. Ben sadece, neden bu kadar soğuksun diye soruyordun cevap veremedim, uzaklara dalıp gitmemi açıklayamadım' aklında soru işareti bırakmamak için buradayım' dediğin de bir sigara yaktım. Geliyordu en büyük acı şimdi son vuruşunu yapacaktı, ikimizde denize bakıyorduk bir süre nasıl gireceğini bulmak için sağdan soldan konuştu beynimde uğulduyordu sesi Red ediyordu duymak istemiyordu beynim, güçlükle kendimi söylediği şeylere verdim. 'silemedin' dedi. BAM!! 'silebilirsin sandım başlarda iyidi ama sonra bi başkasının açtığı yarayı ondan başkası silemez onu anladım.' sustu. Benden bir şeyler bekliyordu bağırıp çağırmamı istiyordu. Hani geçen bölümlerde bahsetmiştim ya sana başkasının acısını bir başkasından çıkarmaya çalıştığı kısır döngü vardı şu an onu yaşıyordum. Uzay boşluğunda kaybolmak istediğim anlardan bir tanesiydi bu. Yok olmak istiyordum hiç olmamak istiyordum. Yıldızların arasında gibiydim basınçdan dolayı mosmor olmuş bedenim sürükleniyordu sonsuzluğa. Hiç bir şey söylemedim. Kalktım arkamı döndüm, seslendi, 'bir şey söylemeyecek misin?' döndüm. 'ben ne deneme tahtası, ne kobay faresiyim. Ben sana kendim gibi geldim ne var ne yok döktüm yanımdayken başka birini düşünmen mide bulandırıcı, ama en acı ne biliyor musun? İlk defa katilimin kim olduğunu bilmek istemiyorum. Buraya sana ait herşeyi bırakıyorum, sana ait olan kendimi de benliğimide burya gömüyorum bundan sonra kimin olursan ol benim değilsin, kalbimi geri ver ve al sana ait herşeyi en büyük pişmanlığımsın adam! Hiç pişman olmadım ben! 22 yaşındayım hiç pişman olmadım anlıyor musun? sen benim en güzel duygularımı sen benim en masum aşkımı kirlettin. Umarım pişman olmazsın yada ol! Çünkü seni senden daha çok seven bir kadını tam buraya bu kayalıklara gömdün hadi eyvallah.' tekrar döndüm arkamı adım atacak gücüm kalmamıştı. Dönmek istedim. Sonrada dönmek istediğim için kendime kızdım. Hızlı adımlarla sahilde yürümeye başladım. Rimelim dağılmıştı minik bir pandayı andırıyordum. Yürüdüm, ağladım, insanlar peçete verdi yanından geçtiğim her iki insandan bir tanesi peçete uzatıyordu, kucağımda bir deste peçete ve nedenini bilmediğim ıslak mendillerle gözünden kaybolana kadar yürüdüm. Ağladığımı görmesini istemiyordum. Bir merdivene oturdum. Güçlükle nefes alıyordum. İçimdeki son umudu da öldürmüştü, o ana kadar anlamamışım meğer ben o umutla yaşıyormuşum.. Merinosu aradım bir saat olanları anlattım içim soğumuyordu ama ben demiştim demedi. Dinledi.. Dinledi.. Yatıştırmaya çalıştı 'eve git bir duş al kendine bir kahve yap biraz kendine gelmene yardımcı olur, bu şekilde dışarda olma' dedi. Böyle bi durumda o olsaydı ben başlamıştım sen salak mısın? Ben sana demedim mi? Demeye ama o yapmadı.. Benden daha olgun yaklaştı bu duruma, ona sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu hatırlattı, bir de çilli var tabi dünyanın en koca yürekli kardeşi, her şeyi mi anlatabildiğim yeri geldiği zaman bana ablalık yapan küçük kız kardeş, bu ikisi olmasa ne yapardım ben? Eve geçtiğimde çilli evdeydi hiç bir şey sormadı çünkü konuşabilecek durumda gözükmüyordum. Direk duşa girdim bir posta da orda ağladım, çıktığımda bana kahve yapmıştı. Baştan sona anlattım oda sustu dinledi sadece kimse bir suçlu aramıyordu. Suçlu bendim. Evet ben.. Bu adama ben yaklaşmıştım. Hayatında olmayı ben dilemiştim.. Onu suçlamak yersizdi, insan sonuçta oda beni sevmemiş olmak onun suçu değildi belki de,..
Önümüzdeki üç ay adı hiç geçmedi, bu arada merinos bir evlilik geçirmişti, iki sene önce filan adamın öküzlüğünden boşanma davası yeni sonuçlanmıştı. Erkeklerden nefret edecek pozisyondaydım feminist yapım beni benden alıp bana geri iade ediyordu.. Herşey eski haline dönmüş merinos yine bekar ve ben her zaman ki gibi yanlızdım.. Bir gün, eski eşi merinosu aramış ve onu çok özlediğini bir şans daha istediğini söylemiş. Bizimkisi bir umutlanmıştı, bu adamı bu kadar seviyormuydu? diye bir düşündüm sonra ulan MİMİ sevmese neden evlensin diye kendi kendime cevap verdim, eski kocası bir tatil planı yapmış onun için yarın yola çıkacaktı, bari dedim. Birimiz mutlu olsun..
Gitsin istemiyorum yanlız kalmak istemiyorum, ama bir ihtimali varsa bunu kullanmalıydı..geriye döndüğünde keşke demek gibi ağır bir kelime yok. Neyse gönderdim ben bunu evi temizledim. Bende kendi evime geçtim, merinos olmadığı zamanlar korkutuyordu o ev beni.. Oturma odası o kadar büyüktü ki öcülerin hepsi evde gibi geliyordu, zaten karşımızda iki katlı bir ev vardı, bize fal bakılıyor dediklerinde hafif bir tırstık meğerse büyü yapılıyormuş, son günlerde eğleniriz diye merinosa korkunçlu hikayeler anlatıp durdum, tabi bütün gece uyuyamadık, arkadaş işe gitmediği için ertesi gün fosur fosur uyudu ama ben uykusuz zombiler gibi çalıştım, ve hiç eğlenmedim. Ya bir insan kendi anlattığı hikayelerden korkar mı?.. Merinosu hergün arıyordum, sesi gayet iyi geliyordu neler yaptığını anlatıyordu, oradaki herkesin dedikodusunu yapıyordu, bende bu arada çalıştığım şirketten ayrıldım.. Ve bir pizzacıda işe başladım. Yanlış duymadınız bir pizzacıda, yanlız inanılmaz eğleniyordum. Tamam hala acım tazeydi hala yanlız kaldığımda gözlerim doluyordu. Ama beni seven bir adamı özlemek ayrı beni hiç sevmemiş kandırmış bir adamı özlemek çok ayrı, bir kere seni seven bir adamı kaybettiğinde hala bir umudun kalıyor bensiz yapamaz benim içim ne kadar yanıyorsa onunkide yanıyordur diye düşünüyorsun.. Ama seni aslında hiç sevmemiş bir adamı kaybetmişsen o şu an mutlu benim kendimi yaralamam yaramla oynamam ne derece mantıklı diye düşünüyorsun.. Bu yüzden sevildiğim zaman seven bir insanım kedi gibi.. Bir hafta bitmiş ben yeni işime alışmıştım. Bir gün merinos aradı.. 'Adamın telefonuna mesaj gelmiş bu adam hiç değişmez' diye. Ortalığı birbirine katıyordu. 'tamam, sakin ol topla pılını pırtını dön abi? Sanki tekrar evlendiniz hee.. Baktın değişmedi olağan hayatına geri dön.' dedim. Ayy her yerimden ilişki uzmanlığı akıyorduu.. Döndü bu ertesi gün bir balık restorantında işe başladı, her akşam evde pizza yada balık yer olmuştuk,, her akşam sahilde yürüyüş yapıyorduk çok sağlıklı olduğumuz hakkında birbirimize gaz veriyorduk, böyle giderse iki aya Victoria secret mankenlerine döneceğimize emindik sadece bir sıkıntı vardı, eve döndüğümüzde acıktığımız için bir orta boy pizza yada çift ekmek balık gömüyorduk. Zaten merinos bütün gün ızgara başında olduğu için bütün ev bütün eşyalar balık kokuyordu, herşey eski haline dönmüştü.. İkimizde aşktan yana umudumuzu kaybetmiş bir sokak köpeği sahiplenmiş kendimize zor bakarken ona bakmayı kabullenmiş bütün gün idyot gibi onun davranışlarını inceliyorduk. Tek sorunumuz merinosun işiydi, balık çok fazla midesini bulandırıyordu. Benim çalıştığım pizzacıda bir müdür var çilli ona klozet kapağı ismini taktı.. Çünkü nasıl söylenir bilmiyorum ama adam cidden klozet kapağını andırıyor, ama bizim merinosun boşluğuna mı denk geldi bilmiyorum bu klozet kapağına bir ilgi duymaya başladı, bunlar konuştular iki hafta filan, klozet kapağı diye geçmiyorum çocuk buna teknede koskocaman masa hazırlayıp teklif etmişti, merinos ilk bir saat herşeyin fotoğrafını çekmiş herkese hava atmış, bir saat sonra MİMİ gelsin canım sıkılıyor diye ortalığı birbirine kattığı için beni evden aldırmışlardı. Gittiğimde ortam çok güzeldi klozet kapağının bir arkadaşı vardı sırık gibi uzun bir çocuk ama iyi bir çocuktu fazla iyi, tabiki ben iki dubleden sonra minibüsçüm diye ağlamaya başladığım için sırıkla otomatikman kanka olduk. Geceye doğru müsade isteyip eve geçtim hayatta önceliklerimden ilki uykuydu ve yarın iş vardı. Bir saat sonra merinos eve uça uça geldiği için ben uyuyamadım tabi orası ayrı sanki orda değilmişim gibi bütün geceyi özetlemeye başladı bende o ara sızmışım,.. Sabah kalktığımda bir ton trip yedim sen zaten beni hiç dinleme diye, bu arada merinos da burda işe başladı. Bütün gün klozet kapağının başında karıya kıza bakıyor mu diye ama olacak o kadar kızın güveni kalmadı sonuçta..
Beni soracak olursan, hiç bir şey hissetmiyorum, duygularım alınmış gibi..
![](https://img.wattpad.com/cover/106778172-288-k745311.jpg)