Bölüm 3~

6K 346 11
                                    

2. bölümün tamamıydı bu. Okuyun bunu da okuyun ama :3 Keyifli okumalar~supernaturel~~

BÖLÜM 3

‘Bize biraz kimchi yapamaz mısın?’ Hala bugünkü hareketlerini(dans provası) aklından geçirirken Luhan yanına gelip sordu. Luhan sürekli yemek istediğini söyleyip dursa da, saat daha 5ti, yani akşam yemeği vakti bile değildi ki grup olarak öğün arası yememiz kesinlikle yasaktı.

‘Olmaz Luhan meşgulüm, hem daha akşam yemeği vakti bile gelmedi.’  Geyiğin gitmesini umarak olumsuzca başını salladı Soo ama inatçı keçinin geri adım atacağı yoktu. ‘Lütfen Kyungie çok acıktım, Tao da. İkimizde çok açız ve yemek saatine daha çok var!’ Luhan dudaklarını büzük küçük bir çocuk gibi göz kırpıyordu, bu yaştaki koca oğlanın böyle davranması çok şaşırtıcıydı gerçekten.

‘Akşam yemeğini es mi geçeceksiniz?’ Diğerinin dudak büzüşünü umursamadan yüksek sesle sordum. ‘Boşver onu sen lütfen… lütfen Kyungie.’ Luhan adeta yalvarıyordu. Daha fazla bu şeker surata karşı koyamayacaktım, ama sadece ona Tao’ya yapmayacaktım. (Yapsan nolur beğğ >.<)

Mutfağa doğru giderken sanki yılbaşında noel babadan hediye almış çocuklar gibi zıplayıp ‘Yeyyy’ diye bağırıyordu Luhan. Yarım saat içinde istediğini yapsam da Luhan 5 dakikada hepsini silip süpürmüştü.

‘Teşekkürler Kyungsoo çok naziksin!’ Luhan beni sıkıca sardıktan sonra hızla ayakkabılarını giydi. ‘Hadi gidelim pratik odasında bizi bekliyorlardır.’ Saatin ne ara 5:30 olduğunu anlamamıştım bile, Kris üyelerin geç kalmasından nefrete derdi muhtemelen bana ve Luhan’a uzun soluklu bir nutuk atacaktı. Ve her zamanki gibi inanılmaz sakar ben yere çakılıp ayak bileğimi burktum.

‘Kyungie! İyi misin?’ Luhan beni tutarak kaldırmaya çalıştığında hissettiğim ağrıyla sızlandım. Her zamanki gibi aptal ben her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmıştım. ‘Luhan bileğim ağrıyor.’ Tıpkı bir çocuk gibi mızmızlanıyordu. Gerçekten bebenin teki miydim? Ya da hatunlar gibi miyim? (Sürekli vızıldanması ah gene lafı yedik.)

‘Ah, bekle biraz.’ Luhan hızla ilk yardım çantasını kapıp geldi. Kalmadan önce bileğimi sargı beziyle bir güzel sarmıştı. ‘Yürüyebilecek misin?’  Hafifte olsa topallayarak yürüyebilmiştim. Ne sakarım ama!

‘Belki de sen dinlenmelisin… ya da en azından dans etme.’ Luhan’ın teklifini geri çevirdim. ‘Hayır ben iyiyim ufak bir burkulma hepsi bu.’ Luhan’ın endişeyle saniye başı bana bakması eşliğinde pratik odasına doğru yürüdük.

İçeri girer girmez soru bombardımanı başlamıştı ve elbette Kris… ‘Neredeydiniz? 10 dakika geciktiniz! Birkaç hareketi değiştirdik bile geri de kaldınız!’ Bu laf bana geliyordu ona ne şüphe.Herkes kolayca kıvırsa da geri de kalan hep ben oluyordum.

‘Kris sakin ol, Kyungsoo aslında bi-‘

Luhan’ı durdurup ona gözümle durmasını işaret ettim. ‘Pardon Kris, bir daha olmaz.’  Son istediğim her şeyi batıran beceriksiz sıfatıma yeni bir nitelik katmaktı.

Kris derin bir iç çekerken Lay nazikçe bana yeni hareketleri gösteriyordu. Diğerleri ayağımdaki zorlanmayı fark etmemiş olmalıydı, Luhan EXO K dans ederken sürekli bana endişeli gözlerle bakıyordu.

EXO M’de kendi partını bitirene kadar biraz soluklanma fırsatı bulmuştum, su içerken bileğimin üstüne fazla basmamaya çalışıyordum. Her an patlayacak gibi hissediyordum.

Suyumdan bir yudum daha alacakken Jongin uzanıp şişeyi elimden aldı.

‘Eğer sahnede olsaydık bunu yapma fırsatın olmayacaktı.’  Şişeyi yere fırlatıp dans eden tüm grubun yanına geçti.

Elimden geldiğince üstüne fazla baskı uygulamadan, zorlamadan dans etmeye çalışıyordu. Başka şansım yoktu. Artık acı da çok hissetmiyordum, uyuşmuştu bile.

Acı artık bu hayatta alıştığım bir duyguydu.

3 saat boyunca böyle dans ettikten sonra herkes çok yorulmuştu.

Dans bitince yine her şeyi batırdığımı biliyordum ve sırada neyin olduğunu da, Jongin’in iğneleyici eleştirileri. Diğerlerini atlayıp direk bana yöneltti soğuk bakışlarını.

‘Pozisyonları değiştirirken yeterince hızlı değildin, bileğinde doğru açı da deği-‘

O sözlerine devam etse de kulaklarımı ona dinlememesi için sözlerine kapattım. Herkes duşa girerken Luhan yanıma gelip çöktü.

‘Neden ayağının kötü olduğunu söylemedin?’ Onlara incindiğini söylerdik ve Jongin’İn de böyle-‘

‘Lütfen bir şey söyleme. Hayatımı mahvedecek başka bir şey istemiyorum lütfen… Luhan…’

Acınası durduğumu biliyordum ama onu ikna etmenin tek yolu buydu. ‘Pekala Kyungie ama eğer işler senin için zorlaşırsa buna bir son veririm.’ Derken Sehun içeri girmişti.

‘Luhan geliyor musun?’ İkisi dışarı çıkarak beni odada tek bıraktılar. Kalkmadan diğerleri gidene kadar bileğime masaj yaptım.

‘Gelmiyor musun?’ Suho kapıyı kilitlemek için geldiğinde sordu. Kafamı salladım. ‘Biraz daha kalacağım, pratik yapmalıyım.’ Yapay bir gülümse gönderdim.  Suho anahtarları masaya bırakıp işim bittiğinde odayı kilitlememi söyledi ve gitti.

Kalkıp tekrar Mama’yı açıp hareketleri tekrarlamaya çalıştım. Yeni hareketleri kavramaya çalışsam da her defasında batırıyordum, bileğim acıdan kıvransa da daha çok çalışmak daha iyi bir performans demekti.

Ne zamandır çalıştığıma bakmak için telefonu çıkardığımda saat 11’i gösteriyordu. 2 saati geçmişti ve eminim Suho geç kaldığım için kızacaktı. Hızla odadan çıkıp yurda yürümeye başladım.

Yurda geldiğimde ışıklar kapalıydı anlaşılan herkes yatmıştı. Sessizce ayakkabımı çıkarıp odama gittim. Hiç duş alacak halim yoktu, nasılsa sabah hallederdim. Kafamı koyar koymaz uyku beni benliğine doğru sürükledi.

Just Like You [Kaisoo Çeviri][ASKIDA/YB Bekleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin