kulübe

13.2K 491 23
                                    

Medya : Rüzgar ve Arel

Arkadaşlar yanımızda olan voteleyen okuyan yorum yapan olan herkese çoook teşekkürnederiz...

Keyifli okumalar:))))

Rüzgar'ın ağzından

Köpeklerin bizi kovalamasının ardından kaybolmuş sonra Arel'ler tarafından bulunmuş daha sonra tekrar kaybolduğumuz için bir kulübe bulmuş oraya sığınmıştık.

Bu arada Arel kampı bizim yüzümüzden iptal etmişti. Biz de birgünlüğüne burada kalıp sabah gidecektik. Sahi ya biz niye babalarımızı aramıyorduk ki?!

Su bir kez daha Araf'la bakışmaya dalmış, Gamze Ayaz'la sarmaş dolaş oturmuş kıyamet kopsa umrunda olmaz ben de bayıldığımda yere düşerken ayağımı burktuğum için koltukta ayaklarımı uzatmıştım. İçimde çok kötü bir his vardı. Normalde 6.hisleri kuvvetli olan kızlardan değildim ama bu bambaşka bir şeydi. İçimdeki sıkıntı gittikçe büyüyor nefes almamı zorlaştırıyordu. Bir şey olmuştu. Birisine bir şey olmuştu.!

Bu duruma daha fazla dayanamayarak babalarımızı aramamız gerektiğini kızlara söylemeliydim. Ayrıca şimdiye kampın iptal olduğunu öğrenmiş olmaları gerekirdi. Neden halâ aramadılar??! Şimdi burada durmak için çok şeyimi verirdim.

Hoş Arel'i biraz daha izlemek benim için biçilmiş bir kaftandı ama onlar bizim yeraltındaki düşmanlarımızdı.

Kalbimle beyni yine bir savaşa tutulmuş aklım'Sen halâ nasıl bunlarla aynı ortamda kalabiliyorsun GECENİN CELLADI?' diye kızarken kalbim pollyanna misali ' Aşkın olduğu yerde gurur olmaz. Seviyorsun onu. Biraz yalnız kalın' diye tutturmuş burada kalmam için gözünden kalpler fışkırtıyordu.

Ama aklımı dinlemek zorundaydım. Bunca sene zaafımızın olmaması için sevgili yapmamıştık. Hoş zaten ben ilklerimi hep kocamla yaşamak istyordum o ayrı.

Ben tam ağzımı açacakken çalan telefonumla iç savaşımdan çıktım. Herkesin gözü bendeydi. Yavaşça ayağa kalkıp telefonumu aldım. Ayağımı burktum diye yürüyemeyecek halde de değildim. Tufan Samyelinin kızıydım ben.

Yalnız sabahtan beri içimdeki sıkıntı büyümüş elimi kalbime götürmeme neden olmuştu.

Arayanı gördüğümde annem olması nedense ağlama isteği uyandırmıştı.

Kızlar ve Arel'ler bana " Ne oldu? Neyin var?" gibi sorular sorsalar da hiçbirini dinleyecek halde değildim. Hemen çalan telefonu kulağıma götürdüm ve "alo?" dedim. Annem hıçkırarak ağlıyordu. Kaşlarımı çatıp kendimi nefes almaya zorladım. Su koluma dokununca birkaç saniyeliğine ona bakıp " Anne , ne oldu neden ağlıyorsun?" diye sordum. Annemin ağlayışı ve konuşmaması işin içinden çıkılmaz bir hâle sokuyordu beni.

Annem artık konuşmaya başladığında göz pınarlarım kurumuşçasına gözlerim bir tek göz yaşı bile dökmedi.

Şu an kimseyi duymuyordum. Soyutlanmıştım dünyadan. Bu ,bu olmamalıydı. Ben buna kendimi hazırlamamıştım. Mafya olduğumuz için her dakika hayatımız tehlikeydi ama ben bunu babam için kabullenmedim. Kabullenemedim...

Telefon avucumun içinden düşerken ben de yere düştüm. Ayağım umrumda değildi. Umrumda olan tek şey babamdı. Babamlara suikast düzenlenmiş ve babamlar hastaneydi. Babamın durumu ağırmış. Kendime beş dakika sonra geldiğimde kısaca durumu anlattım.

Vakit kaybetmemem gerekiyordu. Biran önce babamın yanında olmam lazımdı.

Araf hemen bir araba koruma çağırdı. Ayrıca iki tane de araba. Beklemek ömrümden ömür götürürken daha fazla dayanamadım ve bağırmaya başladım. " Nerede kaldı arabalar?! ". Arel " Sakin ol Rüzgar. Seni babana götüreceğim." dedi. Kendime ve sinirlerime hakim olamıyordum.

Yarım saat sonra araba gelmişti. Tabi ben de o sıra rahat durmayıp Ayaz'ın bana laf atmasıyla yüzüne yumruk atmıştım. Gamze'nin Ayaz'ı zor zaptetmesiyle -ki hiç umrumda degildi- arabalara binmiş gidiyorduk. Arabayı kullanan soför yavaş sürüyordu. Bu da benim daha fazla sinirlenmeme neden oluyordu.

" Çek kenara!" dedim sertçe şoföre. Aynadan bana kısa bir bakış atıp sonra yanımdaki Arel'e dönmüştü. Bu daha fazla sinirlenmeme neden olurken bu sefer bağırdım. " Sana arabayı kenara çek dedim!" dedim.

Şoför tekrar Arel'e bakıp onay aldıktan sonra arabayı durdurdu. Hemen arabadan inip şoför kapısını açtım. " İn! İkiletiyim deme Allah şahidimdir ki leşini yere sererim" dedim. Şoför arabadan inip beklemeye başladı. Arel de arabadan inmiş bana bakıyordu. " Rüzgar ne yapıyorsun?" dedi. O sırada arkadaki arabalar da yani bizimkiler, " Benim hemen babamın yanında olmam lazım. Senin hantal şoförüne kalırsak yarına ancak orada ulaşırız. " dedim ve arabaya bindim. Arel de yan koltuğa geçince gazı kökledim ve toprak yolda tozu dumana kattım. Hızlı sürüyordum arabayı.

Şu an babam ameliyattaydı. Bunu düşündükçe daha da yüklendim gaza. Arel'e bir bakış attığımda hiçbir rahatsızlık belirtisi yoktu. Yani arabayı hızlı sürüyordum. Ben sürüyordum. Belki bana güvenmez diye " İstersen sen arkadakilerle gel. Ben hızımı düşürmeyeceğim" dedim. Ve dikiz aynasına baktıktan sonra ona baktım. Bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım. " Seninle geleceğim" deyince önüme döndüm.

Bu durumda bile onu düşünüyordum.

Babamın ameliyatta olduğunu öğrendiğimde sırtımın üşüdüğünü hissettim. Doğduğumdan beridir sırtımı hep ona yasladım. O benim ilk aşkımdı. O benim her şeyimdi. Hiçbir zaman annemle babamı ayırmadım. Ne en çok annesini seven birisi ne de en çok babasını seven birisi. İkisi de benimdi. Ben de onların. Onlar kalbimin iki yarısıydı.

Dua ettim Rabb'ime. Ne olur, ne olur onu benden annemden alma. Gözümden bir damla yaş düştü. Sonra bir tane daha ve bir tane daha... Gözlerim buğulansa da arabayı sürmeye devam. Hatta hızımı daha da artırdım.

Bir saat sonra hastaneye geldiğimizde hemen danışmaya koştum. Beni tanıyordu. Çünkü bu hastane babamındı. Ameliyathanenin yerini öğrendikten sonra koşarak oraya gittim.

Annemi yere çökmüş sırtını duvara dayalı ağlarken görünce dondum kaldım. Beni görünce koşarak yanıma geldi ve sımsıkı sarıldı. Ben de onu sıkıca sardım.

Ameliyathanenin kapısı açıldı. İçeriden Kenan amca çıkınca ona doğru koştum. Ağlıyordu. Bu durum kaşlarımı çatmama neden oldu. Kalbimi tutup yanına koştum. " Kenan amca babam nasıl? İyi değil mi? Konuşsana! Neden ağlıyorsun? Babam iyi değil mi?!!" diye bağırmaya başladım.

Kenan amca kafasını yerden kaldırdı ve " Maalesef. Kurtaramadık" dedi. Bu iki kelime bile delirmeme neden oldu. Annemin acı dolu çığlıkları kalbimi daha da parçalarken hiçbir şeyi umursamadan yakasına yapıştım Kenan amcanın " Ne demek kurtaramadım? Çabuk gir içeri. Çabuk onu iyileştir." diye bağırdım hastanede olmayı umursamadan.

Belimden çekilmemle ellerimi Kenan amcadan çözdüm. Beni çekenin Arel olduğunu görünce hiçbir şeyi umursamadım ve ellerimi göğüslerine koyup ona sığındım. Bu hareketim onu saşırtmıştı. Onu itekleyeceğimi sanmıştı. Kollarını belimde hissettim. Beni kendine çekince vücudumuz yapışmıştı. Kedi gibi daha da sığındım ona.

Ameliyathanenin kapısı açıldı ve beyaz örtüyle tüm vücudu örtülmüş babam çıktı. Kızlar da gelmiş ve elleriyle ağızlarını kapatmış ağlıyorlardı.

Annemin bayılmasıyla ruhum daha fazla bu acıya dayanamadı ve kendini karanlığa bıraktı. O kadar cazibeliydi ki karanlık sanırım canım annem olmasa bu karanlıktan hiç çıkmak istemem tabi Arel de olmasa...

Sizce Tufan SAMYELİ'Nİ yani Rügar'ın babasını kim öldürdü?

Rüzgar bundan sonra nasıl bir yol izleyecek?

Sizce bölüm nasıldı? İyi kötü tüm yorumlarınızı bekliyoruz! Allah'a emanet olun. Hepinizi çok öpüyoruzzz

SEVGİLİ ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin