~ Kıbledere 1 ~

789 21 0
                                    

Yer : Kıbledere Köyü
- Net tarih bilinmemektedir.
Olayın kahramanı köyde imamlık yapan Veysi Hoca. Bu yazısını müftülüğe yolladığı mektuptan aldık. Okuduktan sonra emeğe saygı olarak beğenin ki, bu tür olaylar hep gelsin.
Müftülüğe yazdığı mektubu, hiçbir kelimesinde oynama yoktur.
" Ben 6 yıldır burda imamlık yapan, gayette işimden memnun olan hocaydım. Ama son 1 haftadır, burda yaşananlardan dolayı size şikayetimi bildirmek isterim. Cemaat artık camiye gelmiyor, Geçen gün evimin camlarını kırmışlar, kim yaptığı meçhul. Kahveye kimse gelmiyor, sokakta kediler köpeklerden başka kimse yok. Sabah ezanı okumak için camiye giderken yolumun üzerinde bir adam gördüm, elektrik direğinin dibine çökmüş ağlıyordu. Velhasıl kelam yanına yaklaştım, neden ağlıyorsun dedim, karımı öldürdüm hoca dedi. Beni itekleyip koşa koşa tarlanın içine girdi gözden kayboldu. Can güvenliğimin olmadığını düşünüyorum. Görevimi başka yerde yapmak istiyorum. Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim. "
Olayın devamı, komşu köyde yaşayan, olaya tanıklık eden bir köylüden dinleyin.
" O gün hocayla çarşıda karşılaştım, oturduk çay içtik. Derdini anlattı. Teselli ettim, ama psikolojik olarak çökmüş durumdaydı. Aradan 1-2 ay geçti, define işi için gece vakti arkadaşlarla kıbledere köyüne gitmeye karar verdik. Eşyalarımızı hazırladık, kazma kürek çuval... Köyün çıkışına doğru bir ağaç var, dilek ağacı. Kötü dilekleri yazdıkları için, o ağaç ölüm ağacı denir. Biz orda bulunan mağaraya gidecektik. Baya bi altın olduğu söyleniyor. Köye girdiğimizde bir evden çığlık sesleri duyduk, bu sesler kavga sesiydi, hani kavga ediyor gibiydiler. O an bi silah patladı sesler kesildi. İki arkadaşım ve ben koşa koşa köyün içine doğru vardık. Tüm mahalle karanlıktı. Kimsenin ışığı yanmıyordu. Gece lambamızı yakıp öyle devam ettik. Yerlerde kanlar vardı. Duvarlara saçma sapan rakamlar yazılmıştı. Biz biran önce mağaraya gitmek istedik. Bir evin önünde az soluklandık. Karşımızdaki evden birinin bizi izlediğini gördük. Ama size yemin ederim bu insan değildi. Bilmiyorum cidden bilmiyorum. Sonra gözden kayboldu. Biz kalkıp mağaraya doğru hareket aldık. Mağaraya vardık varmasına da, ölüm ağacının önünde bir kadın vardı. Ağaca bişiler bağlıyordu. Ona görünmeden mağaraya girdik, mağaradan sesler geliyordu, acayip cinsten. Hani tarif et deseniz etmem. Hayvan ile insan sesi gibi karışık bir şey. Korktuk ama ucunda para vardı sonuçta. Mağaraya girdikçe gaz lambamızdaki ateş sönüyordu ki bu bir felaket işaretiydi. Mağaradaki sesler artıyordu. Arkadaşlarımız önden gittiği için onlara yetişmekte zorluk çekiyordum, gaz lambamız sönmeden geri dönelim dedim, ama arkadaşlarımdan ses alamadım, iki üç adım atıp tekrar seslendim ama cevap gelmiyordu. Bende koşarak mağaradan çıktım. Çıkar çıkmaz da gaz lambası söndü. Ama dolunay olduğu için yine önümü görüyordum. Ölüm ağacında duran kadına baktım, bana doğru dönmüş bakıyordu. Kaçmak ile kalmak arasında kaldım çünkü arkadaşlarım içerideydi. Tekrar içeri girip yüksek sesle bağırdım, ses gelmeyince dışarı çıktım kadın hala oradaydı. Sonra kadın yürüdü, daha sonra gölge misali gözden uzaklaştı. Bende koşa koşa tarla yollarından köye gitmek istedim. Ceviz ağacının altında yaşlı bir adam gördüm, bana yardım etmesi için yalvardım ama beni takmıyordu. Ölü gibiydi. Yüzüme kızgın bir şekilde baktı. Hemen yanında koşa koşa uzaklaştım. yarım saatlik koşmanın ardından köye varmıştım. O günden beri hiçbir köylü ordan geçmez, yolu uzatır. Diyeceklerim bu kadar. "
-Bu olayı anlatan kişi 1990 yılında, jandarmaya aynı ifadeleri vermiştir.
- Kıbledere köyünde ki imamın ise şuan nerede olduğu bilinmiyor. Yaşayıp yaşamadığı hakkında bilgi yok.

Korku hikayeleri & bilgiler & paranormal olaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin