Bölüm 11

19 0 0
                                    

  -Evet efendim şu anda körfeze yakınız. Beş içinde buluşma noktasında olacağız.

  -Anlaşıldı. Kargoyu aldıktan sonra rapor ver.

 -Emredersiniz efendim.

Telsizi yerine koyup güverteye çıktı Sanchez. Uzun uzun karaya bakan Calvin'in yanına yaklaştı. "Heyecanlı mısın?" diye sordu Calvin. Sanchez eliyle gömleğini düzeltip "Evet biraz heyecanlıyım." dedi. "Üzerini değişmeyecek misin?" diye sordu Calvin. Kamaranın camında ki yansımasına bakıp konuştu Sanchez "Niye neyi varmış ki üniformamın?" Calvin, Sanchezi baştan aşağıya süzüp "Ciddi misin sen? Şu haline bak. Bu iş ciddi Sanchez. Başkan'ın adamlarının karşısına gardiyan üniformasıyla mı çıkacaksın?" dedi. Sanchez yüzünü buruşturup. "Haklısın da denizin ortasında giyecek kıyafeti nereden bulacağım?" diye sordu. Hafiften gülümsedi yaşlı adam "Neyse ki şanslısın ben yola çıkarken bir takım elbise de senin için aldım." dedi. Sanchez'in yüzünde ki karamsar ifadenin yerini mutluluk aldı. "Çok zekisin Calvin bu iyiliğini unutmayacağım." dedi gülerek. Sonra arkasını dönüp kendi kamarasına indi. 

 Yaklaşık beş dakika sonra kıyıya varmışlardı. Yeni takım elbisesiyle çıktı yattan Sanchez. Hemen kıyıda onlar için hazırlanmış masaya oturdular. Merhabalaştıktan sonra Calvin midesini tuttu. "Sanırım deniz yolculuğu beni sarstı izninizle haplarımı alıp geleyim." dedi. Yat kaptanı halatın sıkılığını kontrol ediyordu. Calvin selam vererek aşağı indi. Hızlıca Sanchez'in odasına girmeye çalıştı fakat kapı kilitliydi. Hızlıca kendi kapısını kilitleyip yukarı çıktı. "Kaptan bakar mısın? Odamdan ilaçlarımı almam gerekiyor fakat kapıyı kilitli unutmuşum. Anahtarım da içeride üstelik nasıl açabilirim?" diye sordu. Kaptan elinde ki işi bırakarak dümen odasına girdi. Bir kaç dakika sonra elinde bir maymuncukla geri geldi. Kapıyla biraz uğraşıp açtıktan sonra dönüp Calvin'e gülümsedi. "Teşekkür ederim kaptan bu ilaçlar benim için önemliydi. Sanırım artık kendi kapımı açmayı öğrenmeliyim izninle şu aleti biraz inceleyebilir miyim?." dedi. Kaptan gülümseyerek onaylayıp güverteye çıktı. 

  Calvin hemen Sanchez'in odasına dönüp kaptanın yaptıklarını taklit ederek kapıyı açtı. Kıyafetler masanın üzerinde duruyordu. Eliyle yoklayıp anahtarları buldu ve cebinden çıkardığı süngere son gücüyle bastırarak izini çıkartıp aynen anahtarları geri koydu ve kapıyı çekip güverteye çıktı. Sanchez'in kulağına eğilip "İlaçlarımı bulamadım şurada ki eczaneye uğrayıp geleceğim hemen." dedi ve devam etti. Sokağın karşısına geçtikten sonra ilk gördüğü ara sokağa sapıp anahtarcıya girdi. O döndüğünde teslimat tamamlanmıştı. Yata binip adaya doğru yola çıktılar.

 Bütün bunlar olurken bilim adamları ellerinde ki numunelerle birkaç çeşit panzehir hazırlayıp farelerin üzerinde denemişlerdi. Fakat hayvan deneklerin hiçbiri başarıya ulaşamamıştı. 

 Parker laboratuvara girip ortalığa bir göz attı. Eline masanın üzerinden bir beher alıp inceleyerek sordu. "Deneylere bugün başlamanızı istiyorum." Doktorlardan  birisi elinde ki işi bırakarak Parker'a döndü. "Bu imkansız henüz hayvan deneklerde bile başarıya ulaşamadık. İnsan deneklerde deneme riskimiz yok." Elinde ki beheri yere atıp kırdı Parker. "Bugün başlanacak dedim. Aksi halde yarın ki ilk denek sen olursun." Doktor diyeceklerini kendine sakladı. 

  Parker odasına doğru çıkarken koridora Sanchez ve Calvin girdi. Üçü yanyana Parker'ın odasına doğru yürümeye başladılar. "Kargoyu aldınız mı?" diye sordu Parker. Kafasını sallayarak "Evet efendim konuştuğumuz depoya koyduk. Prototipleri Başkan'ın görevlendirdiği özel ajanlar koruyor." dedi. Kafasını sallayarak "Güzel peki elimizde kaç denek kaldı Sanchez?" diye sordu. Sanchez sınava tabi tutulmuş bir öğrenci edasıyla "Beş efendim. 1,4,5,7 ve 11 numaralı denekler deneyler için hazır." Parker Calvin'e doğru dönerek. "Sırasıyla her hafta birisi denenecek. Seçimlere üç aydan az zaman kaldı. Başkan seçimlere kadar ilaçları elinde istiyor." Parker ve Sanchez detayları konuşmak için odaya girdiler. Calvin denekleri moral olarak deneylere hazırlamak için izin istedi. 

 Gardiyanlar Paul'u yaka paça sürükleyerek Calvin'in odasına getirdiler. Paul gardiyanların gittiğinden emin olduktan sonra gülerek. "Bu aralar pek geziyorsun. Beraber bir yerlere takılmaya gidelim bir ara." dedi. Calvin'de gülerek cebinden anahtarı çıkardı. "Bence gideceğimiz yeri şimdiden düşünmeye başlamalısın." dedi. Anahtarı görünce Paul'un gözleri parladı. Elini tam anahtara uzatmıştı ki Calvin geri çekti. "Anahtar bende kalsın. Sende yakalanma riski var. Zamanı geldiğinde benden alabilirsin." dedi.

  Bu güzel sohbetin ardından gardiyanlar Paul'u hücresine götürdü. Gardiyanların yemek saati gelmişti. Paul duvardaki tahtanın altına basarak çıkardı. Bu tahtayı Calvin'e yaptırmıştı. Duvarın renginde iki taraflı tahtalar bu karanlıkta orada delik olduğunu seçebilmeyi imkansız hale getiriyordu. Deliğin içine girip tahtayı kapattı Paul. Christina elindeki torbaların dikişiyle uğraşırken geldiğini farkedemediği sevgilisinin adım seslerini duyunca yüzü bembeyaz oldu. Paul arkadan sıkıca sarıldı ona. "Ödümü kopardın seni gerizekalı." dedi gülerek Christina. "Sana sarılmam bu kadar korkutuyorsa geri döneyim." dedi Paul gülerek. "Geri dönersen korkan ben değil sen olursun." dedi Christina.

 Sanchez odadan çıktıktan sonra Parker elinde sigarayla tekrardan düşüncelere dalmıştı. Bu projeden kazanacağı parayı düşünüyordu. Aylar sonra oda özgür kalacaktı. Elinde ki telsizin tuşuna basıp "Denekleri duşa götürün. Yeni elbiseler giysinler. Son aylarda bir kaç farenin mikrop kapıp ölmesini istemeyiz." dedi.

 Paul ve Christina saç renklerini, saçlarının uzayınca nasıl görüneceğini konuşurken. Bir anda koridordan sesler gelmeye başladı. Paul koşarak hücrenin en köşesine yaslanarak saklandı. Demir kapının sürgüsünden konuşan gardiyan. "Hazırlan birazdan duşa ineceksiniz." dedi. Christina'nın bir gözü Paul'da. "Ta- Tamam." dedi kekeleyerek. 

 Birkaç saniye sonra Paul'un hücresinin sürgüsü açıldı. Gardiyanın sesi duyuluyordu. "Hey sen, hazırlan." Sürgüden iyice içeriyi yoklayarak bir daha seslendi. "Sana diyorum fare hazırlan." Ses alamayınca hücre kapısını açtı. Hafifçe kafasını içeri uzatarak el feneriyle kontrol etti. "Burası boş, bütün kapıları kitleyin firar var, firar var." diye tekrarladı. Bir anda merdivenler gardiyanlarla doldu. Bütün Alcatraz'da alarm sesleri duyulmaya başlandı. Bütün gardiyanlar silahlandı ve giriş çıkışları kontrol etmeye başladılar. Christina ve Paul bakıştılar. Bu alarm sesi onların ölüm fermanlarıydı. 

  

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Esir BedenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin