Tek part

273 9 2
                                    

1990'lı yıllarda 4 arkadaş aynı gün kaybolmuştur. Aradan 1 yıl geçtikten sonra polis ,murat ........'ın eski villalasına gidip murat .....'nın odasını tekrar kontrol etmek ister ve evde bir zarf içinde mektup bulunur. Bu zamana kadar böyle birşey yokken bu mektupun gelmesi herkesi şaşırtır. Okuduktan sonra daha da şaşırtır. Çünkü mektupu yazan kişi Kayıp murat ........'ın ta kendisidir. Öldüğü düşünülen murat .........
Yaşıyor olabilir , bu zamana kadar halen kayıp ama o zamanlar yani 1990'lı yıllarda belki bilirsiniz gazetelere ÖLÜ ADAMIN MEKTUBU diye haber yaptılar.
4 arkadaşın aileleri konu hakkında hiçbir şey konuşmadı.
İşte size o gizli tutulan , başından Sonuna kadar olayı anlatan o mektup ;
Biz 4 iyi arkadaştık. O zamanlar
20 21 yaşlarındaydık.
Her şey o eski evdeki bulduğumuz sandıkla başladı. Biz gerçekten kendimize macera arayan gençleriz. Birimizin elinde kamera dikkat çekici şeyler çekmeye çalışıyor. Diğerlerimizde etrafta ne varsa arıyoruz , işimize yaracak her türlü şeyi alıyoruz ve inceliyoruz.
Bunu aslında sadece zevk için yapıyordum. Para için değil tabii ,
Çünkü zaten hepimizin aileleri zengin. Hatta baya zengin diyebilirim. Neyse , bizim bu 4 kişilik arkadaş grubumuz 2 kız 2 erkekten oluşuyor ;
Merve ve buket , can ve ben(
Kameraya genelde Can bakar daha doğrusu kamera işlerine desek daha doğru olur. Diğerlerinin işi aslında daha kolaydı , diğerlerinin içinde bende varım tabii , etrafı gözetleyip işe yarayacak bir şey bulmaya çalışıyorduk. Bana göre daha kolay size göre bilmem.
Bir gün can aradı ve acil buluşalım dedi. Bende hemen üstümü başını değiştirdikten sonra gittim.
Herkes oradaydı , sorun ne diye sordum. Sorun yok , hatta haberlerim iyi. Çok güzel bir iş buldum. Her anı heyecan dolu olacak eminim.
Nedir bu ne işi bir söyle ilk önce.
......... köyünde bir dağ var , dağda bir ev var , tahta ev. Şu ana kadar gidip gelebilen olmadığını söylüyorlar. Oraya gideceğiz ve kameraya kaydedip geri dönüldüğünü ispatlayacağız dedi.
Ne zaman yapıyoruz diye sordum ?
Ben bu gece yapalım diyorum ama yinede bir oylayalım istersen.
Bence de bu gün uygun. Halledelim bu gece.
Kızlarda bu gün olur diyince eve gidip babamın arabasını aldım.
Arkadaşlarla beraber kaldığımız ilden ayrıldık ve ...... ilçesindeki .......... köyüne vardık. Herkes öylece bize bakıyordu , sanki ilk defa insan görüyorlarmış gibi. Selam bile vermedim , yapacakları ilk ani harekette saldırmaya hazırdım , söylemesi ayıp kavgada da çok sağlamımdır.
Yürümeye başladık , karşımızda çok güzel bir manzara vardı ve bizim bulunduğumuz yer çok yüksekteydi. Çokta soğuktu.
Karşıdaki dağa yürüyerek gitmek zorundaydık çünkü yol yoktu , koskocaman bir dağ ve bomboş bir ormanlık alandı. Yürüye yürüye gittik. Dağa vardık ve başladık bir ev aramaya ama kolay olmayacaktı çünkü büyük bir dağdı.
Uzun süren aramalarımızın sonunda bir ev bulduk. Ev çok eskiydi ve tamamen tahtalaran yapılmıştı , tahtalar galiba meşe odunundandı çünkü çok sağlamdı.
Meşe ağacının sağlamlığını bilen bilir.
Kapıyı her ihtimale karşı çaldık. Belki yaşayan vardır diye. Olmaz ya belki olur diye çaldık kapıyı.
Açan olmayınca geri çekilin kırıcam dedim ve omzumla bir vurdum , kapı değil ama omzum az kaldın kırılıyordu. Can'la beraber ayağımızla durmadan vurmaya devam ettik ama nafile kapı açılmıyordu. Oturduk bir yere ve ne yaparızda açarız bu kapıyı diye
Düşünmeye başladık. Kapıdan tık diye bir ses geldi ve kapı açıldı.
Hayretle olanları izliyorduk basıl açılmıştı şimdi bu kapı ?
O kadar sert vurmuştum ki omzumu az kalsın kırılacaktı omzum , o zaman açılmadı da şimdi nasıl açılır bu kapı ?
Önemli değildi nasıl açıldığı sonuç olarak açılmıştı. Kameramız kayıttaydı. Can hazır mısın ? Diye sordum. Hazırım murat hadi girelim dedim. Kızlara dönüp isterseniz burada kalın dedim. Kızlar kapının önüne kadar geldiler , biz girmesek mi ? Dediler .
Bende döndüm içeride me olacağı belli olmaz sizi tehlikeye atmayalım bence siz burada kalın hayvan felan girmiştir şimdi dedim.
Onlar bana emanetti. Aileleri bana çok güveniyorlardı. Can'a baktım ve kafamla kapıyı işaret ederek hadi girelim demek istedim. Hemen anladı ve hadi dedi. Elimizde el feneri vardı , daha doğru bende vardı Can kamerayı tutuyordu ben nereye gidersem o da orayı çekiyor , etrafı kamerayla süzüyordu. Aslında daha gündüz saatleri olmasına rağmen bu ev hiç güneş almıyordu , tamamen karanlıktı. İlerlemeye ve etrafa bakmaya devam ediyorduk. Karşıma bir kapı çıktı , kapının arkasından bir ses geldi , Allah'tan kamera kayıttaydı ve sesi de kaydetmişti. Can bana ben Can'a çok dikkatli bakıyordum. Birbirimize bakıp girmesek mi ? Dermiş gibi bir bakış attık ama bana öyle bakmasına izin vermeden yüzümü sertleştirdim ve bana öyle bakma bu işi sen istedin şimdi sonucu ne olursa olsun bu işi yapacağız dedim. Küçüklüğümden beridir her zaman bir cesaret vardı bende hiç korkmazdım , o evde de korkmadım hiç ama ilerleyen zaman içerisinde korkacağımı hiç düşünmezdim.
Belki bu evde değil ama bundan sonraki maceralarımda gerçekten korkuyu hissetim.
Kapı çok dardı ikimiz aynı anda giremezdik. Tek tek girdik içeriye.
Birbirimize baktık ve sonra ben feneri etrafa tuttum bir masa vardı ,
Eski bir çalışma masasıydı.
Üzerinde bir şamdan ve bir kuru vardı. Tahta kutuydu , aldım ve tekrar etrafa bakarken dışarıdan kızların çığlığıyla irkildik ve apar topar çıktık evden dışarıda kimse yoktu hemen birimiz bir tarafa birimizde diğer tarafa koştu kızları arıyorduk. Ben Merve'yi gördüm yere çömelmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu elini omzuna koydum korktu , ne oldu Merve niye ağlıyorsun dedim. Burası terk edilmiş değil dedi hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Birileri var saldırmaya çalıştılar dedi. Onu kaldırdım ve Can diye bağırdım. Beni duydu , yanında Buket'le beraber geldiler o da ağlıyordu ,
Allah Allah neler oluyor yaaa dedim.
Sinirliyim. Ama kızlar çok korkmuştu yoksa burada kimlerin yaşadığını bulucaktım. Kızlar Murat kara yüzlü adamlar var buradan gidelim ne olur dediler ve bana sarılarak ağlamaya devam ettiler , sırf onlara kıyamadığım ve aileleri bana emanet ettiği için hadi gidelim dedim ama burası aklımdaydı ve tekrar gelmek istiyordum , büyük ihtimalle kızları bu sefer getirmeyecektin. Can olanları tümüyle kaydetti.
Arabanın olduğu köye geri geldik ce arabaya doğru yürümeye başladık.
Bir tane deli adam vardı , hahahaha gülmeye başladı sizi alacak sizi alacak sizi kandıracak demeye başladı. Kimmiş lan o dedim.
Göreceksin görecek yakında anlayacaksın dedi. Bunları şarkı söyler gibi söylüyordu. Deli işte hadi gidelim dedi kızlar , artık eve gitmek istiyorlardı , farkındaydım ne kadar korktuklarının arabaya bindik ve yola çıktık.
Kızları evlerine bıraktım ve biz biraz çektiklerimiz ve bulduklarımızı incelemek istiyoruz siz bugün siz yoruldunuz dinlenin dedim.
Can'la beraber bizim eve gittik ve benim odada kamerayı incelemeye başladık. Evin içinde o karanlıkta uçulan siyah gölgeler vardı ama çok hızlılardı. Tam geçerken durdurmayı başardı Can ve bu ne lan dedi.
Ekranda yüzü çok çirkin bir varlık vardı. Çok çirkindi çok. Ama tek değildi sayıları çok fazlaydı. Kızların yüzü sanki silik gibiydi. Hani kalemle yazıyı yazdıktan hemen sonra kurumasını beklemeden elini sürersinde heryere bulaşır ya aynen öyleydi. Anlam veremiyordum , tamam bırak şunu da sandığa bakalım dedim. Sandıkta bir tabak büyüklüğünde bir demir vardı çok ağırdı. Bir de kağıt vardı galiba haritaydı. Ege'nin adalarından birinin haritasıydı bu , ne var lan orada hazine mi ? Dedim kendi kendime.
Buraya gitmek istiyordum , burada ne varsa çözülecekti. Can'a baktım ve buraya gidelim Can dedim.
Gülümsedi aklımı mı ? Okuyorsun dedi. İki dakika güldük. Sonra tekrar ciddileştik , kızlar ? Diye sordu.
Yok dedim bence götürmeyelim Can birşey olursa bize olsun kızlara değil biliyorsun aileleri sana emanet dediler bana sorunluluk almayayım dedim.
Doğru diyorsun Murat bu iş diğerleri gibi değil biraz ciddi dedi.
Haklıydı , bunu oraya gitmeden öncede biliyordum ama oraya gittiğimde daha iyi anladım.
Kızlara gideceğimizi söyleyecektim ama onları götürmeyeceğimi de söyleyecektim.
Ne zaman gidiyoruz dedi.
Biraz dur , 1 hafta dinlenelim önce ben bir tekne kiralayacağım babamdan habersiz , gitmemize izin vermeyebilirler.
Neden vermesin Murat yaz ayı sıcak , biraz açılacağız desek kendi yarını bile verir baban , hatta benim babam bile verir dedi.
Kızları da götürmemiz gerekir o zaman , bizim amacımızı bilmiyor musun ?
Aaa ben onu düşünmemiştim haklısın , o zaman hazırlıklarımızı 1 hafta içinde halledelim dedi.
Kafamı salladım onay verdim.
Can'da evine gitti.
Hazırlıklarımızı yaptıktan sonra bir gün belirledik ve o günün gelmesini bekliyorduk. Kızları da çağırdık ve
Kızlara sandıktan çıkan haritayı , o haritadaki yere gitmek istediğimizi anlattık. Kızlar tamam gidelim dediler.
Kızlara karşı çok nazik bir şekilde onları götürmeye pek sıcak bakmadığımızı , başımıza gelecek her şeyde kendimi suçlayacağımı söyleyince kızlar biraz kendilerini geri çektiler ve bizsiz nereye gittiğinizi sanıyorsunuz dediler.
Haklısınız ama sizi kesinlikle tehlikenin içine atmayacağım dedi. Kararımda kesindim.kızlar olmadan gidecektik. Kızlar illa gelmek istiyorlardı ama ben orada neler olacağını bilmiyorum , belkide hiçbir şey olmayacaktı ama olma ihtimali de vardı , onları ateşe atamazdım.
Gideceğimiz adayı araştırmaya başladım , gitmeden nereye gideceğimizi bilmeliydim.
Araştırmalarım sonucunda bir kaç söylenti olduğunu buldum.
Adada gerçekten çok büyük bir define varmış. Adada büyük bir ada ve ilerlediğimizde ormanın içinde bir mağara girişi varmış , içeride aşağı inen bir yol varmış ve en aşağıda türkiyede ki tüm paradan fazla ganimet olduğunu duydum. Mağaraya girip geri dönen olmadığınıda , altını koruyan cinler tek kabile değil 4 ayrı kabilenin ortak hazinesiymiş. Aralarında ifrit , marid gibi türlerden oluşan kabileleri söz konusu bile almak çok tehlikeli olduğu da söylenenler arasında , tabii ben inanır mıyım ?
Tabii ki hayır , o adada ne varsa oraya gitmemizi istemeyen birileri var. Aslında kızları götürmememin bir sebebi de bu , oraya gitmemizi istemiyorsa , bizim geri dönmemizi istemeyecektir , ölüm riskimiz olduğu için kızları götürmeyeceğim.
Bu işi çok çabuk bitirip döneceğim.
Aslında kendim neden bu işe bu kadar taktım anlamıyorum ,
Galiba o köyde gördüğüm insanlar bana başaramayacaksın dermiş gibi bakmaları beni sinirlendirdi.
O anda delinim dediği aklıma geldi ;
Sizi kandırdılar , sizi alacaklar.
Düşüncelerim beni yiyordu , yarın sabah evden çıkıp adaya gidecektik 1 haftalık kiraladım tekneyi , erken gelirsem üstü kaldın deriz artık ne yapalım , belki hiç dönemeyeceğim.
Düşünceler arasında uykuma daldım.
Sabah yeni bir gündü ve hava mükemmeldi. Can'ı aradım hadi çıkalım dedim. Arabayı aldım Can'ın evine gittim Can'ı alıp tam yola çıkacam Yolun ortasına atladılar.
Bir baktım bizim Merve'yle Buket.
Ya bizde geliyoruz ya da babanlara hemen haber veririm dedi.
Biraz kızdım ama kararından geri döndüremedim. Onlarda bizimle
Gelecekti mecburen. Bindiler ve yola çıktık , Ege'ye vardık. Kiraladığım adamı buldum ve parasını verdim. Tam gidicem bineceğim sırada kolumu tuttu ve kafana göre bu saatte çıkamazsın açılamazsın , gece saatlerinde çık dedi. Yakalanırsan cezası büyüktür diye de ekledi.
Aslında ceza sıkıntı değil ama bizi bırakmazlar ki sahile geri getirirler.
O yüzden beklemeye karar verdik. Bir çay bahçesine felen gittik akşam ettik bir türlü.
Sonunda yola çıkma zamanı gelmişti. Bindik ve ben dümenin başına geçtim. Yolda bir sıkıntı çıkmadan vardık adaya , ada tamamen karanlık olduğu için biraz ürkütücüydü. O yüzden gece gece heyecana gerek yok vahşi hayvan felan vardır saldırır dedik ve sabahı bekledik. Ormandan durmadan sesler geliyordu ve normal karşıladık hayvan vardır diye.
Vuuuuuuvvvvvv
rüzgar çıkmıştı , gerçekten kuvvetliydi ve denizin ortasındaydık normaldi bu hava soğuktu.
Kızlar biraz açık giyinmişler o yüzden üzerimdeki saf deri ceketi çıkardım ve Merve'ye verdim. Merve gerçekten çok güzel bir kızdı. Can'da Buket'e verdi. Teknede durmak daha güvenliydi çünkü uyurken ormandan gelen hayvan , hatta en kötüsü insan gelebilirdi.
Herkes uyku moduna gelmeye başlamıştı ve bende yavaştan uykuya dalmak istiyordum.
Merve yanıma yaklaştı ve oturduğum yerde göğsüme doğru yaslandı ve uyudu.
Etkilenmiştim. Zaten güzel bir kızdı ve başımı döndürebilecek bir güzelliği vardı. Ama onun düşüncelerini bilmediğim için sessiz kalıyorun. Belki o da benim gibi düşünüyor olabilir. Ama Can kendimi bildim bileli Buket'i seviyor ama söyleyemiyor. Buket'te seviyor ama ondan bekliyor ilk adımı.
Düşüncelerle boğuşurken uyuyakalmışım...
Bir çığlık sesiyle uyandım. Bizimkiler uyanmamıştı. Merve iyice bana sarılmıştı. Üşüyordu galiba bende ona sarıldım , ısınmak için
Aa aklımda o çığlık sesi vardı. Saate baktım saat 02:23 tü etrafıma baktım kamera hemen Can'ın yanında elime alıp etrafı yavaşça gezdirdim. Ses soluk kesilmişti. Sadece Merve'nin düzenli nefes alış veriş sesleri vardı.
Elime dürbünü aldım. Etrafa bakmaya başladım. Ama karanlıktan birşey görünmüyordu.
El fenerde fayda etmiyordu. Ama kameranın gece görüşünü unutmuştum. Eline tekrar kamerayı alıp bakmaya başladım. Bir kahkaha sesi geldi ve kalkın dedim. Herkes noluyor diye söylenerek uyandı.
Burası boş değil birileri var dedim.
Merve ve buket yine korkmuşlardı tabii ama onlara birşey olmasın diye kendi canımı bile hiçe sayardım.
Etrafa bakınıyordum birşey gördüm.
Ayakları elleri yoktu , yerden çok az birşey yüksekteydi. 1 tane gözü ve yarım bir ağzı vardı , kulağının biri yoktu. Herşeyi yarımdı. Biraz önce hiçbir şey göremezken şuan 10 metre ötemdeki varlığı net görüyordum. Herkes görüyordu. Merve bana sarıldı. Korkuyorum dedi. Tuttum kolundan ben size gelmeyin demedim mi ? diye çıkıştım. Üzüldü ve ağlamaya devam etti. Geri dönüp baktığımda o şey yerinde yoktu.
Merve'ye döndüm ve elimi yüzüne koydum özür dilerim dedim.
Küsmüştü biraz bana kırılmıştı , onu gerçekten seviyordum ve aynende söyledim.
Seni ne kadar verdiğimi biliyorsun , aynı şekilde Buket'i de sizin. Başınıza en ufak birşey gelirse ben ölürüm. Size olacak en ufak şeyden ben sorumluyum.
Tamam , bak sadece size birşey olucak diye korktuğum için öyle birden çıkıştım. Özür dilerim dedim.
Bana baktı ve gülümsedi , bende bir daha göremem diye korktum ve geldim. Buraya gelmeseydik olmaz mıydı ?
Neye bulaştığımızı bilmiyoruz neden buradayız biz , biz böyle şeylerle uğraşır mıydık hiç ?
Bilmiyordum bu sorunun cevabını , ben neden gelmiştim buraya ?
Ne için gelmiştim ?
Anlam veremediğim bir sürü soru vardı aklımda.
Artık uyuyun , ben nöbet beklerim dedim. Can'da korkuyordu.
Yüzündeki o bembeyaz korkuyu görmemek elde değildi.
Merve bana sarılarak uyumadı bu sefer , yere yattı ve uyudu. Bende öylece düşünerek uyanık kalmaya çalıştım ama her an birşey çıkabilecekmiş gibi kendimi hazırladım. Şimdi tekrar bakıyorum da gerçekten çok ürkütücü bir adaydı burası. Burayı ben nasıl görmedim. Ben çoğu adaya gittim ama hiç böyle bir yere rastlamadım.
Dakikalar gelip geçiyordu. Canım sıkılmaya başlamıştı. Merve'nin başına geldim ve saçını okşadım.
Beni kendine aşık etme dedim sesli bir şekilde ama uyumadığını bilmiyordum. Uyuyor sanıyordum.
Ol dedi. Sen ettin , sıra bana geldi o zaman dedi.
Şaşırmıştım. Ama dedim. Sarıldık .
Hayatım boyunca en güzel sarılıştı bu. Sabaha kadar beraber sarılarak adayı izledik.
Sabah ilk uyanan Can oldu. Arkasından Buket'te uyandı.
Güneş kendisin tam üzerimize düşürmüştü. Kumsala yaklaştırdım tekneyi ve adaya ayak bastık.
Ormana girmek istiyorduk. Yavaş yavaş girdik. Ormanın bir ucu görünmüyordu. Yürümeye devam ediyorduk kamera hep kayıttaydı.
Bir ağaç gördüm üstünde birşeyler yazıyordu. Yaklaşıp baktım.
Burayı hemen terkedin yazıyordu. İlerlerdikçe ağaçlarda bu tür tehdit yazıları görmeye başladım.
Yerlerde kemik parçaları görmeye başladık. İlerlerdikçe de kemik parçaları artıyordu. Sanki bizi bir yerlere çekiyordu. En son bir kafatası gördüm kızlar ve Can çok korktular çünkü insan kafatasıydı bu. Artık korku yavaş yavaş benide sarmaya başladı. İlerlemeye başladık tekrar. Bir bina gibi birşey vardı. Yaklaştım ve yakından baktım.
Tek katlı çok uzun bir yerdi bu bina ama aynı piramit gibiydi.
Girişinde bir yazı daha vardı.
Son şansınızı buraya girerek harcamayın...
Defolun...
Korkuyordum ama buraya girecektim. Buraya geri dönmek için gelmemiştim , ölüm dahi olsa buradan birşey öğrenmeden gitmeyecektim.
İçeri girmeden kızları dışarda bırakmak geldi aklıma ama geçen seferki kadar şanslı olamayabilirlerdi.
Hep beraber ilk Admımızı artık içerisi kokuyordu. İlerlemeye başladık , artık kapı girişi görünmüyordu , birden yüksek bir ses geldi e kapı girişinde dışarıdan gelen güneş ışığı kayboldu.
O an gerçek korkunun ne olduğunu anladık. Etrafta dolaşa. Gölgeleri hissediyorduk. Hatta görüyorduk.
Bize saldırmıyorlardı. Ama korkutuyorlardı. İşte adına cin dedikleri mahkuklar bunlardı. Çok korkunçlardı. Birisi arkamdan vurdu enseme ve çok sert vurdu. Ensem tutuldu. Arkamı döndüm domuzlar gibi ama kimse yoktu. Olduğum yere oturdum yanıma Merve oturdu. Bana baktı ve gülümsedi.
Göğsüme kafasını yasladı. Gözünden düşen o narin damla vücudumda bir yere düştü ve hissetim. Onlar benim yüzümden buradaydılar. Baktım Can Buket'in elini tutmuş , sizde işi pişirmişsiniz dedim. Buradan kurtuluşumuz zor
Murat , son anlarımı onunla geçirmek istiyorum dedi.
Haklısın dedim başka birşey gelmiyordu elimden. Merve'yi yanağından öptüm ve seni çok seviyorum dedim. Bendee dedi.
Ayağa kalktım bu böyle olmaz bir kurtuluş yolu bulalım dedim. Boynum halen çok ağrıyordu. Herkes kalktı ve evet biz bu değiliz başarabiliriz dediler. Yürümeye devam ettik. Aşağıya inen bir tol vardı.
Buraya girmek tehlikeli ve yasaktır yazıyordu.
Bu sefer gitmedik , yazıyo dinledik resmen. Yolumuza devam ettik. Etrafta gezenleri hep görüyorduk. Yürürlen ilerden koşarak gelen bir varlık gördüm ve kaçın diye bağırdım.
Geri döndük koşmaya başladık. Koştuğumuz yerdende geliyorlardı.
Geriye tek aşağıya giden yol kalmıştı. İnmek zorundaydık , haydi dediğim gibi aşağı koştuk. Ağıda gördüklerim beni bitirdi resmen.
Aşağıdaki altını bir görseniz bir görseniz , o kadar fazlaydı ki akıl atarsınız yani.
Merve koluma sıkıca tutmuş altın gözünde değildi , bir an önce bu kabus bitsin istiyordu.
Her zaman bir çıkış var derler ya hani , işte bu sefer yoktu.
1 günümüz orada geçti.
Açtık , susuzduk , bizi öldürmek yerine kendi kendimize ölmemizi bekliyorlardı. Bizi bazen ortalık yerde çıkıp korkutuyorlar , bazen içimizden birini vurup canımızı yakıyorlardı ama Merve'ye asla vurdurmayacaktım , ona siper olmuştum resmen.
Orada geçirdiğimiz 2. Günün sonunda artık bitmiştik. Susuzluk , açlık bitirmişti bizi. Merve yerde öylece yatıyor bana bakıp gülüyordu. Son nefesini vermeden önce seni seviyorum dedi ya işte ben orada bittim. Merve artık yoktu.
Daha fazla dayanamadı kızcağız. Ağlıyordum. İçimde kalan son suyuda ağlayarak bitirdim galiba. Can ve Buket neredeler bilmiyorum. Yanımdalar galiba , onlarında sesi çıkmıyor. Ben ölüyorum. Bekle Merve geliyorum...
1 YIL SONRA MURAT'IN EVİNDE BULUNAN BU YAZIRLARA KİMSE İNANMIYOR. GİTTİKLERİ ADAYI O ZAMANLAR ÇOK ARADILAR AMA ÖYLE BİR ADA YOK.
YOKSA BU YAZILANLARI GERÇEKTEN MURAT'MI YAZDI.
ÖLÜLER YAZI YAZAR MI?
BU GİZEMİ ÇÖZMENİN TEK BİR YOLU VAR , ODA YANLARINDA GÖTÜRDÜKLERİ KAMERAYI BULMAK.
O KAMERADA ONLARLA BERABER O PİRAMİTE BENZİYOR DEDİĞİ BİNANIN İÇİNDE.
AMA ORTALIKTA ADA YOKKEN BİNA NASIL BULUNACAK.
BU VAKA DÜNYA ÜZERİNDEKİ EN ESRARENGİZ , EN GİZEMLİ VAKALARDAN BİRİ OLARAK SEÇİLMİŞTİR.

Lütfen okuduysanız beğenin ve yorum yapın , siz eleştirin , ben hatamı düzelteyim ve kusursuz bir hikaye çıksın ortaya

Korku hikayeleri & bilgiler & paranormal olaylarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin