Annemle yaptığımız konuşmanın üzerinden bir hafta geçmişti ve ve ben gitmeye hazır sayılırdım.Valizlerim birkaç gün önceden annem tarafından heyecanla toplanmış durumdaydı.Gerekli yada gereksiz olduğumu düşündüğüm her şeyi valizime yerleştirmiştim.Bu eve bir daha asla geri dönmeyeceğimi annem de biliyordu.Lise bittikten sonra yine yatılı bir üniversitede okuyacaktım ve şehir merkezinde çalışacaktım.Eve dönmeye vaktim bile olmayacaktı.Annem zaten benim hayatımı benim adıma planlamıştı.Benim yapmam gereken şey sadece onun planlarına uymaktı.
Gitmeme az bir zaman kala,ihtiyacım olabilecek birkaç şey daha düşündüm.Noel'den kalma birkaç kutu biram vardı.Hakkında hiç bilgi sahibi olmadığım bir yerde neler hissedebileceğimi tahmin edemiyordum.Bu yüzden belkide iyi hissetmek için onlara ihtiyacım olabilirdi.
Annem,adımı seslendikten sonra birkaç defa daha odaya göz gezdirdim.Dikkatimi çeken bir şey daha oldu.Yatağımın baş ucunda duran ikimizin bir resmi vardı.Biran ondan kaçarken onu yanımda götürmenin mantıksız olduğunu düşündüm.Fakat sonra her ne kadar nefret etsem de onun her zaman yanımda olmasını istediğime karar verdim ve resmi çantama yerleştirdim.
Babam,valizlerimi arabaya yerleştirmeme yardım etti ve bizimle gelmesine gerek olup olmadığını sordu.Ona kesinlikle gerek olmadığını söyledim.Gerçekten de yoktu.Birbirimiz hakkında neredeyse çok az şey biliyorduk ve bu yüzden beni anlayan kişilerden biri asla olmamıştı.Bana sarılmak için bir hamle yaptığı sırada sarılmasına fırsat vermeden arabaya bindim.Buna gerek yoktu.Onu özleyeceğimi sanmıyorum.
Annemin de arabaya binmesiyle birlikte yola çıktık.Annemin yüzünde okuldan aradıkları zamanki gibi koskocaman bir gülümseme vardı ve ben bundan hoşlanmıyordum.Bir süre ne yapabileceğimi düşündüm.Ve sonunda kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım.Başımı cama yasladım,Josh'ın en sevdiği şarkıyı açtım ve düşünmeye başladım.İlk tanışmamızı,birlikte geçen yıllarımızı,benim fark etmediğim o son günlerimizi,öldüğünü öğrendiğim zamanı...
Ben ne yapıyordum böyle ? Josh'ın beni sevmediği saçmalığına nerden kapılmıştım ki ? Biz birbirimize aşıktık.Neden öldüğünü bilmediğim için kendimi suçlamalıydım.Ona yakın olsaydım belkide anlatabilirdi ve böyle bir şey yapmazdı.
Ağlamaya başladım.Her şey için.Yaşamak zorunda olduğum bu hayat ve onun yaşayamadığı hergün için.Burda olmamam gerekiyordu.Fakat burdaydım.Gözlerimi kapattım.
Gözümü açtığım zaman yıllarımın geçeceği okul binasının önünde duruyorduk.Uzun bir uykudan sonra gözlerimi açtığımda ürkütücü bir bina görmek beni ürpertmişti.Bina dışarıdan çok kasivetli duruyordu.Ama binanın içi dışarısından çok daha iyiydi.Valizlerimi indirmemiştim.Önce müdire ile görüşmem gerekiyordu.Annem beni arabada beklerken bende müdirenin odasını aramaya başladım.Birkaç kişi yardımıyla odayı kolayca buldum.Kapıyı tıklatıp “Gir” sesini duyduktan sonra içeri girdim ve kapıyı çektim.İçeriye girer girmez gözüm değerli eşyalara takılmıştı.Heryer eski eşyalarla doluydu.Müdiremiz yaşlı fakat hoş görünümlü bir bayandı.Okulun ilk açıldığı yıllardan beri burada müdirelik yaptığını düşünmeye başladım.
Bana oturmam için koltuğu işaret etti.Birkaç kısa ön bilgi aldıktan sonra açıp öğrenci dosyamı incelemeye başladı.Ve devam etti”Hımm.Burda yeterince detay var ama dosya okumayı sevmiyorum.Bence herkesin hikayesi kendi anlattığı kadardır.Senden duymak istiyorum.Okuldaki son döneminde neler yaşandı ? Geleceği parlak bir öğrenciyi bu kadar çıkmaza sokan nedir ?”
Bu konuyla ilgili hiçbir şeyi konuşmak istemiyordum.Verebileceğim en kısa cevabı verdim.”Aşk.” Yüzünde bir tebessüm belirdi.”Peki pişman mısın ? Yaptıkların için değil,onu tanıdığın için ?”
İçimden geçenleri söylemeliydim.En azından Josh'a bu kadar saygım olmalıydı.”Hayır,asla pişman değilim.Bir an için bile olmadım.Evet,bazen hayatımızda olmaması gereken kişilerle tanışırız ama Josh bunlardan biri değildi.O bana kısa sürede herkesin hayalini kurduğu bir mutluluk yaşattı.Onu tanımak acı çekmeye değer.”
Müdiremle neden bunları konuştuğumu bilmiyordum.Neden onu bu kadar çok ilgilendirdiğini merak etmiştim.Belkide bizim hikayemizin filmlerdeki gibi bir aşk hikayesi olduğunu falan düşünüyordu.
Müdiremiz,okul ve yurt hakkında konuştuktan sonra evraklarımı ayarlamak için arkadaki dolaba doğru yöneldi ve bana ebeveynimi çağırmamın evrak işlemleri için gerekli olduğunu söyledi.Kapıya doğru yöneldim.Kapıyı açar açmaz tahminimce yaşıt olduğumuzu düşündüğüm biriyle karşılaştım.Büyük ihtimalle sportif faliyetler dersinde falandı.Üstünde dar beyaz bir tişört vardı.Bütün karın kasları belli oluyordu.Karın kasları bu yaştaki birine göre fazla dokunulası duruyorlardı.Yüzünü merak edip başımı kaldırdığımda gördüğüm şey beni hayrete düşürmüştü.Kocaman masmavi gözleri vardı ve çok büyüleyici duruyorlardı.Yüzü kusursuz denilebilecek kadar güzeldi.Dolgun dudakları dikkatmi çekmişti.O,her şeyiyle mükemmeldi.
Müdire,kapının önünde dikilen çocuğu farkeder etmez sevgi dolu bir sesle “Ohh,Alexander!” diyerek kollarını ona doğru açtı.
Alexander,diye geçirdim içimden.Eminim bu okulun en havalı ve popüler çocuğuydu.Ve eminim ki bu okulda benim için problem yaratacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Garip
Teen FictionJennifer,gizemli bir şekilde intihar eden sevgilisinden itibaren sadece anılarla yaşamaktadır.Onu hayatta tutan tek şey anılarıdır.Ancak sonra,onu öğrenci olarak kabul eden tek okul olan yatılı bir okula gitmek zorunda kalır.Bu okulda,hiç tahmin etm...