ELEM - 2. BÖLÜM

288 131 113
                                    

İkinci bölümü dünya tatlısı, dünya güzeli birine ithaf ediyorum. MrsYamurAtes

...

'Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki.

Ahu, bir kaplumbağanın saatteki ortalama hızıyla ilerlediğine kanaat getirdiği İstanbul trafiğinden sonra nihayet evine ulaşabilmişti.
Dün gece ve bu sabah yaşadıklarının rüyalar tabirinde karşılığını bulamayacağı sıra dışı bir düş, zihninin ona oynadığı bir oyun olmasını diledi. Hala içinden çıkmayı başaramadığı şokunu atlamak için uğraşmaktan vazgeçti, başaramıyordu.

Bu defa, büyük saçmalamıştı.

"Emir'i başkasıyla görmüştüm ve adamın yardıma ihtiyacı vardı. Ben yalnızca yardım ettim. Yardım ettim, yardım ettim, yardım ettim! Hepsi bu."

Şimdi, ağzını bağlamayı bir türlü beceremediği hain iç sesi, gerçeklerle yüzleşmesi konusunda ısrar ediyordu.

"Bal gibi de biliyorsun, kendin istediğin için öpüştün."

Hissettikleriyle verdiği trajikomik savaşta inkardan başka silahı yoktu.

"Çok yaralıydı, sadece o kadına inat oldu... Her ne olduysa."

Dakikalardır ısrarla çalan telefonunun sesi, bir süreliğine tüm bu kaostan uzaklaşmasına yardımcı olabilirdi.

Ecrinim arıyor...

"Kızım sen hasta mısın? Delirecektim! Ulaşılamıyorsun dünden beri. Bu ne sorumsuzluk, ödümü kopardın deli!"

Ecrin, Eci, Ecrini.

Dünyanın en tuhaf, en güzel ve en sakar arkadaşı.

"Günaydın kuzum, sağol iyi olmaya çalışıyorum. Sen nasılsın?"

"Bana bak uyuz, Emir şerefsizi yüzünden kendine zarar vereceksin sandım. "

Bu serzenişin ardında saklanan ve öfkeyle fark ettirilmemeye çalışılan hüzünlü ses, haklıydı.

Ahu'nun varoluşu, kendini bildiğinden beri, kimsesizliğe kodlanmıştı. Herşey kötüydü, herkes kötüydü. Ve o hep kimsesiz kalacaktı. Bu kabustan onu Ecrin uyandırmıştı, birlikte bir hayat inşaa etmişlerdi. Yurtta tanışan bu iki asi kızın yaraları birbirlerine yakındı. Önce yaralarının yakınlığıyla bağlandılar birbirilerine, sonra boşluklarını dolduran tüm özellikleriyle.
Dost oldular, kardeş oldular, her zaman hazır bir omuz, iki kişilik bir aile...
Yaşam, kaybettikleri ve hiç kazanamadıkları onca şeyin karşılığını bu iki yalnız ruha, böyle vermişti.

"O it yüzünden tırnağımı bile kesmem... Sen nerdesin?"

Çabasının boşa kürek çekmek olduğunun farkındaydı. Neyse ki Ecrin, bu haybeye ettiği laflarının, "konuyu şimdilik kapatalım." anlamına geldiğini biliyordu.

"Seni evde göremeyince, ulaşamayınca panikledim. Volkan da tek kalmama izin vermedi. Sen ne yaptın peki, gidebildin mi görüşmeye?"

Yetişmesi gereken hayati bir iş görüşmesi olmasına rağmen, adamın yüzünü unutmamak için meşgul ettiği beyni, nasıl yetişeceğini, dudaklarını düşündüğün %5'i kadar bile önemsememişti.

Ucu ucuna yetirdikleri ay sonu yükünü hafifletmesi gerekiyordu.

"Kahretsin! Onu düşünecek hal mi vardı bende. Yarım saatim var değil mi, yetişmem lazım. Kapatıyorum hemen."

ELEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin